BU DÜNYADAN STEVE ESTEPHİNİAN GEÇTİ (4)

YAYINLAMA: 13 Şubat 2022 / 17.19 | GÜNCELLEME: 14 Şubat 2022 / 22.05

Çeşitli yiyecek ve hamam adetleri

-Bulgur yaptınız, başka ne yaptınız? Peynir veya çökelek yapar mıydınız?

Biliyordum yoğurt yapardık. Tuzlu yogurt yapardık.

-Tuzlu yoğurdu nasıl yapardınız?

Çok süt alırdık, kaynatırdık. Ondan sonra Annem yoğurt çalarlardı. Yoğurt tutardı. Ondan sonra –aklıma bir fıkra geldi! Adamın birisi bir yoğurt almış denizin suyuna yoğurt koymuş, deliymiş biraz. Başka bir adam gelmiş, “yahu bu deniz suyudur, tutmaz!” O da demiş ki “ya bir tutarsa...” -

Yoğurt olduktan sonra büyük leğenler...onların içerisinde annem beni çimdirirdi. Onu böyle taşlar konurdu, onun içerisine odun korlardı. Odunla kızdırırlardı, o pişerdi. Ve büyük uzun bir tahta ile onu karıştırırlardı. Tuz da zannedersem koylardı. Onu karıştıra karıştıra suyunu kaybettirip kuruturlardı! O pop pop kaynardı. Uzun sürerdi.

-Yoğurdu süzerler miydi?

Yok, süzmüyorlardı. İnek yoğurdu idi. Lav gibi pub pub atar! O kadar sıcaktı ki biraz uzakta durmak gerekirdi, çünkü bir atarsa bir tarafınızı yakardı. Pişmiş yoğurdu kadremizlerin içerisine korlardı. Ondan sonra üzerini de kapatırlardı. Aklıma geldi, üzerine zeytinyağı korlardı. Bazen de yuvarlak yuvarlak yapıp zeytinyağı korlardı. –katı yoğurdu yuvarlayarak zeytinyağın içerisinde saklama yönteminden bahsediyor.-Onu çorba yaparken falan çıkarıp kullanırlardı. Yani bütün sene kullanırlardı.

-Peki onu hangi mevsimde yaptıklarını hatırlıyor musun?

Hatırlamıyorum! Bulgur yaptık, yoğurt yaptık, başka? İşte bu ineği kestik! Kavurma yaptık. Bulgurumuz, yoğurdumuz ve kavurmamız var. Şimdi bir de ekmeğimiz olmalı! Ekmeklik buğdayı, bulgur için alınan buğdayla beraber alırdık. Cuma günleri bizim evin yanında pazar kurulurdu. O pazarda buğday da dahil olmak üzere herşey satılırdı. Buğdayı oradan aldıktan sonra değirmende çekerdik. Ve her gün annem evde ekmek yapardı. İki günde bir veyahut ta her gün mayalı ekmek yapardı. E o ekmeği ben götürürdüm fırına... Yani boynumun bu kadar kısa olması da o ekmek taşımaktandır biraz. Yani alay ediyorum! Annem böyle yapardı ben de fırına götürüp beklerdim, pişince de parasını verip, alıp getirirdim. Her gün taze ekmek. Ama çok lezzetli ekmek yaparlardı.

-Onu iki gün yerdiniz öyle mi?

Evet.

-Neye benziyor o? Mesela francala gibi mi tadı?

Böyle yuvarlak ve kalın, Arap ekmeği gibi değil. Böyle kestiğin zaman kesebiliyorsun. Sonra peyniri biz dışardan alırdık, kendimiz yapmazdık. Balı dışardan alırdık. Köylüler bal getirirlerdi.

-Pekmez alır mıydınız?

Alırdık. Her zaman pekmez vardı. Antep pekmezi de vardı, onlar kutuların içerisinde gelirdi. Ve onlar dövülmüş pekmezdi. Daha çok biz böyle sulu pekmezi alırdık, tenekelerle gelirdi. Bir de böyle içerdik pekmezi.

