İlk adım

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bu benim ilk köşe yazım,

Başlangıçlar beni hep korkutur, konforum bozulacakmış gibi hissederim, sanki başaramayacakmışım gibi.. hep en iyisi olsun istediğim için olsa gerek..

Bu köşede bir kusurum olursa sayın okur, sürç- i lisan edersek affola..

 

*****************

Şimdi gelelim yola..

Bir yola çıkmanın en zor tarafı nedir bilir misiniz?

İlk adımdır!

İlk adımı atmak.. hep bir şeyler eksik gibi gelir, hep bir şeylere yetersizmiş gibi düşünür insan kendini, oysa tek yapılması gereken, içinde biriken tüm atalete rağmen ileri atmaktır kendini..

Batı felsefenin en değerli düşünürü Nietzsche  Uçurumun kenarına gelmeden, kanatlanamazsın!” der.. belki de her yol insanın kendi iç dünyasında açılacak bir dünyanın kapısıdır, kim bilir.. denemeden bilemeyiz, yola çıkmadan, yolda kalmadan, yolda düşmeden, en sonunda yol olmadıkça bilemeyiz..

-Yolda olanlara selam olsun..-

************

 Yola çıkmak demişken, en son ne zaman kayboldunuz?

Bilenler bilir, yolun kaçınılmaz sonucudur, kaybolmak!

Ben en son Kaş’tan İzmir’e giderken – ruhsal olarak da kaybolmuşken- Fethiye – Denizli arasında kayboldum mesela.. bir kahverengi tabela çeldi gönlümü..

Tlos Antik Kenti..

Likya’nın en önemli yerleşim yeri.. o zamanın kent devletlerinin olimpiyat oyunlarının düzenlendiği, kaya mezarları, roma hamamı, antik tiyatrosu ve hipodromuyla o dağın zirvesinde kartal yuvası gibi duran o kentte kayboldum..

Osmanlı’nın yüzyıllar sonra karakol olarak kullandığı ve ileride Fethiye’nin göründüğü burcun tepesine çıkıp bir saat önümde uzanan yeşili seyrettikten sonra kaybolmanın o kadar da kötü bir şey olmadığını hissettim..

Kayboldum dediğim yerde kendini bulur insan, belki de kendini bulması için önce kaybetmesi gerekiyordur..

O zaman biraz kaybolmaya ne dersiniz… 

İlk adım