Perde İnerken
Sonunda perdeyi indirme zamanı geldi. Paydaşlarla başlayan yolculuk yüklenim, yön verme, yol verme ve yenileme güzergâhlarından seyrederek şimdilik ilk ara durağına geldi.
Bir yolculuk sonrasında memnuniyet ve şikâyetlerin bir bilançosu çıkarılır, kısaca bir değerlendirme yapılır – Ne gördüm? Ne öğrendim? Ne elde ettim? Geriye ne getirdim? Geriye getirdiklerimiz önemlidir zira çoğu yolcu yolculuktan geriye kirli çamaşırdan başka bir şey getirmez.
Şimdilerde moda oldu. Müşterinin nabzını tutmak, müşteri ilişkileri yönetimi adı altında her tarafta önüne gelenin eline bir form tutuşturup “Doldur bakalım anketi, öğrenelim becerdiğimiz marifeti” deniyor. Çoğu zamanda ahret suali gibi soru üstüne soru soruluyor. Arada bir yolculuk anketi yapmakta yarar olabilir.
Herkesi biraz düşündürsün diye ben de doğru veya yanlış cevabı olmayan açık uçlu bir anket örneği hazırladım –
1. Sıradanlık... Sıradan insan olmak çok kolaydır. Herkesin yaptığı yapılınca hemen sıradan olunur. Benim merak ettiğim iki husus var – “Sıra dışı olup ta sıradan gibi davranan insanlara ne ad verilmeli? Sıradan olup sıra dışıymış gibi davrananlara ne ad verilmeli? “
2. Ters pabuç... Her seferinde nasıl papaz pilav yemez ise her seferinde de herkese pabucu ters giydirilemez. Arada birileri çıkıp, buna teşebbüs edenlere pabucunu ters giydirir. “Size de pabucunuzu ters giydirdiler mi?” sorusuna cevabı pabucuna bakmadan kaç kişi verebilir?
3. Deve – Kâbe... Deve, Kâbe’ye giderek hacı olur mu? Bu soru Kâbe’ye giden bir deveye sorulabilir. “Olmadım,” cevabını verirse ne demeli, “Oldum,” derse ne demeli?
4. Her ihtimal karşı... “Tanrıya güven ama deveni de sağlam kazığa bağla.” Bu Müslüman Arap deyişini ne kadar doğru bulursunuz?
5. Güven testi... Ahlaklı ve dürüst mü biliniyor? Bilgisi, görgüsü, becerisi söylediğini, vaat ettiğini yapmaya yeterli mi? Daha önce söylediğinden saptı mı veya herhangi bir sapma sabıkası var mı? Sadakatinden, bağlılığından her hangi bir kuşku duyuluyor mu? Her zaman hiçbir şeyi saklamadan tüm gerçekleri söylüyor mu? Böyle bir adam tanıyor musunuz?
6. Dinozorluk... Dinozorlar hakkında rivayet muhtelif. Kimine göre bezelye tanesi büyüklüğünde beyinleri vardı, kimine göre iri cüsseleri nedeniyle hareket yetenekleri kısıtlıydı, kimine göre çok et ve ot yediler, et ve ot kalmayınca yok oldular, kimine göre dünyaya düşen bir meteor sonucu her yer karardı ve karanlıkta korkudan öldüler. Ben, şahsen, ilk dev ebatlı dinozor canlandırmasını Jurasic Park isimli filmde gördüm, ondan önce dinozorları hep yerden bitme cüce sürüngenler olarak bilirdim. “Acaba ben dinozorluğun hangi özelliklerini sergilediğim için - Oscar amca heykelciğini / akademi ödülü - alırım?” sorusunu kendine soran bir kişiye rastladınız mı?
7. Fosiller... Fosiller bize geçmişte yaşayan ama şimdilerde nesli tükenmiş canlıların nasıl bir nesne olduklarını göstermeye yarar. Arada bir hakaret etmek amacıyla insanlara fosil damgası vurmaktan çekinmeyiz. Müzeleri süsleyen, müzecilerin ekmek parası olan bunca fosile haksızlık ederiz. Dinozorları da fosiller aracılığıyla tanımaz mıyız?
8. Hakemlik... Hakemliğin dünyanın en eski ikinci mesleği olduğunu sanıyorum. Daha önemlisi hakemlik hakkıyla yapılırsa, haksız bulunan tarafın hakemin cinsi tercihi hakkındaki açık yürekli kanaatini hemen öğrenme fırsatı elde edilir. Bunu hakemliğe soyunan kaç kişi takar?
9. Kim kime dum duma... Birisi birisine buyurur, karşıdaki de “Bana ne?” veya “Sen kendi işine bak!” diye cevaplar. Peki, sonra ne olur?
10. Kulaktan kulağa... Bazı insanların iki kulağı arasında bulunduğu söylenen beyni ile iletişim kurduğu söylenir. Peki, iki insan arasında hava olduğuna göre hava iletişim kurmanın neresinde rol oynar?