Antep’te hamam gelenek ve görenekleri (6)

YAYINLAMA: 06 Mayıs 2020 / 15.16 | GÜNCELLEME: 06 Mayıs 2020 / 15.22

Hamam kavgaları:

Hamamda yapılan kavgalar pek meşhur olduğundan bilmeyen yok! Abdülkadir Bozhüyük: “Kavga, aynı trafik kazası gibi olur. Hiç planı, projesi yok!” deyip ekliyor: Daha çok yer için kavga ederler. Birinci sudan sonra yerlerini kaybetmemek için kil leğenlerini kaldırmazlar ki, tekrar gelip aynı yere otursunlar”. Eğer birisi, diğerinin yerine oturursa işte kavga o zaman çıkar!

Hamamda kavga

Salim Erdem’in hamamda kavga konusunda çok söyleyecekleri var: Kavga ve çok olay  olurdu. Bizim hamam Kürttepe ile Tabakhane arasında bir yerde idi. Biz Tabakhanelilerle Kürttepelileri bir araya getirmemeye çalışırdık. Bir hamam işletmesi bile ne kadar önemli. Hatta oteller yapılmadan önce gece millet yıkandıktan sonra –sebze hali (Bugün Zincirli Bedesten) varken, yani 1957 seçimlerinde yandı- O zamandan sonra hale mal getiren bütün insanlar hem yıkanır hem de yatarmış bizim hamamda. Otel parası alırmış dedem. Bizim hamamın soyunma yeri iki katlıydı. Üst kat, alt kat oturacak yer kalmazdı. Mesela Kürttepeliler haber gönderirler: Şu gün geleceğiz diye. Eğer o gün Tabakhaneliler gelecekse annem derdi ki “Hamam dipten kapatıldı.” Almazdı, şu gün gelin derdi. Ama nasıl olduysa bir gün ikisi biraraya geliyor. Sular kesiliyor. Kazandaki suyu veriyorlar. Yalnız suyun hepsini veremezler. Zira kazanlar yanmasın diye kazanın dibinde su bırakılır. Curundaki sular çok kısıtlı. Sadece başı sabunlu veya killi olanın yıkanıp, diğerlerinin suyun akmasını beklemeleri lazım. Pancarlıdan gelen su kesiliyor ve elektrik de kesik. İçerde mumlar var, onunla idare etmeye çalışıyorlar. Yoksa kuyudan da çekilir suyumuz... Nasıl olduysa birinin suyu, öbürüne damlıyor. Damlayınca ilk lafı: “Oruspu, senin suyunnan mı yıkanacağız?”. Bu laf onlara yetiyor. Belinden peştamalı çıkartırdı kadınlar, ıslak ıslak bükerek kement gibi onunla, veyahut tasla, kimisi tası ters çevirir vehahut kil leğenini ters çevirir, onunla kavgaya başlarlardı. İşte bunlar da birbirlerine giriyorlar. Bizim işçiler ayırmaya çalışıyor. –Güçleri yetmez ki, nere yetsin?- Bir tane “Kör Ayyuş” diye gaymemiz vardı. Annem olayı bize anlatırken dedi ki, Kör Ayyuş dışarı fırladığında saçının yarısı yoktu! Kadın patrona aba derler Antep’te “aba bizim canımızı kurtar, bizi öldürüyorlar” demiş Kör Ayyuş.  Annem, bakıyorki kurtulacak gibi değil. Elektrik yok, su yok, içerde mum ile... kovboy filmlerindeki gibi. Babam da o sırada civarda, geliyor diyor ki: “Emine su yok ne yapıyorsunuz? Annem: “Yaw sen, suyu bırak bizim canımızı kurtar” Hal binasının girişinde zabıta, karakol vardı, oraya git diyor. Çarşı karakolu... Oradan polisleri çağırıyorlar. Polisler, dış avluya giriyorlar. Tabii dışarı çıkan polisi görüyor. Çırılçıplak kadın... Nasıl içeri girdiniz? Diye başlıyorlar polisleri dövmeye... Bu sefer hedef değiştirip, iki gurup birleşip polisleri dövüyorlar. Bir baktım, polisler önde, bir iki kadın birşeyler giymiş onları kovalıyor. Taa Saray Sineması’nın oraya kadar kovaladılar. Hamamcılık günlerimizden hiç unutamadığım bir olaydı bu.

4v-wyEGexEWjhU_tdGtLIQ

Pazar günü ve pavyona giden erkekler

Salim Erdem devam ediyor: Pazar günü kadınlar az olurdu. Özellikle cumartesiyi pazara bağlayan gece. Erkeklerin durumu iyi olanlar bizde yıkanır, sonra pavyona gider, pavyondan sonra tekrar bize gelirlerdi. Biz 23:00’te kapıyı kapatırdık. İçerdekiler yıkanırdı. Sabah 5’te geri açılıyor. Hamamın kapalı olduğu süreyi pavyonda geçirirler. Ayılmaya bize gelirlerdi, o zaman işkembeci falan yok... Halbuki sıcağı yediklerinde daha çok sarhoş olacaklar. Nitekim vakti ile Nurettin Horoz’a Nakip Ali söylemiş: “oğlum içip buraya gelmeyin, daha çok sarhoş olursunuz” demiş.

