Nezaket!
İranlı bir alim öğrencilerine ders verirken şöyle der: "Ben nezaketi ağaçtan öğrendim. Ona tekme attım, o tepemden çiçek yağdırdı. O utanç bana ibretlik ders olarak yetti."
Bu sözü okuyunca toplum olarak ne kadar nezaketsiz ve kaba bir hale dönüştüğümüz geldi aklıma.
Oysa medeni insanlığın vazgeçilmezidir, “Günaydın”, “Merhaba”, “Nasılsınız?”, “Teşekkür ederim” sözleri.
Birine günaydın diyorsunuz bön bön bakıyor, teşekkür ederim diyorsunuz duymazlıktan geliyor, cevap vermiyor.
Okullarımızda öğretmenlerimiz de bu konuda duyarsız. Onların görevi çocuklarımıza aynı zamanda hayat dersi vermek değil mi?
Çocuk elbette, teşekkür etmeyi, merhaba demeyi, başkalarının hakkına saygılı olmayı aileden öğrenir. Ama ailesinde bu şansı olmayanların da okulda öğrenmesi lazım.
Yabancı bir ülkede yolda yürürken, gayri ihtiyari karşınızdan gelen insanın yüzüne baksanız, hemen size gülümseyip, merhaba der. Bir anda kendinizi yabancı hissetme duygunuz kaybolur.
Biz, toplum olarak ne yazık ki bu konuda da çok gerideyiz. Bir günaydını, bir merhabayı, bir teşekkürü birbirimizden esirgeyerek aslında kendi kendimizi çoraklaştırıyoruz.
İnsani yönümüzü sürekli yabanileştirme eğilimindeyiz.
Sonuçta kaybeden biz oluyoruz.