-O pekmezi kışın nasıl yerdiniz?

Pekmezi daima tahinle karıştırırdık. Tahin, pekmez, ekmek, üzerine de biraz ceviz. Çok cevizimiz olurdu. Onu çuvallarla alıp bir tarafa korduk. Sonra onlarla pasta falan yapılırdı. Ama sabahları en mühim şey süt içmek.

-Sofranızda sürekli taze süt mü olurdu?

Her zaman süt getirirlerdi. Ondan sonra ekmeğin üzerine bal, ceviz ve yanında da sıcak süt. Bu zengin yemeği idi. Çay olursa biraz daha fukara olurdu. Şimdi yine öyle.

-Peki reçel hatırlıyor musun?

Annem reçellerin çeşitlerini yaprdı. Bizim orada şekerpare vardı. Çekirdeği de tatlıydı. O şekerpare veyahut kayısı neyse, onun reçelini yaparlardı. Onu açarlardı, üzerine biraz şeker korlardı. Güneşe korlardı. O da helva gibi sulanırdı. Ondan sonra onu kadremizlerin içerisine korlardı. Kızkardeşim gelirse o daha iyi bilir. Onların daha gözü açıktı yemek pişirmekte.

-Pirinç ve bulgurdan hangisini daha çok yerdiniz?

Bulguru daha çok yerdik. Pirinçte yerdik.

-Annen o kileri kilitler miydi?

Yok.

-Annen yemek pişirirken şarkı söyler miydi? Neşeli bir kadın mıydı?

Yok, o kadar neşeli değildi. Babam şarkı söylerdi, annem o kadar şarkı söylemezdi.

Peki yediğiniz sebzeleri hatırlayabiliyor musun?

Taze fasulye, pırasa, lahana, patlıcan, biber, domates, bamya çok, marul, çok marul yerdik. Hatta orada marul bahçeleri vardı, oraya pazar günleri marul yemeğe giderdik. Büyük bir olaydı. Size söyleyeceğim enteresan birşey...

-Hamamda ne yerlerdi?

Hamama gidersen zannedersin ki herkeş evleniyor, düğün oluyor... Eğlence için bütün kadınlar, öğlenden sonra hamama giderlerdi.

-Ne kadar sıklıkta?

Bir hafta.. Oraya giderlerdi; çiğ köfte mi istersin, iç dedikleri birşey var, bulgurla yaparlar. Ondan sonra meyvaların çeşitleri hep oraya gelirler. Orada kadınların vaziyeti peştemallar düşüyor, herkeş hamam tası, lif, kese, sabun herkeş onu tutmuş üstlerinde de birşey yok.. onları önlerine koymuş böyle yürüyorlar. Bende küçük çocuğum. Bakıyorum böyle, yavaş yavaş gözüm açılmaya başlıyor. Onlar diyor ki “bu çocuk her şeyden anlıyor...” Annem diyor ki “yok yav anlamaz” ben de düşünüyorum ki ben anlıyorum birşeyler. Orda zannedersin, dans etmek, kavga etmek, yemek yemek, sövmek, saymak çok söylemek; herşey orada oluyordu.

-Peki gelenlerin hepsi Ermeni mi, Müslümanlar da geliyor mu?

Herkes geliyordu. Sabahtan erkeklere öğleden sonra kadınlara.

-Sen büyüdükten sonra erkek hamamına mı gittin?

Bazen bazen erkek hamamına giderdim. Orada her gün her gün banyo yapmak adeti yoktu. Haftada bir sefer yıkanırdık. Annem yıkardı veyahutta biz yıkanırdık. Leğenin içerisine gireriz, suyu kızdırır, suyu döker, hamam sabunu vardı. Dört köşe bir sabun. Arap sabunu derlerdi. Onunla yıkanırdık. Zeytinyağlı bir sabun herhalde.. Zannedersem.

steve (1)

STEVE ESTEPHİNİAN

 

Steve'in kırıkhandaki iki katlı evi

 

BU DÜNYADAN STEVE ESTEPHİNİAN GEÇTİ (4)