K dan Z ye yöneticilik
Yönetici klasmanlarını yazmaya devam ediyorum.
Keyfe kederci... “Bugün böyle, yarın öyle. Gün döner, devran döner. Keyfimize göre takılalım!” felsefesini yansıtan yönetici.
Kim kime, dum duma... Kimin neyi, niçin, nasıl yaptığı belli ve önemli olmayan yerlerde görülen yönetici. Uygulamada bazı yöneticilerin, gereksiz bulduğu çalışanları işten atamadığı için, diğer çalışanlara kötü örnek, meşgul edip ayak bağı olmasın diye boş duran en üst katta toplayarak üzerlerine kilit vurur, diğer katlardakilerin hakikaten çalışmasını sağlar.
Klasik... Çalışanlara, “neyin, kim, kimle, ne zaman, nasıl, hangi araçla”, yapılacağını söyleyen yönetici. Harfiyen uyulduğu takdirde takdirle karşılanır, aksi halde tekdirle uğurlanır.
Kovboy... “Benim altı patlarım var,” diyen yönetici. Altı patlar her zaman kare astan daha büyüktür. Bir gangsterin buyurduğu gibi “Kare as iyidir ama yanında bir tabanca olursa daha da iyi olur.”
Krizci... Krizi seven, krizle yatıp kalkan, krizi kendine iş edinen yönetici. Sürekli krizi yaşam felsefesi edinmiş yöneticilere kriz yönetiminin inceliklerini anlatmak üzere krizi sadece teoride bilen, bol sayıda pahalı yabancı guru tarafından ders verilir.
Dennis’in kriz yaratarak yönetim ilkeleri
Yönetimi harekete geçirmek için, üzerine gidileceği umudu ile bir kriz varmış görüntüsü yaratmak gerekir. Yönetim bazı eylem veya olayları seçer ve onları önce bir krize dönüştürür, sonra da buna aşırı tepki verir. Yönetimin gerçek bir krizi tanıma becerisi yoktur. Gacırdayan menteşe yağlanır.
Lafazan... Lafla peynir gemisi yürütemeyen ama işini yürüten yönetici. İçeriksiz veya incir çekirdeğini doldurmayan laf edenler yönetici olarak atanabilir. Başarıları 500 sözcükte hiçbir şey söylememe seminerini bitirmelerine bağlıdır.
Mal sahibi... Malın sahibi oldukları için kendilerini, kendiliğinden herkesin sahibi zanneden yönetici
Çokbilmiş... “Her şeyi ben daha iyi bilirim,” havası olan yönetici. Bu yöneticiler, çalkantılı havaya girmiş uçakta, kemerini bağlamamış yolcu misali oradan buraya savrulup dururlar. Atalarımız boşuna, “Çok bilen, çok yanılır,” dememişlerdir.
Martı... Martılar gibi yüksekten uçan, çok gürültü çıkaran ve tepenize serbestçe pisleyen yönetici.
Mavi boncukçu... Herkese mavi boncuk dağıtan, her şeye “Evet,” diyerek, “Hayır,” sözünü asla kullanmayarak işlerin yapılmasını sağlayan yönetici.
Değirmenci, çocuğu ve eşek
Eşeği satmak üzere oğlu ile kasabaya götüren değirmenciye yolda rastladığı köylüler laf atarlar - “Şunlara bak, yanlarında eşek var, bunlar hala taban tepiyorlar.” Değirmenci, bunun üzerine oğlunu eşeğe bindirir, kendi yürümeye devam eder. Biraz sonra yolda rastladıkları bir kaç köylü, “Şuraya bak, çocuk koca adamı yürütüyor,” diye laf atarlar.
Bunu duyunca adam, çocuğu indirir, eşeğe kendi kurulur. Biraz sonra bir kaç köylüye daha rastlarlar. Onlarda durur mu laf atarlar - “Adama bak kendi eşeğe binmiş, parmak kadar çocuğu yürütüyor.” Bu söz üzerine adam, çocuğu da eşeğin sırtına alır.
Tam kasabaya yaklaşırken bir adam bağırır - “Utanmıyor musunuz? Zavallı eşeğe iki kişi binmişsiniz,” Utanan değirmenci eşekten iner, çocuğu indirir, yol kenarında bulduğu bir sırığa eşeği ayaklarından asar. Sırığın bir ucundan kendi, bir ucundan oğlu başlarlar eşeği taşımaya.
