Özür diliyoruz, Sayın Cahit Özkan!

YAYINLAMA: 01 Haziran 2020 / 20.06 | GÜNCELLEME: 01 Haziran 2020 / 20.18

AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, barolar hakkında düzenlemeyle ilgili olarak “Barolar kendilerini dış kapının mandalı olarak görüyorlar. Türkiye hukuk ihraç eden ülke olamıyor. Bunun arkasında baroların siyasi bağnazlığı var” demiş ve hukuk ihraç edemeyen avukatların sorununun baroların siyasi bağnazlığı olduğunu beyan etmiştir.

Gerçekten son derece haklı!

Yargıya duyulan güvenin %20 seviyelerinde olmasının nedeni barolardır!

AİHM tarafından en çok hak ihlali kararı verilen ülkenin Türkiye olmasının nedeni barolardır!

15 Temmuz 2016 tarihinden sonra ‘’terörle iltisak ve irtibatı olduğu’’ gerekçesiyle ihraç edilen 3.926 hakim ve savcıyı mesleğe kabul eden ve atayan barolardır!

Cinsel istismarın her sene %37 artmasının, kadın cinayetlerinin her sene %17 artmasının nedeni barolardır!

Bağımsız ve tarafsız yargıçlarla birlikte çay toplamaya giden barolardır!

Hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı bulunan Osman ÖCALAN’ ı devletin resmi yayın organı olan TRT kanalına çıkaran ve röportaj yapan barolardır!

Uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen kişinin tahliye olması sonrası ‘’Hâkimlere talimat vermedim, tavsiyede bulundum’’ diyen Burhan KUZU, baroların temsilcisidir!

Kuaförler, lokantalar, hamamlar, saunalar, kıraathaneler açılırken adliyeleri açmayan, duruşmaları başlatmayan, adli sürelerin işlemesini durduran barolardır!

Gerçekten inanın bize;

Ülkenin hukuk sisteminin bu halde olmasının tek nedeni BAROLARDIR!

Özür diliyoruz sayın ÖZKAN, biz hukukçular hukuk ihraç edip ülkenin gelişimine katkı sunamadık! Ancak biz avukatlar, tarih boyu olduğu gibi ezilenin, haksızlığa uğrayanın ve savunma hakkına ihtiyaç duyan tüm yurttaşların yanında olduk! Nükleer santral inşaatlarının engellenmesinde de Soma’da işçilerimizin vefat etmesine neden olanların yargılanmalarında da kadına karşı şiddet davalarında da anayasal değişikliklerde de ve tüm ulusumuzun menfaatine olan ve hukuku ilgilendiren tüm konularda da siyasi güç kimde olursa olsun bu durumlara sebep olan hukukun üstünlüğünü değil üstünlerin hukukunu savunan tüm kişi ve kurumların karşısında olduk!

Kısacası Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı sisteminin zayıflamasından değil güçlenmesinden yana tavır aldık. Zira biz bir siyasi hareketin değil adaletin olmazsa olması savunmanın, temsilcileriyiz.  

Bugün ülkede yargı sisteminin bu durumundan barolar ve avukatlar değil bu düzenlemeleri yasallaştıran siyasi iktidar sorumludur.

Bence bunu anlayalım sayın Özkan, avukatları dış kapının dış mandalı yapan barolar değil, mevcut siyasi güçtür.

Daha bu açıklamayı anlayamamışken diğer açıklama ise AKP milletvekili sayın Bülent TURAN’ dan geldi…

AKP milletvekili Bülent TURAN ise ‘’ tek parti olsun, tek sendika olsun ne demekse, tek baro da o demek. Baro başkanlarının bu konudaki çalışmalarını bize aktarmasında, daha demokratik yapı içinde baroların oluşturulmasında büyük fayda var diye düşünüyorum.’’ şeklinde beyanda bulunmuştur.

Baroların tüm organları seçimle belirlenmektedir. Adaylar, adaylıklarını açıklayıp, çalışmalarını yürütüp, tüm avukatların katıldığı bir genel kurulda oy kullanılarak yarışmakta ve oy sayısına göre seçilmektedir.

Tek parti ve tek sendika ile baroların seçim sistemi arasındaki farkı anlamak çok zor olmasa gerek…

Avukatların sesini duyarak bu çalışmanın yapıldığı ve avukatların demokratikleşme isteği sonucu çalışmaların başladığı açıklanmaktadır.

Yıllardır sesini duymaktan imtina ettiğiniz, yerden yere vurduğunuz, muhalif ses çıkarınca gözaltına alıp tutukladığınız avukatların, şimdi sesini duymaktan mı bahsediyorsunuz sayın Bülent TURAN?

Avukatların sesini ‘’bağımsız ve tarafsız yargı isteğinde, adil yargılanma arzusunda, savunmanın yargının kurucu unsuru olması talebinde, iddia makamı ve savunmanın aynı düzeyde olması isteğinde, avukatların sosyal haklarıyla ilgili sorunlarda,  hukuk fakültelerinin sorunlarında, stajyer avukatların sorunlarında, avukatların üstünün, iş yerinin, konutunun ve aracının aranmaması talebinde, cezaevinde müvekkili ile görüşmesinin kayıt altına alınmaması talebinde ve hukuk devleti ile ilişkili tüm yasal taleplerde’’ duymuyor iken şimdi duymanız şaşırtıcı olmuş…

Kimse kimseyi kandırmasın.

Zira duyduğunuz ses avukatların sesi değil, “barolarla ilgili bir an evvel düzenleme yapıp baroların siyasi bağnazlığını sonlandıracağız’’ diyen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sesidir.

Barolarla ilgili açıklamalarda bulunan sayın Özkan da sayın Turan da hukuk fakültesinden mezun olmuşlar.

Hukuk fakültelerinde öğrenim görmüş tüm öğrenciler hocalarından duymuştur;

“Hukuk fakültesinden mezun olan kişi ile hukukçu kişi aynı kişi değildir’’

Ülkemizin ve yurttaşlarımızın menfaati için hiç olmadığı kadar yüksek tonda diyoruz ki;

Var olsun hukukçular, var olsun barolar,  var olsun bağımsız ve tarafsız adil yargı!

Özür diliyoruz, Sayın Cahit Özkan!