Talancı ruhumuz!

Toplum olarak talancı bir ruha sahibiz. Bir yandan birileri bizi soyup soğana çevirirken gıkı çıkmayan insanlar parklardaki ıhlamur ağaçlarını talan ederek 50 gram ıhlamur çiçeğini bedava getiriyor olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Kavaklık parkı ile Sanko AVM arasında 15-20 tane ıhlamur ağacı var. Aman tanrım, tam açma mevsimleri, nasıl mis gibi inanılmaz bir ıhlamur kokusu yayılıyor etrafa… İnsanın her birinin yanında durup, mis gibi kokuyu ciğerlerine çekerken binlerce teşekkür edesi geliyor her birine.

Tam açıp koku yaymaya başladıkları anda, talancı ruha sahip, vahşi insanların saldırısına uğramaları da bir oluyor.

Genç, yaşlı, kadın erkek bir talana girişiyorlar akıl alır gibi değil. Ihlamur toplamak için evlerden merdiven getiriyorlar. Bir avuç ıhlamur çiçeği talan etmek için ağacın yapraklarını, dallarını haşat ediyorlar.

Genç bir adam merdivene çıkmış, yanında da iki-üç tane genç kadın, ıhlamur topluyorlar.

Yanlarından geçerken, “Yazık günah değil mi, iki tane çiçek koparacağız diye ağaçlara zarar veriyorsunuz” dedim.

Genç adam merdivenin tepesinden, “Ne olacak yani, 500 lira verip ıhlamur mu alalım” dedi küstahça.

Yol boyunca ağaçların dalları ve yaprakları yerlere yığılmış halde.

O bir avuç çiçeği bedava getirdikleri için bir haz duyuyorlar inanılır gibi değil. Parklardaki çiçekleri talan ederken de aynı psikoloji hakim.

Toplumun ruhunda var talancılık.

Bir taraftan soyulup, soğana çevrilirken, evine ekmek götürmekte zorlanırken tanrıya tevekkül edip, diğer yanda üç kuruşluk talan için haz duymak nasıl bir hastalıklı ruh halidir.

Bu toplum adam olur mu? Bence olmaz.