Korku

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bu ülkenin sosyologlarının çok büyük bir vebal altında olduklarını düşünüyorum. Günümüz Türkiye’sindeki kırılmaları, savrulmaları ve gelecek kuşaklara etkilerini tespit edemedikleri ve psikoloji gibi diğer paydaşlarıyla el ele vererek, tarihsel örneklerle çözüm yollarını ortaya koyamadıkları için.

Korku insanı yalnızlaştıran, özgür düşünmesini engelleyen ve çaresizliğe götüren son derece doğal bir duygudur.

Korku elbette doğaldır. Doğal olmayan ise, bunun sistematik ve bilinçli bir yönetim şeklinde, özümüze işlenmesidir.

İntihar edenler korkak mıdırlar sizce? Mücadeleden korktukları için mi, işin en “kolay” yolu olan yaşamına son vermeyi seçiyorlar? Bence hiç de öyle değil. İnsanın kendi canına kıyabilmesi, mangal gibi yürek ister çünkü. Elbette, psikolojik bir rahatsızlık yoksa.

Ekonomik açıdan, bu insanlar kendilerini çaresiz hissediyorlar, bu yüzden intihar ediyorlar demek, işin kolayına kaçmak. Keşke tek neden bu olsa.

Haksızlıklara karşı hakkını arayanlara karşı, bir “baskı” gücü oluştuğunda, hele bu güç zaman zaman “milis” nitelikler gösterirse, bu durum toplumun diğer bireyleri arasında kaçınılmaz bir “korku” ya neden olur.

Korku, suskunluğu getirir. Suskunluk, baskıyı arttırır, artan baskı korkuyu daha da derinleştirir.

Gördüğünüz gibi bir “sarmal” oluşmuştur artık. Bu sarmaldan çıkış ne yazık ki bireysel “itiraz”lar ile olanaklı değildir.

Kuşkusuz insan, korkularıyla yüzleşmelidir. Ötelenen yüzleşme ve korkularımızla hesaplaşmadan kaçınmak, sorunun daha da büyümesini kaçınılmaz kılacaktır.

Yönetenler açısından bakıldığında, “korku”, toplumu kontrol altında tutmak için mükemmel bir silahtır. Tabi bu da baskı’yı,  yani tahakkümü tetikler.

Korku toplumlarının büyük toplumsal dönüşümlere yol açtığının dünyada sayısız örnekleri var. Rusya, daha doğrusu eski SSCB, Kuzey Kore, Suriye, Libya, Mısır, İran gibi ülkeler ve daha onlarcası korkunun egemen olduğu ve bu nedenle hem ekonomik hem de kültürel açıdan, halklarının “açık cezaevi”nde yaşamak zorunda kaldıkları ülkelerden sadece bir kaçı.

Hiçbir eyleme ya da yasadışı bir olaya bile kalkışmamışken, “terörist” olarak damgalanan yurttaşların yaşadıkları ülkeler de mevcut dünyamızda.(!)

Gücünü tahakküm ve korku üzerine inşa eden iktidarlar ise, en büyük çürümeyi de -garip bir paradoks olsa da- yarattıkları korkudan dolayı yaşarlar.

İktidarı kaybetmek korkusu güce sahip olanları, iktidar tarafından cezalandırılmak korkusu da güce boyun eğenleri çürütür.

Kavafis’in muazzam metaforlarla bezenmiş şiiri, “Barbarları Beklerken” “korku” nun nelere kadir olduğunu ve toplumu kontrol altında tutmak için nasıl da mükemmel(!) bir yol olduğunu ortaya koyar.

Neyi bekliyoruz böyle toplanmış pazar yerine?
Bugün barbarlar geliyormuş buraya
Neden hiç kıpırtı yok senatoda?
Senatörler neden yasa yapmadan oturuyorlar?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün

Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde - 50 yaşımı aştım ve doğduğum günden beri bu cümleyi duymaktan gına geldi artık- birazcık da korkmadan yaşamak istiyorum. Çok şey mi istiyorum?!

Korku