19. Yüzyılda Orta Anadolu’da hayvancılık

YAYINLAMA: 22 Ağustos 2021 / 19.03 | GÜNCELLEME: 22 Ağustos 2021 / 21.14

1800’lerdeki Tomarza günlük yaşam yazısına devam ediyorum. İki yazıda büyükbaş hayvancılığın özetini anlatmaya çalışacağım.

Tomarza hayvancılığın çok geliştiği bir yerdi. Çiftçi olsun olmasın herkesin mutlaka hayvanı vardı. Toprakla uğraşıp, ekin yetiştirenlere çiftçi, toprakla uğraşmayıp, esnaflık yapanlara “bennek[1] veya bendek” denirdi. Metinde bu kelime tarlası, arazisi olmayanlar, yani çiftçilik yapmayanlar için kullanılıyor.

13

Hayvancılık: Hayvancılık, Tomarza’da yaşayan halkın hayatlarının bir parçasıydı. Toprakları için hayvanlara ihtiyaçları vardı. Öküz, boyunduruk altına girebilirdi. İyi bir dişi ineğe sütü için ihtiyaçları vardı. Sütünden peynir, yoğurt ve adil yağ yaparlardı. Buğday, arpa ve conu[1] taşımak zorundaydılar, o nedenle yük hayvanına ihtiyaçları vardı. Çok da çuvala ihtiyaç duyarlardı. Çuvalı kuzu yününden yaparlardı. Öküzle tarla süren arazi sahipleri arpa, küşne[2] ve karhınç[3]  ekerlerdi. Öküzleri arabaya koşarak ürünleri değirmene, un çuvallarını da eve taşırlardı. Öküz, evin bir ferdi gibiydi. Kışa, hayvan yemi de saklarlardı. Saman, kurutulmuş ot, farklı olarak ışgın[4], küşne ve karkınç da bunlardan bazılarıydı. Hayvanları evin alt katında tutarlardı. Öküzlerin ayrı bir bölmesi vardı. Öküzlerin önünde yemlik bulunurdu. Yemliğin önünde sırayla dururlardı. Zincirle bağlıydılar. Geviş getiren bu hayvanlara günde 3 dakika kaşağı yapılırdı. Hem kaşağılayıp hem de onları yemlerlerdir. Dayanıklı öküzü daha çok severlerdi. Şeffaf gözlerinden hoşlanırlardı ve ona melankolik denirdi. Öküzler yavruyken en sevimlisi evin favorisi olurdu. Öküzün yüzünün hoşluğunu anlatmak için çeşitli türküler falan dizerlerdi. Bağaç, koyu siyah renk öküze; ayrıca rengi koyu kırmızı olabilen öküze verilen isimdi. Güzelliklerinin yanı sıra evlere dez de taşırlardı. Tarlada çift sürme işini en iyi öküzler yapar, toprakta derin oyuklar açarlardı. Eğer bir kız çok çalışkan ise ona da “bağaç” derlerdi. Alnında beyazlık olan öküze de “sakar” denilirdi. Ailenin taşıma için kullanacağı kağnı arabalarını da öküzler çekerdi. Çok da inatçı olurlardı. Boyunduruğa koşuldukları, yan yana durdukları öküzle kavga ederlerdi. Tomarza’nın dört bir tarafında, inatçı, arkadaşlarıyla kavga eden insanlara da “sakar, bizim öküz gibi” denirdi.

Sıram öküz, açık kırmızı renkte, parlak tüylü olurdu. Çok tembel ve yavaştılar. Su içerken bile, dillerinin kenarıyla içtikleri için saatler sürerdi. Aynı şeyi yemek yerken de yaparlardı. Böylece, yavaş olan kişilere “sıram öküzü” gibi denirdi.

Boz öküz: Koyu mavi renkte, çitak tabiatlı olurlardı. Boyunduruğu taktıktan sonra yorulmak nedir bilmezlerdi. Tarla sürülürken derin yarıklar açarlardı. Yüklü kağnıları yokuşun en üstüne taşıyabilirlerdi. Bu nedenle de karınları hiç doymazdı.

Canı kara: Her şeyi yerlerdi, çok iştahlıydılar. Kendi alıklarını bitirdikleri zaman yandaki öküzün yemini yemeğe çalışırlardı.

Hed öküz ise, siyah beyaz karışık, hoş görünürdü, herkes severdi. Çalışkan ve inatçıydılar.

Mor öküz: Koyu kırmızı renkli, boyunduruğun altına çıtak ve fireydiler.

