Kendini yargılama
Bir zamanlar, büyük bir ülkenin kralının çok yetenekli bir hizmetçisi varmış. Kral uzun bir yolculuktan dönüyormuş. Bu hizmetçi Kralın uzak diyarlardan gelişini kutlamak için bir ziyafetin hazırlanmasına yardım ediyormuş. Acele ile hareket ederken bir masaya çarpmış ve oldukça zarif, çok değerli bir servis kasesini düşürmüş. Kase taş zeminde binlerce parçaya ayrılmış. Hizmetçi çok korkmuş ve kaçarak kendisini Kralının gazabından saklamaya çalışmış. Çaresizlik içindeymiş ve kendisine verilecek olan cezayı hafifletmek için ne yapması gerektiğine dair çözüm yolları arıyormuş.
Kendisine çok fazla acı verecek bir şey yaparsa Kralının kendisini affedebileceğini düşünmüş. Bunun içinde parmaklarından birini kesmeye karar vermiş. Öyle de yapmış. Parmağı kesilince acı çığlıkları her tarafı kaplamış. Onu bulan diğer görevliler yarasını sarmışlar ve onu daha yeni dönen kralın huzuruna çıkarmışlar.
Kral hikayeyi dinlemiş ve "Aptal adam” demiş. “Bir tanesi sadece kaza iken, bana tam üç darbe vurdun. Çok değerli bir servis kasesini kırdın, doğrudur fakat bu diğerlerinin yanında hiçbir şey. İkincisi hiç bir yetkin yokken, kendini yargılama hakkını kendinde buldun. Üçüncüsü bana hizmet etmeni engelleyeceğini hiç düşünmeden kendini yaralamayı tercih ettin. Bu son ikisi en büyük hatalarındır. Artık kendini benim seni cezalandıracak olduğumdan çok daha ağır bir şekilde cezalandırdığını, yaran sebebiyle bana hizmet edebilme yetini kaybettiğini bilerek yaşamalısın.”
İnsanlar hayatta en çok kendilerini acımasızca eleştirirler ve cezalandırırlar. Bir anne kendi çocuğunun saçının bir teline zarar gelmesini istemezken kendi hayatına son verebilir. Çünkü insan kendine karşı çok acımasızdır. Hiçbir insan kendini yargılama ve cezalandırma hakkına sahip değildir. Çünkü bize verilen bütün uzuvlar emanettir. Bu uzuvlara zarar verme hakkımız ve yetkimiz yoktur. Yıllarca sigara içerek bedenimize zarar veremeyiz. Madde kullanarak beynimizi uyuşturamayız. Bizim bu evrende o hizmetçiden ne farkımız var ki? Çaresiz, muhtaç, aciz bir varlığız. Emanete ihanet etmeye hakkımız yok.