Paydaşın sözel terörü

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Paydaşların “paylaşacakları neyse onları paylaşmaları” sürecinin bir kısmı söz dalaşı halinde geçiyor, çözülmeyince de sözel teröre dönüşüyor. Terör sadece kurşun atma, bombalama, adam kaçırma, öldürme, sakat bırakma yoluyla olmuyor. Her gün binlerce sözel terör ortamında yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz.  Sözel terör eylemlerinin bir kısmını bezdirme, gezdirme, demirleme ve tepeleme başlıkları altında sınıflandırmak mümkün. 

Bezdirme yoluyla terör üç şekilde yapılıyor.

Kılı kırk yararak bezdirme... İnce eleyip sık dokuyarak karşı tarafta bezginlik yaratılır. Örneğin “Şimdi bana ne demek istediğini yeni baştan bir daha anlat bakayım,” cümlesi bir bezdirme açılış cümlesi olabilir.

Basite indirgeyerek bezdirme... Her şeyi bir muğlâk kavrama bağlamak son derecede bezdirici olabilir. Örneğin “Ne dersen de benim tek cevabım var - önce insan,” cümlesi ile karşı taraf kolayca bezginliğin içine atılabilir. 

Tanımlatarak bezdirme... Karşıdakine dünyadan haberinin olmadığını kabul ettirmek için yapılır. “Hep işçi hakkı, anayasal düzen, hakkaniyet, adalet diye yırtınıp duruyorsun. Şimdi bana işçi hakkı ne demek, anayasal düzen ne demek, hakkaniyet ne demek, adalet ne demek birer birer anlat bakayım...” İşte böylece en temel tanımlara dönülerek bezdirmenin ilk adımı atılabilir. 

Esneyerek bezdirme... Beden dili karşıdakini dinlemediğini, söylediklerini umursamadığını göstermek için kullanılabilir. Söz sarf ettirmeyi gerektirmeden yeterince bezdirici olabilir.

Gezdirme yoluyla terör üç şekilde gerçekleştiriliyor.

Kaydırarak gezdirme... Sorun olduğu yerden alınıp başka bir alana oturtulur. Geziye “Bir kere o söylediğinin konuştuğumuz sorunla hiç bir ilgisi yok,” cümlesi ile başlanabilir. 

“Diyelim ki” sözleriyle gezdirme... Karşıdakini aptalca davranış gösteren bir kişi yerine koyarak soru sormak şeklinde başarılı. “Diyelim ki sen o anlattığın kişi gibi uyanık geçinen ama kandırılarak elindekini avucundakini üçkâğıtçılara kaptıran birisisin. Senin tepkin ne olurdu?” Bu cümle karşıdakini ta çocukluk yıllarına kadar geri götürüp yaşamının muhasebesini yapmasına yol açabilir.

“Öyle demiyorum...” sözleri ile gezdirme.... Söyleyeceğini asla söylemeden söylemeyeceklerini söylemek yoluyla yapılır. “Bak ben şunu söylenmiyorum. Hele hele bunu hiç söylemiyorum.” Bu sözlerle karşıdaki söylenenleri keşfetmek üzere bir geziye çıkartılır.

Esneklik vererek gezdirme... Zamanı belirsiz olan sözcükler kullanmak yoluyla başarılır. “Belki, olabilir, bir bakacağız, zamanı gelince, bazen, arada bir...” gibi sözcükler kullanılarak karşıya hiçbir şey söylenmez.  

Tepeleme yoluyla terör için çok sayıda yöntem kullanılıyor.  

“Seni aşar” tepelemesi... Karşıdakine vasıflarının yetersizliğini göstermek için kullanılır. “Bilgi, tecrübe, eğitim düzey ve zekâ seviyeni göz önüne alınca konuya yabancı olmanı çok doğal karşılıyorum.”

“Sen bile” tepelemesi... Karşıdakini dünyanın en aptal insanıymış gibi göstermeye yarar. “Bak bu anlatacağım öyle basit olacak ki, sen bile kolayca anlayacaksın?”

Yoklayarak tepeleme... Karşıdakinin algısını her iki cümlede bir sorgulayan bir cümleyle yapılır. “Anladın mı?”

