Kazı kazan
İş arkadaşıma telkin ediyorum – “Sen tecrübenle bunu kolayca atlatırsın...”
Verdiği yanıttan tereddüt geçirdiğini anlıyorum – “Bu badireyi senin dediğin gibi tecrübemle atlatacağımdan pek emin değilim.“
Ardından bu iletişimi analiz ediyorum - “Ben senin bu işi kendi başına çözeceğinden eminim” veya “Bana güvenme başının çaresine bak.” iletisine “Ben, bu badireyi sensiz atlamam, bana destek ol,” karşı çağrısı yapıyor.
İletişimde, asıl amaç, istenilen iletinin karşı tarafın söyleneni anlamasını sağlamak. Örneğin, kapıdan giriyorsun arkadaşın masasından kalkarak seni karşılıyor - “Aman efendim kimler gelmiş!” Her taraftan iltifat akıyor. Ancak arkadaş istese aynı sözcüklerle ses tonu, ses tizliği, kasıtlı vurguları ve ayağa kalkmayarak bedeni ile şunu kastedebilirdi - “Bu kadar işimin arasında bir de sen çıktın!”
Benzer bir yolla “Sizin ikili diyaloglarınız çok güçlü” sözü ile “İyi iletişim kuruyorsunuz.” denmek istenir ancak seçilen sözcükler ve söyleniş tarzı sonucu algılanan “Çok dedikoducu bir adamsın,” olabilir.
Bu tarz söylenen bazı cümlelerin yanlış anlaşılması hallerine çok rastlarız. “Benden bir şey bekleme, bana güvenme, arkanda olmam, her koyun kendi bacağından asılır” demenin çok çeşitli yolları vardır. Örneğin “Sizin önderliğinizde her şeyi yapabiliriz.” cümlesi “Liderliğiniz bize güç verecek.” demek olabileceği gibi “Hadi bakalım bir öne çık ta, Hanya’yı Konya’yı gör,” anlamı da çıkarılabilir.
Diğer sık kullanılan cümleleri ve içinde veya satır arasında saklı olabilecek anlamları araştırdım-
Sana çok güveniyorum... Bu pis işi senden başkası yapmaz zaten. Gözüm arkamda kalmayacak... Hadi bakalım top sende, göster kendini. Bu konuyu bir de diğer arkadaşlarla birlikte konuşalım... Ben kendi başıma karar veremiyorum, herkes elini taşın altına koysun! Konuşmanız çok etkileyici oluyor... İki lafı bir araya getiremezsin ama konuşmaya bayılırsın. Eti senin kemiği benim... “Ne yaparsan yap” diye sana emanet edilen kişiye gözdağı veriyorum ama sakın sen yanılıp da onun arkasındaki kişinin ben olduğumu unutma. Ben kendim için söylemiyorum... Bana ne koltuk çıkıyorsun bilelim. Sen bizdensin... Sana zırnık yok, boşuna heveslenme. Estağfurullah... O dediğin ben değilim, sensin! Beyefendi, çok başarılı oldunuz... Bir halt yemedin ama övgüler sana geldi. Ben her zaman çalışkan insanları severim... Çok çalış, kendini parala ki gözüme girebilesin. Bu saçları değirmende ağartmadık... Başkaları çalışır ama krediyi ve ödülü ben alırım. Hata yapmak insani, affetmek ilahidir... Sen hata yaparsın, ben ilahi varlık olarak affederim. Herkes kendi yerini ve haddini bilsin. Yönetici akılcıdır, işte duyguya yer yoktur... Duygu sömürüsü cinsinden sayılacak mazeretler söyleme çünkü inanmam. Ne olduğunu araştırın... “Bana önce doğrayacağım sonra ibreti âlem olsun” diye asacağım adamı getirin. En önemli kaynağımız çalışanlarımızdır... Çok para veriyorum, karşılığını almalıyım. Hoca, bana taktı... Sorun senin ama sen utanmadan başkasını suçluyorsun! Her şakanın arkasında bir gerçek vardır... Şaka yapıyorum sanma ne halt ettiğini biliyorum. Dinliyorum.. Başkan telefonda konuşuyor – “Toplantıdayım, seni dinliyorum.” Kısa kes!
Bazı klişe sözler halk arasında tersi anlaşılacak şekilde parola gibi kullanılıyor - “Zam yapmayı düşünmüyoruz!” sözü zaten “Yarın zam gelecek stok yap!” anlamına geliyor. “İktidara gelince vergi oranlarını düşüreceğiz,” sözü “Bizde olsak başkası da olsa bütçedeki deliği kapatacak olan sizlersiniz, hadi bakalım, pamuk eller cebe, kolay gelsin.” demek. “Zammı herkesin performansına göre yapacağız” cümlesinden “Kodamanlara büyük zam, küçükbaşlara küçük ayarlama yapacağız,” anlam ve sonucu çıkıyor. Bu gibi örnekleri artırmak mümkün ancak “numune kişi olmak” yönünden sağlığa hiç yararlı değil.
Siz tapılacak adamsınız!
Danışmanı, patrona, yaptığı yenilikler ve iyileştirmelere iltifat makamından bir laf eder – “Sen, tapılacak adamsın!”
Patron bunu duyunca hemen yorum yapar - “Sen bana inek dedin!”
Danışman şaşkın – “Nereden çıkardın bunu şimdi?”
Patron kararlı – “Hindistan’da ineklere tapılır, o halde sen beni inek yerine koydun!”