TELEVİZYONLARDA TARTIŞMA PROGRAMLARI

Mutlaka siz de denk gelmişsinizdir; beş konuşmacı ve bir moderatör, o gün gündemde olan bir konuyu tartışmaktalar. Amaç, halkı bilgilendirmek. “Halkı bilgilendirmek”, oldukça değerli, üzerinde durulması gereken bir kavram. Bu programlar arasında amaca hizmet eden varsa, varsa da henüz ben rastlamadım, onları baş tacı etmek gerekli. Bir soru soralım; halkı bilgilendirenler, anlattıkları hususları kendileri gerçekten biliyorlar mı?

***

Ülkemizin gündemi o kadar hızlı değişiyor ki, başka yerlerde aylarca gündemde kalacak meseleler, bizi bir günü bile meşgul etmiyor. Hukuk, eğitim, mülteci sorunu, terör meselesi, ekonomi… Bu kadar hızlı değişen ve birbirinden bağımsız hususları tartışan konuşmacıları ele almak gerekli. Dikkatle bakarsanız, bu meselelerin hepsini, her zaman aynı kişilerin tartıştığını görürsünüz. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir, bu insanlar gerçekten her şeyi biliyorlar mı?

Aslında günlük hayatın içinde olan alanlarda çalışan uzmanlar, birçok farklı konuda bilgi sahibi olabilmekte. Bu hususlarda uzmanlar, günlük hayatlarında oldukça geniş tartışmalara girebilirler. Ancak “halkı bilgilendirmek” adına televizyonlara çıkıp da “Her şeyi ben bilirim!” demek, içler açısı bir durumdur. İnsanların isimleri önüne bir akademik unvan alması, yıllarını alan bir süreç. Ancak şunu iyi tahlil etmek gerekir ki, aldıkları unvan, yalnızca çalıştıkları alan ile ilgilidir.

***

Teknolojinin gelişmesiyle, yeni gelen nesil artık tartışmaları sosyal medya üzerinden yürütüyor. Hal böyle olmakla birlikte, televizyonun önceki kuşak üzerindeki etkisi hala yadsınamaz derecede yüksek. Bu programlar, genellikle X, Y ve Z siyasi partileri ile ilişkisi olduğu bilinen yahut en azından tarafı bilinen konuşmacılar ile dolu. İşte bu durumda, halk da bıkıp usanmadan yakınlık duyduğu siyasi partili konuşmacıyı destekliyor. Teknoloji çağında, bu işin durdurulmasını dilerim.

***

Bu hususta, halka gösterilmesi gereken konular oldukça farklı. Toplumumuzun cumhuriyet ve demokrasi ile tanışması çok yeni olmasa da, tarih boyunca monarşik yönetimlerin bulunması, bu düzenin oturmasını geciktirmektedir. Bu nedenle, halkımızın siyasi parti başkanlarını kendilerine lider olarak görmekten vazgeçmesi gerekir. Öyle ki, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi herkes en iyi şekilde işini yapmalı, siyaseti günlük hayattan çıkarmalı, siyasiler anayasadaki tanımları gibi ancak kamu görevlisi olarak görülmelidir.

Tüm bu uyanışa rağmen, elbette hayatın devam edişi yeni gündemler doğuracaktır. İşte böylesi durumlarda, televizyonlara yalnızca gündemle ilgisi olan alanda uzmanlaşmış kişiler çıkarılıp halkın bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Toplumumuz için, ülkemiz için en doğru olan her birimiz için farklı olsa da, sonuçta hepimizin en iyi sonucu dilediği apaçık ortadadır. Bu nedenlerle, toplumu gerçek anlamda aydınlatacak ve sesini yükseltmeden de konuşmayı bilen kişilerin halkı bilgilendireceği günlerin özlemini taşımaktayız. Umalım ki, ülkemiz her açıdan donanımlı hale gelsin…