3 MAYMUNU OYNAYARAK DEMOKRATİKLEŞMEYE ÇALIŞMAK

YAYINLAMA: 12 Eylül 2022 / 16.08 | GÜNCELLEME: 12 Eylül 2022 / 18.17

V-Dem Enstitüsü’nün hazırladığı “2022 Demokrasi Raporu’nda Türkiye, toksik seviyede kutuplaşmayla birlikte liberal demokrasi notu sıralamasında gerilemeye devam eden ülkelerden biri oldu. Türkiye, demokrasi endeksinde 179 ülkenin arasında; Mısır, Ruanda, Bangladeş gibi ülkelerin gerisinde, 147’nci sırada yer aldı. Raporda, dünya genelinde ortalama küresel vatandaşın yararlandığı demokrasi seviyesinin 2021 yılında, 1989 seviyesine indiği tespit edildi.

Peki Türkiye’yi demokrasi endeksinde 1989 yılı gibi demokrasinin adeta ayaklar altına alındığı bir yıldan daha geriye atan sebepler neler?

Demokrasi endeksi raporunda üst sıralarda yer alan ülkelerin yapısına baktığımızda, halkın yönetimi demokrasiyi uygulamaya zorladığı görülmektedir. Yüzyıllardır krallık ile yönetilen bir batı Avrupa ülkesi olan Birleşik Devletler örneğine bakacak olursak, demokrasiyi benimseyen bir halkın yönetime ve demokrasiye olan etkisi açıkça görülmektedir. Sanayi devrimi ve çok yakınında gerçekleşen Fransız İhtilali ile özgürlükçü düşünce yapısını benimseyen birleşik krallıkta yönetim biçimi kraliyet olsa da halkın demokrasi bilinci yönetimin demokratik ölçülerde hareket etmesine ve insan haklarını koruyan nitelikte yönetim anlayışı benimsemesine neden olmuştur.

Osmanlı gibi 600 yıllık bir devletin kalan tek parçası olan Türkiye, yüzyıllar boyunca monarşi ile yönetilmiş bir geçmişten gelmektedir. Monarşi siteminden cumhuriyete geçiş yapmış olan Türkiye halkının büyük bir kesimi cumhuriyet ve cumhuriyetin getirisi olan demokrasiyi benimseyememiş ve yaşam biçimi haline getirememiştir. Türkiye gibi ülkesinde olan bitene karşı duyarsız olan, birçok insan hakları ihlali yaşanmasına rağmen 3 maymunu oynayan, monarşinin ülke kodlarına işlenmesi sebebiyle, demokrasi ve insan haklarını üçüncül ihtiyaçlar olarak nitelediği bir halk kesimine sahip ülkelerde demokratik ilerlemenin önünde görmezden gelinen insan hakları ihlalleri bulunmaktadır.

Bu husustaki en büyük örnek Kürt sorunudur. Ülke siyasetinde siyasiler ve halkın büyük bir kesimi böyle bir sorun yok diyerek durumu görmezden gelse de şüphesiz Kürt sorunu30 yılı aşkındır Türkiye’nin demokratikleşme yolunda ilerleyememesinin ana nedenidir. Çözüm süreciyle birlikte atılımcı bir demokratikleşme yoluna gidilmiş olunsa da bu süreç halkın duyarsızlığı ve siyasilerin çıkarları nedeniyle iyi yönetilememiş, söz konusu durum var olan Kürt sorununun içinden çıkılamaz bir hal almasına zemin hazırlamıştır.

Unutulmamalıdır ki demokrasi halktır ve halk demokrasiyi yaşatır. Yönetimler ne kadar faşist olursa olsun ilk amaçları yönetimde kalabilmektir. Halkın demokratik davranmaya zorladığı bir yönetim bu çizgiden çıktığında halktan veto yiyecek ve amacından olacaktır.   Suruç’ta yaşanan katliamı görmedim Cizre’de Bodrumda yakılan insanların çığlıklarını duymadım Diyarbakır Surda insanların cesetleri bulunduğunda bilmiyorum diyen bir topluluğun ülke yönetimini demokrasiye zorlaması çok zordur. Yine OHAL ve KHK’larla hukuka aykırılığın hat safhaya çıktığı, yasal hakları ve özgürlükleri kısıtlandıkça kafasını deve kuşu misali kuma gömen bir halk kesiminin çoğunluğu kapsadığı bir ülkede demokratik anlamda bir gelişme beklenmesi de mümkün değildir. Nitekim Türkiye halklarının Kürt sorununu yok sayma ve çözümsüz bırakma sorunu bugün hala devam etmektedir. Sonuç olarak Türkiye’nin demokrasi endeksinde üst sıralara ulaşabilmesi için demokratik adımlar atılmasını direten ve bu yönde yönetime baskı kuran güçlü bir halkın varlığı gerekmektedir.

3 MAYMUNU OYNAYARAK DEMOKRATİKLEŞMEYE ÇALIŞMAK