Mavi öküz: Çok beğenilen aranılan bir öküz türü idi. Bu renk hayvanı bulmak oldukça zordu.

Siyah öküz: Boyunduruk altında çok çalışkan, dirençli ve yorulmak nedir bilmezlerdi. Boğazlarıyla yiyecek yer, su içerlerdi. Hiç sırayla koşulmadan, sabahtan akşama kadar bu hayvanlar çalışır, bir numara olurlardı. Çiftliklerde hayvanların siyahı sevilirdi. Küz, inek, buzağı, koyun, eşek, köpek, kedi ve tavuk hep siyahları makbuldü. Geleneklere göre siyah hayvanlara alışkınlardı. Onların bereket ve hayır getireceklerine inanırlardı. Aynı şekilde kız çocuklarının da kara kaşlı, kara gözlü, kara saçlısı makbul tutulurdu.

11

Öküzlerden ders alıp, tembel öküzle çitak, çalışkan öküzü aynı boyunduruğa koşmadılar. Tembele tembel; çalışkana çalışkan... Eğer, kuvvetli öküzü, yavaş hareket edenle bir araya koyarsanız, kuvvetli olan pulluğu hareket ettirmeye çalışır. Diğeri tembel olduğu için hareket ettirmez, o nedenle kuvvetli olan da vazgeçer, hatta dövseniz bile pulluğu hareket ettirmezdi. Çiftliklerde evin gelin ve kızlarının favori aldıkları tosunlar ve inekler vardı. Onlara evin bir ferdiymiş gibi davranırlardı.

12

Öküzler çok sadıktılar. Ayrıca etleri ve derilerinden de faydalanılırdı. Çiftçiler öküz derisiyle çarık yapar; kağnıların ve pulluğun çeşitli parçaları için kullanırlardı. Lork, pulluğun veya kağnının parçasının adı idi. Kullanmazlarsa deriyi satarlardı. Sevdikleri öküzü yıllarca besler bakarlardı. Tembel öküzler şişmanlatılır, Everekli veya Kayserili pastırmacılara satılırdı. Her sene Tomarza ve köylerinde bu şekilde 100 öküz satılırdı. Karnaval vakti, perhizden önce Tomarza’nın çeşitli yerlerinde 5-6 hayvan kurban edilirdi. Etinden herise veya başka yemek yaparlardı. Öküzlerin tezekleri de işe yarardı. Onu gübre için kullanırlardı. Özellikle de yavan bostan ve tarlalar için...

Mözü: Bebek ineğe1,5 yaşına kadar verilen isim, tosha 2 yaşındaki ineğe verilen isim.

Mazi: Öküzün ayaklarının altında oluşan hastalığa verilen isim. Öküzlerin ayakları için de nal geliştirmiş ve kullanmışlardı. Öküzün tezeği çok işe yaradığı için yedek öküzleri vardı. Eğer öküzler hastalanırsa ilaçlar vardı. Eğer hayvan çişini yapamıyorsa; bunun için özel ilaç vardı. Peteklerden ölü arılar toplarlardı. Bunları kavun çekirdekleriyle kaynatırlardı. Ve içecek olarak öküzlere verirlerdi. Bazen de mısır hediği olurdu; iyice olgunlaşmamış mısırın hediği... Mısırın püskülünü arpa ile kaynatır, öküze içirirlerdi. Aynı ilacı, idrar yapmakta problem çeken insanlar için de kullanırlardı. Öküzlerde “ayak dabağı” diye bir hastalık olurdu. İlkbaharda hayvanları bol bol otlatırlardı. Nalı olmayan öküzler rahat yürüyemezlerdi. O nedenle tabanlarının altına zift sürerlerdi. Bazen öküzler için ayrı sürü olmazdı. Karasığır sürüsü, koyun ve inek sürüleri. Yazın çok iş olduğu için, hayvanları sadece dinlensinler diye kışın ahıra koyarlardı.

Not: Bazı kelimelerin karşılıklarını bulamadım. Araştırmaya devam ediyorum, bulunca buraya eklerim. Metnin orijinalitesi kaybolmasın diye kelimeleri olduğu gibi kullandım.

 

[1] Bendek veya bennek: Çiftçi olmayan, köyde hayvanı malı olmayan kimse

[1] Con: Çavdar

[1] Küşne: Burçak

[1] Işgın:  Karabuğdaygillerden, hekimlikte kullanılan bir çeşit bitki, Rheum Polygonaceae.

[1] Kari: Arpa demek

 

 

 

 

 

19. Yüzyılda Orta Anadolu’da hayvancılık