Sebze artıklarından elde ettiğim gübre

YAYINLAMA: 27 Haziran 2021 / 19.16 | GÜNCELLEME: 28 Haziran 2021 / 13.37

Aysun the Sütçü markasının kurucu Aysun Sökmen, üç sene önce ziyaretime geldiğinde, “Her şey çok güzel burada, ama pek önemli bir eksik var, lütfen sebze ve meyve artıklarınızı toprağa dönüştürün” demişti. Ve bahçenin bir köşesinde kendisi başlatmıştı. Daha sonra eşim uygun, bol hava alan, kapaklı sepetler aldı, duvara monte etti. Geçen gün toprağa dönüşen atıklarımızı boşalttık, tam 100 litre toprak elde ettim, bir senelik çiğ sebze çöpümden.

3

Sene boyu fotoğrafta gördüğünüz sepetlerin içerisine çiğ sebze ve meyve artıklarını attım. Kullanmadığım, çürüttüğüm sebze ve meyveleri de atmayı ihmal etmedim. Geçen yaz bir ara bitişik komşum “kokuyor bu” diye şikayet etti, hatta daha ileriye bile taşıdı. Dönüşüm ismini verdiğim sepetin içerisinde yağlı, protein ihtiva eden ve pişmiş herhangi bir yiyecek olmadığı için koku çürümüşlükten öte sert bir toprak kokusu gibiydi. Dönüştürmek konusunda deneyimli olan arkadaşlara sordum, birisi bana yoğurt suyu dökmemi tavsiye etti. Evde yoğurdu kendim yaptığım için doğal olarak süzme yoğurdu da kendim yapıyorum. Yoğurttan süzülen suyu da dökmüyorum, tuzlu peynirlerin tuzunu almak için kullandığım gibi dönüşümümde asit temini için de faydalanıyorum. Bu arada kokuya neyin neden olduğunu da bulduk. Bana sebze artıklarıyla birlikte kağıt atmam da tavsiye edilmişti. Kağıt atınca arada bir sulamak gerekti dönüşümü, işte o su kokmasına neden oldu. Karpuz, kavun kabuğu, domates artıkları gibi su ihtiva eden meyveler en altta toprak olduğu için sularını salınca toprakla buluşup suyun emilmesini sağlayabiliyorlar. Üstten ekstra olarak sulamak benim dönüşümüm için uygun olmadı. Artık kağıt atmıyorum zaten.

4

Geri dönüşüme limon, portakal, greyfurt gibi turunçgillerin kabuk ve posalarını atmıyorum. Onları ayrıca sirke yapıyorum ve temizlikte kullanıyorum, çok seviyorum. Turunçgil sirkesi doğal bir yağ çözücü, pek memnunum. Turunçgil dışında kalan tüm meyveler dönüşüme atılabiliyor. Ceviz, fındık, fıstık kabuklarını eskiden dönüşüme atıyordum, şimdi soba yakanlara hediye ediyorum, sobayı kolay tutuşturduklarını söylüyorlar.

5

100 litre toprağı bahçemize sererken aldığım keyfi anlatmak mümkün değil. Düşünsenize o sebzeleri atmak için naylon torba kullanmadım, belediye o çöpü toplamak için mesai harcamadı, çöpü dökecek yer yaratmadı. İnsan emeğinden, enerjiden her şeyden tasarruf ettik. Ayrıca, bir başıma da olsa dünyaya verdiğim zararı epey kısmış oldum.

7

Aklı evvelin birisi, “Dönüşüm hamam böceği üretiyor” diye konuşmuş. Toprağın üzerinde duran, yeteri kadar oksijen alan sebze ve meyve artıkları hamam böceği üretmez. Gözlediğim kadarı ile hamam böcekleri lağımda ürüyorlar, lavabo ve banyo sifonlarından evlere giriyorlar. Teşhisi doğru koymak gerek.

8

Minicik bir bahçemiz var. Yemek yazarı da olduktan sonra en büyük hayalimdi, kendi yenilebilir otlarımı yetiştirmek. Bu arada kendim yapıyormuş gibi yazıyorum. Halbuki eşim yapıyor dikim işlerini ben suluyorum. Hangi yenilebilir otu istersem ona gerekli toprağı hazırlıyor önce, sonra da tohumsa tohum ekiyor, değilse fideden büyütüyor yenilebilir otları. Şu anda bahçemde tarhın başta olmak üzere, mor ve yeşil reyhan, biberiye, kişniş, rezene, kekik, nane, pirpirim, limon otu, ıtır bitkileri var. Itıra Antepliler ötürüye derler ve yapraklarını eskiden vanilya yerine kullanırlardı. Şimdi ben de sütlaca bir kaç ıtır yaprağı koyup, kokusunu elde ettikten sonra çıkarıp atıyorum. Süt bulaşmış ıtır yaprağını dönüşüme atmıyorum.

9

Bütün bu saydıklarımı yetiştirmek pek keyifli, ancak daha ben davranmadan çiçek açıp, tohuma kaçıyorlar. Arkalarından yetişemiyorum. Hiç kolay bir iş değil. Hayalimdi deyip, işe yaratmaya çalışıyorum, çok vakit gidiyor, şimdiye kadar heder ettiğim olmadı, ama büyük yorgunluk...

10

Sebze artıklarından elde ettiğim gübre