Kasabanın girişindeki köprüde kalabalık bir grupla karşılaşırlar. Grup, bu durum karşısında basar kahkahayı. Gürültüden ürken eşek sırıktan kurtulmaya çalışırken dereye düşüp boğulur. Değirmenci de hiç kimseye yaranamamanın, bir de eşeği kaybetmenin üzüntüsü ile köyüne geri döner.
Oyalayanlar... “Bugün git, yarın gel,” cümlesini kullanan yönetici. Bu cümleyi çağa ayak uydurarak geliştirenler “Bugün git bir daha gelme,” sözünü icat etmişlerdir. Bu tarzın büyük, mahir, başarılı üstatlarına bürokrasi sahnesinde mutlaka rastlamışınızdır.
Patrona yaslanan... “Patronun gölgesi veya onun ağzından yapılacak deklarasyonlar – açıklamalar işlerin yapılmasını sağlar” diye düşünen yönetici.
Proaktif... Başına gelecekleri önceden sezen, gören, veriler kullanarak hesap eden ve önlem alan yönetici. Yöneticinin “Bir gram önleme, bir kilo tedaviye bedeldir,“ diye düşüneni yüzde beşi zor bulur.
Reaktif... “Olsun bir çaresine bakarız. Hele önce bir sorunu yaşayalım ki ne kadar iyi çözümcü olduğumuz anlaşılır, değil mi?” diye düşünen yönetici. Yöneticilerin yaklaşık yüzde 85’i düşünme gerektirmeyen bu rahat yaklaşımı benimser.
Sıkı yönetimci... “Her şey yassak, hemşerim!” ifadesinde kendini bulan yönetici. Yakından tanıyanlar iyi bilir, tanımayanlar methini duyar.
Slogancı... Sloganlar insanları heyecanlandırdığını sanan yönetici. Söz gelişi, yıllardır temcit pilavı gibi tekrarlanan, “Vergisini veren halk millettir,” sözünü duyan herkesin yemeden içmeden koşa koşa vergi dairesine gidip ve vergisini fazlasıyla ödemek için saatlerce uzun kuyruklarda sabahlamayı göze aldığı düşünülebilir. Bazen bu sloganı duyanlar “Eyvah, yeni vergiler geliyor!” diye yollarını değiştirip vergi dairesinin önünden bile geçmekten kaçınırlar. İşte bu gerçek tüm sloganlar için geçerli. “Trafik canavarı olmayın!... Acele giden ecele gider... Hızla yaşa, genç öl, cesedin yakışlı olsun.. Sollama beni yerim seni!” saçmalığı uzun yıllar sınanmış sloganlardır.
Sokrates... Çalışanların neyi, nasıl, hangi araçla yapacaklarına bizzat kendilerince karar vermesini sağlayan yönetici.
Şaşırtan... “Bugün söylenenin yarın tam tersini söyleyen, öbür gün bambaşka bir şey yumurtlayan” insanların “alesta – tetikte durmasını” sağlayan, ancak bir müddet sonra insanların ufkunu yok eden yönetici.
Toplam kaliteci... Günümüzde ağızda sakız olan ama gönülden yapılmadığında işe yaramayan toplam kaliteyi benimseyen yönetici. Palazlanan ülkeler için lüks sayılabilir.
Toplantıcı... “Birlikte, işleri kardeş kardeş demokratik bir şekilde yönetiyoruz.” havasında, kendi başkanlığında bolca toplantı yapan, herkesi karar sorumluluğuna iştirak ettiren yönetici. . Başarı olunca “Ben yaptım!” diyerek sahte sahiplenmeciliğe, başarısızlık halinde ise “Herkes oradaydı, niçin uyarmadınız, söylemediniz?” diyerek sahte suçlama uygulamasına imkân tanır.
Toplayıcı... İhtiyaç duyulan kaynakları, başkalarının vermesini beklemeden kendi yaratan veya bulan yönetici.
Uzaktan kumandacı... Ortalıkta gözükmeden, sık sık telefon irtibatı kurarak ve makbul ve tanınan aracılarla haber göndererek işlerini götüren yönetici.
Yenge – enişte... Makamı olmasa da en az makamdaki kadar etkili, yetkili olan yönetici. Az görünen, her şeyi bilen, her şeye müdahale eden, “Asıl müdür kim?” sorusu soruluncaya kadar belli olmayan yönetici. Eskiden yerli filmlerde bolca konu edilirdi.
Yenilikçi... İşin başarısı için sürekli yeni fikirleri deneyen yönetici. Çok fazla deneme istikrarı yok edip, çalışanları şaşkına, şapşala çevirebilir.
Seçmece bunlar kesmece değil...