Şoförler hem hamam da yıkanır hem de yatarlardı

Hal, Tutlu Hamamın yakınındayken Hale gelen kamyon şoförleri akşam hamama gelir yıkanırlarmış. Yıkandıktan sonra da sofa kısmına geçer, orada da yatarlarmış. Böylece hamamcıya hem hamam parası hem de otel parası verirlermiş.

buyuk-241af8c8057032a7b3f1

Meşhur hamam gürültüsü:

Bütün bu sırada, kadınların birbirleriyle yüksek sesle konuşmaları, çocukların ağıt sesleri, kaygan zeminde düşen çocukların gürültüleri, etrafa şap şap dökülen saçılan sular, gaymelerin bağırarak sağa sola emir yağdırmaları, kullanılan bakır hamam taslarının sesleri müthiş gürültülü bir ortam yaratır. İşte bu yüzden, herhangi bir yerde çok gürültü yapılınca, “bu ne yahu, burası avrat hamamı mı oldu?” derler. Gürültünün rahatsız edici boyutlarda olmasına sebep, hamamın mimari yapısından! Kubbelerden dolayı sesin nasıl yankılanacağını da hesaba katmak gerek!

Hamam çeşitleri:

GELİN HAMAMI konusunda birkaç çeşit tez var. Bunların hepsini yazmak istedim. Bazı aileler, gelin hamamını kızlarını evlendirmeden önce düzenlerler. Ve aşağıda yazdığım törensel bir hamam alemi yaparlar:

Çeyiz gittikten iki gün sonra kız evinin kadın akrabaları hamama giderler, bu hamama oğlan evinden ve akrabalarından kimse davet edilmez. Gelin olacak kız hamamda şarkılar, maniler ve hususi surette bulunmuş kadın hocaların okuduğu övmeler arasında yıkanır. İşte birkaç örnek:

Arpa buğday teneler                                                             Ay gider uca gider
Bi kız gördüm un eler                                                           Kervanlar gece gider
Keten gömlek sıkıyor                                                           Çift memenin üstünden
Titreşir memeler                                                                   Doğru yol hacce gider

 

Altın bilezik burma                                                               Sacın siyah ibrişim
Kız saçın sarı sırma                                                             Telini saymak işim
Bu gecelik bize gel                                                               Gözlerine bakarken
Yedireyim şeker-hurma                                                       Dün kendimden geçmişim

Gelin, hamamın misafiri sayılır, temizliğe çok dikkat edilir. Hamamcı, gayme ve natıra gelinden para almazlar. Eskiden gelin hamamına yabancılar ve bilhassa köylü kadınlar alınmazlardı. Buna sebep de köylü kadınların fazla erkeğe benzer sayılmasıdır. Yani onların erkekleri ile pek açık saçık konuştuklarından hamamda gördüğü kadınların vücutlarını ve diğer bazı özelliklerini anlatarak, şehirdeki kadınların namahrem durumunu köylü erkeklerine anlatılmasını önlemektir. 1950’lilerde bu adet kalmamıştır.

Hamamda evden getirilen dolmaların yanına çiğköfte yoğrulup, mevsimin meyveleri, şire ve fıstık gibi şeylerle öğle veya ikindi yemeği yenir. Ve tabii bu arada hamamın kubblerinde yah zılgıt sesleri yankı yapar.

Hamama gelmiş olan misafirlerin parasını kız evi, yani kızın annesi vermez davette bulunanlardan en zengin olan hanım verir ki davet olunanlar arasında böyle birisinin olmasına bilhassa dikkat edilir. Kızın annesi gaymelere ve natıraya entarilik hediye eder.

Gelin hamamının bir özelliği de kıza; hoca kadınlar tarafından gusül aptesti almasının öğretilmesidir. Bu öğreti sırasına kızın annesi yıkanacak yerde bulunmaz dışarıya sofaya yani soyunma yerine çıkar, buna sebep kızın utanmasının önüne geçmek veya biraz olsun azaltmaktır.

Devam eden bir geleneğe göre bazı aileler de yine düğünden önce, -daha çok varsıl aileler- kızını evlendirirken, özellikle takı takan dostları gelin hamamına davet eder. Buraya oğlan evi lahmacun, dolma ve baklava gibi yiyecekler gönderirler. Çalgı işte burada çalınır. Genellikle köfte yoğrulan leğençe darbuka görevi görür. Yani yemekten sonra çalgı çalınıp çifte telli oynanır.

Akten Köylüoğlu ise gelin hamamının düğünden sonra yapıldığını yazmış:

Gelin hamamı kız evlendikten 40 gün sonra kocasının ailesi tarafından organize edilir. Yeni akraba olan iki ailenin kaynaşması için bir vesiledir. Gelin ve kayınvalidenin akrabaları bu hamama davet edilir.

Mu3Nizpq5kuREcyftTiF7A

Antep’te hamam gelenek ve görenekleri (6)