Mussolini: Avukatlar olmasaydı İtalya’yı ne güzel idare ederdim!

YAYINLAMA: 14 Mayıs 2020 / 17.23 | GÜNCELLEME: 14 Mayıs 2020 / 17.23

Hukuk ve siyaset birbirleriyle geçinemeyen iki kardeş gibidir. Siyaset çoğu zaman günlük çıkarlarını ön planda tutarken; hukuk, yasaları önceler..

Var olan bir yasa vardır günlük hayatın içindeki sorunları bir giyotin gibi keserek yasaya uygun hala getirir ki düzen sağlanmalıdır.

Siyaset bunu göz ardı eder, siyaset için yarın yoktur veya çok ileridedir. Düşünülmesi gereken bugün vardır, bugün hayatta kalınmalıdır. Hukukun değer verdiği yasa, öngörülebilirlik, düzen, hak, adalet kavramları siyaset için birer araçtır. Egemen olan siyasete hizmet etmeyen her odak, güç, sosyal sınıf, devleti var eden her kurum yıkılmalı veya iğdiş edilmelidir.

Aslında otoriterleşen bu yapı güçleniyor gibi görünse de, sertleşmektedir. Sertleşen yani katılaşan her cisim en sertleştiği yerden kırılmaya mahkûmdur.

Çünkü siyasi terminolojide istibdat ilelebet sürdürülebilir bir durum değildir. Buna sayısız örnek verebiliriz, İspanya’nın diktatörü Franco, İtalyan Faşist diktatör Mussolini, Alman diktatör Hitler, Kaddafi, Saddam vb..

Bu tarz devlet yapılarında korku egemendir, hem halkın korkusu hem yöneten egemenin halktan korkusu..

İşlenen günahlar ve kanunsuzlukların olduğu bir yapı içerisinde yargılanma korkusu diktatörün ve diktatöre hizmet eden uşakların en büyük endişesidir. O yüzden bu kitle gittikçe birbirine kenetlenir. İlk önce ideolojik bir yakınlıkla bir araya gelen bu yapılar zaman geçtikçe suç ortağı halini alırlar.

Bir zamanlar Twiter’dan kamu otoritesini istediğimiz gibi eleştirebilirken bugün artık tek kelime edemiyoruz, Cumhuriyet savcıları artık Cumhurun yani halkın değil hükümetin silahşorları gibi davrandıkları bir yapıda, Burhan Kuzu gibi iktidarın kapısındaki insanların hakimlere baskı yaptıkları medyada alenen sergilendiği bir ülkede ne bağımsız bir yargıdan ne adaletten söz edebiliriz.

Bugün gelinen noktada direnen tek kale bağımsız meslek grupları olarak Türk Tabipler Birliği ve Barolar kalmışken artık bunlarında yıkılma zamanı gelmiştir.

Bu aşamaya gelmişsek artık yeni bir yıkıma da ramak kalmış demektir.

Tarih tekerrürden ibaret, birileri İtalyan Faşist Diktatör Mussoli’ni gibi avukatlardan rahatsız olmaya başlamışsa tarih yine tekerrür edecek demektir.

İspanyol ressam Goya’nın sözüyle,

Lux ex tenebris… Işık karanlıktan doğar..

Avukatlar hep var oldu, hep var olacak!

Mussolini: Avukatlar olmasaydı İtalya’yı ne güzel idare ederdim!