BU DÜNYADAN STEVE ESTEPHANİAN GEÇTİ (1)

YAYINLAMA: 24 Ocak 2022 / 16.08 | GÜNCELLEME: 24 Ocak 2022 / 16.08

Steve Estephanian, Kaliforniya’da mayo fabrikası olan Kırıkhan’da doğmuş bir Ermeniydi. 2009 yılında aramızdan ayrıldı. Onunla ve eşi ile tanıştığım 1988 yılından itibaren defalarca görüştük. Her seferinde görüştüklerimi kayıt etmeye çalıştım. Geçen gün bir yazımı ararken Steve, eşi ve kız kardeşi  ile yaptığım 16 sayfa tutarında bir röportajımı buldum. Daha doğrusu kasete almışım ve kaseti deşifre edip, yazıya dökmüşüm. Nereden bakılsa 23-25 sene önceki bir röportaj bu. O devirde dijital fotoğraf makinam olmadığı için büyük olasılıkla negatif çekip bastırdım herhalde. Basılı fotoğraf arşivim yanımda olmadığından maalesef fotoğraf yayınlayamıyorum. Ancak, gazeteci arkadaşım Vasi Köse, Kırıkhan’da Fransız Okulu olarak bilinen binanın fotoğrafını bana gönderdi sağ olsun. Böylece Steve’nin devam ettiğini tahmin ettiğim okulun fotoğrafına ulaşma şansım oldu. Vasi Köse’ye bu hizmeti için teşekkür ederim.

Röportajı, Steve’in Türkçe konuşma aksanını bozmadan yazmaya çalıştım.

(Kasedin tanımı: Steve ve kızkardeşi Aruz Cumbulyan)

Ben Kırıkhan’da doğdum. 1930 senesinde. Tabii doğduğum zamanı ben bilmiyordum, o zaman bana dediler ki ben orada doğmuşum.  Ve orada babam terzilik yapıyordu.  Amcam da tüccarlık yapıyordu. Tüccarlık yani, kömür odun o işlerle uğraşıyorlardı. Biz orada büyüdük ve evvela biraz Ermeni okuluna gittim. Çok küçüktüm. Ondan sonra orası tabi Fransızlar’ın işgali altındaydı.

Hangi sene?

Ben hatırlıyorum, 1935 falan. 5 yaşında falan idim. Ondan sonra ben gittim Fransızlar’ın okuluna. Kırıkhan’da dağın tepesinde onların okulları vardı, oraya gittim. Bunlar Fransız frer diyorlardı. Frer demek zannedersem papazlara frer diyorlar. Oraya gittik, fakat bunlar Ermenice de konuşuyorlardı. Esasları Fransa’dan gelme birşey olacaklar bunların. İskenderun’da da bunların branşı -şubesi demek istiyor herhalde- vardı. Orada –İskenderun- onların okuluna gittim. Hem dine çok kuvvet veriyorlardı. Bir de orada Fransızca, Ermenice veriyorlardı. Hatay kurulacağı zaman başladılar Türkçe derslerde vermeye. Türkçenin alfabesi Fransızca’nın aynısı olduğu için çok çabuk ben okuyabiliyordum.

-Sen tabi okula gitmeden Türkçe konuşabiliyordun..

Tabii tabii ben evde öğrendim. Annemden babamdan, onlar hep Türkçe konuşuyorlardı. Annem, babam hem Ermenice hem Türkçe konuşuyorlardı. Kızdılar mı beni dövecekleri zaman Türkçe konuşuyorlardı benimle.

Kaç kardeştiniz?

Biz iki kız, iki erkek dört kardeşiz.

Kırıkhan’da doğdun, ama siz aslen Kırıkhanlı değilsiniz, öyle mi?

Esasımız, yok Kırıkhanlı değil. Benim annem, babam Çanakkale’den gelmiş.Çanakkale’den sürgün gelmişler, Şam’a kadar gelmişler. Şam’da onların bir kısmı, el sanatı olanlar, diğer kısım ise çiftçi olanlar.. Sanatkar olduğu için babam orada Şam’da kalmış. Başlamışlar bir iş yapmaya falan. Terzilik yapmaya zorlanmışlar. Fakat orada kendilerinin tanıdığı bir yüzbaşı veya general bulmuşlar. Türk ordusundan birisi, yakın dostları imiş. Onu gördükten sonra o onlara çok yardım etmiş ve orada onlar daha iyi olmuşlar. 

Düzyan’ı da söyler misin lütfen?

Biz esasımız-soyismimiz demek istiyor- Düzyanız.. Tabii İstanbul’da benim dedelerimin dedesi bir kitap vardır “Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni Milletinin hizmeti” Kitabı Şark isminde birisi yazmıştır. Orada diyor ki kaç yüzlerce sene Düzyan Ailesi darphaneyi çevirmişler -yönetmişler-. Türkiye’de altın keserlermiş, dDedelerimin dedesi gelmiş, oradaki sultana yani padişahın karısına bir yüksük yapmış. Çünkü -padişahın karısı- o bir rüya görmüş o rüyada yüksüğü istemiş. Bütün gelmişler sarayın kuyumcuları yapamamışlar onu. Başka bir tane adam varmış orada onu çağırmış. O dinlemiş onun rüyasını.. Hem çok güzel hem de ucuz yapmış. O da demişki “sen ne düz adamsın” ondan sonra o olmuş düz oğlu düzyan.. Yüzlerce sene padişahın sarayında kuyumculuk ve altın kesme işi ile uğraşmışlar. Sürecek

75f12b72-f60c-4d7f-a9fe-317f3d73f6fc

7ea6a37c-9f48-4058-8ff1-374f2849b3b9

BU DÜNYADAN STEVE ESTEPHANİAN GEÇTİ (1)