“Bu da geçer” tepelemesi... Karşıdakini toy, acemi konumuna oturtarak başarılır. “Burada yenisin galiba, yakında alışırsın. Her gelen önce bir şaşırır. Senin yaşında herkes öyle sanır...”

“Dinlesen anlardın” tepelemesi... Karşıdakine dinleme becerisinin olmadığını anlatmak için kullanılır. “Anlattığımda beni dinleseydin şimdi aynı şeyi sormazdın...”

“Şu konuşana bak” tepelemesi... Karşıdakinin paniklemesini kolaylaştırmaya yarar. “Bak betin benzin nasıl attı. Nasıl dilin tutuldu, elin ayağın titriyor, her yerini ter bastı. Ben de senin durumunda olsam çoktan pes ederdim.”

İltifatla hakaret tepelemesi... Karşıdakinin sanki yüksek vasıfları varmış ta kullanmıyormuş konumuna sokmaya yarar. “Senin gibi zeki birisinden bu soruyu beklemezdim. Demek sende o işe yaramaz dogmatiklerden birisin!”

“Sen kaşındın” tepelemesi... Karşıdakine bana istemediğim bir şeye zorluyorsun, beni konuşturuyorsun tavrı sergilenir. “Bak ben o konuyu hiç açmayacaktım ama maden sen açtın benim de söyleyeceklerin çok...”

“Sen değil miydin?” tepelemesi...  “Sebep ben değilim, sensin” diye kabahati işleyenin suratına vurulur. “Bugüne kadar sustum, içime attım ama şimdi konuşacağım. O işi isteyen, üstüne düşünmeden atlayan sen değil miydin?”

Konumlandırarak tepeleme... Karşıdakinin acıklı durumunu tanılayarak onu mazur görme hoşgörüsü gösterilir. “Üzülme bende senin gibi öz güvenimi kaybetsem aynı perişan durumda olurdum.”

Demirleme veya demir atma sözel terörün bir başka yolu. Önce bir yere demir atılıyor ve sonra demirlenen mekânın etrafında dolanılıyor.

“Onlar ne derdi?” demir atması... Karşıdakinin saygı duyduğu bir kişilerin gösterdiği davranışına ne tepki vereceğini soruşturarak yapılır. “Baban bunu duysa ne derdi? İş arkadaşlarına ne diyeceksin?”

Alınganlık göstererek demir atma... Söyleneni kendine saygısızlık olarak algıladığını göstererek karşı taraf ezilmeye çalışılır. “Siz daha dün geldiniz. Ben on yıldır buradayım. Benim damarıma basmaya çalışıyorsun.”

Ortalığa mal ederek demir atma... Kim olduğu belli olmayan kaynaklara atıflarda bulunarak yapılır. “Vatandaş diyor ki, insanlar anlatıyor ki, yabancılar soruyor ki, herkes bilir ki...”

Taşırarak demir atma... Söylenen bir sözü genele yayarak yapılır. “Bu kadar duygusal olduğunu bilmiyordum.”

Kanıt öne sürerek demir atma... Söylenenler hayali bir araştırma veya salma bir veriye dayanarak kanıtlanır. “Bilmem neredeki bilmem kimin yaptığı bilimsel araştırma senin söylediğinin tersini kesinlikle kanıtlamıştır.”

Damgalayarak demir atma... Bir sözü geri alınmayacak biçimde damgayla kayıt altına alarak yapılır. “Bu bağnazlık, gericilik, faşistlik, komünistlik, solculuk, kapitalistlik, emperyalistliktir.”

Kül yutmayarak demir atma... Karşıdakinin kim olduğunun çok iyi bilindiği söylenerek yapılır. “Bana anlatma, ben seni bilmem kaç zamandır tanıyorum, ayak sesinden tanırım, ciğerini bilirim.”

İnsanlar dünyada oldukça terörün olmaması mümkün değil. 

Paydaşların kaygıları bitmiyor tükenmiyor. Hepsine bir rot ayarı yapmak gerekiyor. Bu ayarı yapabilmek için de kaygıların kaynağına inmek gerekiyor.   

Paydaşın sözel terörü