Futbol bunun neresinde?
Deveye boynun neden eğri diye sormuşlar, “Nerem doğru ki” demiş.
Hemen her sektöründe binbir türlü yolsuzluk ve usulsüzlüğün döndüğü bir ülkede, trilyonların döndüğü futbol sektörünün parüpak olmasını beklemek akla ziyandı da, ip ne zaman, nereden kopacak o bekleniyordu.
Üç günden beri ortaya dökülen şu kepazeliklere bakın!
Adam güya futbol kulübü yöneticisi ama silahlı suç örgütü kurmaktan yargılanacak.
Anlatılanların, yazılanların, açıklananların karşısında adeta küçük dilimizi yutmuş durumdayız.
Görünen o ki oyunun aslı perde arkasında oynanıyor. Sahaya yansıyan ise futbol meraklılarının oyalamaya yönelik bir gölge oyunundan öte değil!
Dünyanın diğer ülkelerinde durum nedir bilemiyorum, ancak Türkiye’deki durumu izlediğim kadarıyla, futbol bizde eğitim ve kültür altyapısından yoksun bir sektör.
Kulüp yöneticisinden teknik adamına, teknik direktöründen futbolcusuna bir araştırma yapılsa eğitim ortalamasının epeyce aşağılarda çıkacağından eminim.
Bir ülkede eğitim düzeyi en düşük kesim en fazla parayı kazanırsa ortaya her türlü çarpıklığın çıkmasından daha doğal birşey olamaz!
***
Mesela dün Anadolu Ajansı’nda arkadaşım Türkan Al’ın güzel bir haberi vardı. Futbolcuların geliri ile orantılı vergi ödemediklerinin belirtildiği haberde, Galatasaray’a transfer olan Selçuk İnan’ın 2010-2011 sezonunda tüm maçlarda forma giyeceği varsayılırsa eline geçecek paranın 8 milyon 740 bin lira olduğu, buna karşılık 1 milyon 311 bin lira gelir vergisi ödeyeceği, bir işçi veya memurun aynı parayı kazanması halinde ise ödeyeceği verginin 3 milyon 50 bin 520 lirayı bulacağı belirtiliyor.
Keza bir futbolcu alınıp satılıyor, kulüplerin ödediği, aldığı paralar dudak uçuklatıyor.
Dolayısı ile bu kadar paranın döndüğü, ortaya çıkan olaylardan anlaşıldığına gore de devletin şimdiye kadar fazla bir denetiminin olmadığı bu sektörde ipler doğal olarak mafyanın eline teslim edilmiş.
***
Sonuç itibari ile, ortaya çıkan manzara ne kadar kötü olursa olsun, yine de adaletin bir yerden yakalarına yapışması elbette olumlu bir gelişme.
Sonuç ne olur, ucu kimlere kadar uzanır henüz bilmiyoruz. Ancak görünen o ki pisliğe bulaşmayanları temizleyip bir kenara ayırmak daha kolay olsa gerek gibi geliyor.
Mesela benim gibi futbol ile uzaktan yakından ilgisi olmayan biri, ekranda gördüğü bazı kulüp yöneticisi ve teknik direktörlere, “Aman bu adamda mafya tipi var” diye bakıyorsa, işin çook içinde olanlar kimbilir dönen hangi dolaplardan haberdardırlar!
***
Bu pislikler iyice bir temizlenip, sektördeki mafya tipi örgütlenmenin önü alınabilirse, kimbilir belki teknik direktörlere, toy futbolculara bu kadar astronomik rakamlar yerine daha mütevazı paralar ödenmeye başlanırsa, futbol da gerçekten futbol olmaya başlar. Çünkü mevcut durumun futbolla, sporla pek bir ilgisi yok gibi yani!