Köylülük (1)
(Bu yazıda bir aşağılamanın asla olamayacağını, köylülük tabiriyle anlatılmak istenenin sosyolojik anlamıyla değerlendirilmesini özellikle rica ediyorum.)
Şehirde yaşamanın bir bedeli vardır. Tıpkı köyde yaşamanın olduğu gibi. Peki hangi bedel daha ağırdır?
Kuşkusuz, bu sorunun cevabı değişkenlik gösterir. Köyün zor koşullarında, olanakları kısıtlı olduğu, doğanın acımasız yönünü görerek ve hissederek yaşadığınız köy hayatı, beraberinde sosyal yaşam kurallarının minimize olması nedeniyle orada yaşayan için kolay, ama bizler için dayanılmaz bir zorluk içerir. Mevlana boşuna dememiş: “Köyde bir gün kalanın aklı bir ayda yerine gelmez “ diye… ( bu sözün doğruluğu da ayrı tartışma konusu tabii)
Mesele orada yaşamak değil oysa. Asıl mesele burada, yani şehirde yaşamak. Çünkü şehirde yaşamanın kuralları vardır, bedeli vardır. Şehir bizlere sonsuz olanaklar sunduğu gibi, bu olanakların karşılığında da bizlerden bir şeyler ister. Bunlar, bu olanaklar için bedel ödemektir. “Madem burada yaşıyorsun, o halde bu bedeli ödeyeceksin” der şehir hayatı.
Bu bedel maddi olduğu gibi -bugünkü yazımızın asıl temeli olduğu gibi- kurallar silsilesinden oluşan bir dizi yaptırımlardır. Binalarınızın şekli, yüksekliği, kaldırımların olması, çarşı ve pazarların belli bir düzen içerisinde konumlanması gibi çevresel faktörlerin yanında, bir takım toplumsal faktörleri de kapsar.
Şimdi okuyacaklarınız, birçoğunuzun tepki göstereceği şeyler olacaktır. Bunu biliyorum. Ancak bunlar “şehirde yaşamanın bedelidir” dersek yanlış söylemiş olmayız.
Köy meydanında davul zurnalı düğün yapmak ayıp değildir. Hatta yapmamak ayıplanır. Ancak şehirde istediğiniz zaman, istediğiniz bir açık alanda bunu yapmaya hakkınız yoktur. Apartman garajında veya bir sokağı trafiğe kapatarak yapılan düğünler bugün de var değil mi?
Köy hayatında her gün “kamuya uygun” kıyafetler giymek zorunda değilsiniz. Tarlada çalışmak gibi işler için bu durum zaten absürt olacaktır. Yani demem o ki, belirli bir kıyafet dayatması yoktur köyde. Ancak şehirde büyük oranda buna dikkat etmeniz gerekir.
Köyde ayakkabılarınızın kapınızın önünde durması son derece doğaldır. Ancak şehirdeki bir apartmanda yaşıyorsanız bunu yapamazsınız. Bu durum şehir hayatına ve adabına aykırıdır.
Kişisel bakımınıza önem vermeniz köy hayatında pek önemsenmez, ancak şehirde buna da dikkat etmeniz gerekir.
Köylülük yeniliğe kapalıdır. Sürekli kendisini tekrarlar… Farklılığa tahammül edemez. Particilik mesela, babadan oğula geçer. Sormadan, sorgulamadan. (Sürecek)