Anadolu’dan, Anadolu insanının yaşam hakkından elinizi çekin!
Başbakan Erdoğan, dün Kuzey Kıbrıs’ta yaptığı konuşmada, müjde veriyor güya. Anamur'dan Kuzey Kıbrıs'a su getirme projesinin hazırlandığını, bu projeyle Kuzey Kıbrıs’a denizin altından geçirilecek hatla yılda 15 milyar metreküp nitelikli su geleceğini anlatıyor. Ve, “Bu su adanın tamamını yeşillendirmeye yetecek” diye böbürleniyor. Türkiye’nin ormanları yok edilip, nehirleri kurutulacak, Kıbrıs yeşillendirilecek. Pes vallahi! Anamur Dragon Çayı üzerine kurulacak hidroelektrik santralleri yüzünden, bu cennet yeşili bölgedeki orman, kısa zamanda yok edilecek. Dünyada çevre bilinci güçlenip, çevre duyarlılığı artarken, Türkiye’nin dağlarını, ormanlarını ve nehirlerini, büyük holdinglerin kasasına para akıtmak için peşkeş çeken AKP iktidarı çok büyük vebal alıyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da HES’lere karşı çıkan sanatçı Tarkan’a "Sen Karadeniz çocuğusun. HES'ler için gel sen de bir şarkı söyle ya da bir şarkı yaz" diye sesleniyor. Yani insanların kendilerini yönetenler tarafından bu kadar aptal ve enayi yerine konduğu bir ülkede yaşamak, çoğu zaman ızdırap verecek boyutlara geliyor.
***
Daha önce de yazdım, her fırsatta yazmaya devam edeceğim. Yapılan her hidroelektrik santrali bu ülke insanının yaşam damarlarını kesiyor, yok ediyor. Başbakan Erdoğan, milletvekillerine “Ramazan’da zengin sofrasına oturmayın. Gitmeyin onlara” diye, bir yandan sermayeyi aşağılarken, diğer yandan akan sudan holdinglerin kasası dolsun diye 2012 yılına kadar Türkiye’nin akarsuları üzerine tamı tamına 4 bin adet hidroelektrik santrali kurdurmayı hedefliyor ki ithalata ve cari açığa dayalı, halkın ekonomisine ve yaşam standardına hiçbir katkısı olmayan ve olmayacak çarpık büyüme devam etsin. Türkiye’de yaşayan insanların ayaklarının altındaki toprağı çekerek, gelecek kuşaklara dağ, orman, nehir bırakmayarak büyütecekler ülkeyi!
***
Türkiye’nin akarsuları hidroelektrik santrali yapılsın, dağları da maden aransın diye ha bire holdinglere peşkeş çekiliyor. Bakın önceki gün ajanslara düşen bir haber vardı. Resmini sizlerle paylaşmak için indirdim. Burası, Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Ömeraltı köyü. AKP’nin sattığı dağda, bir şirket krom arıyor. Krom eleme tesisi kurulması için 150 tane asırlık ağaç kesilmiş. 100’den fazla ağaç da kesilmek üzere işaretlenmiş. Ömeraltı Köyü’nün muhtarı, "Bölgedeki ağaçların 150 tanesi hemen kesildi. 100'ü aşkın ağaç da kesilmek için işaretlendi. Köylüler ata yadigarı bu ormanları korurken bir takım insanlar ağaçları kesti. Ağaçları kesenler de kayıplara karıştı. Gönüllü cevre müfettişleri çağırdık. Kesilen ağaçların ve bölgenin hazin durumu gösterildi. Büyük bir çevre tahribatı yapıldı. Konuyu Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi'ne taşıyacağız. Aynı zamanda muhtarlık ve köy halkı olarak orman işletmesi yetkilileri hakkında savcılığa ve valiliğe suç duyurusunda bulunacağız" diye feryad ediyor.
***
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. “HES’leri iyi anlatamadık. Bunun için HES’leri anlatma kampanyası başlatacağız” dedikten sonra, HES’lere karşı çıkan sanatçı Tarkan’dan da şarkı yaparak kendilerine destek olmasını beklediklerini söylüyor. Tarkan bu çağrı kendisine iletildiğinde şaşkınlıktan bir kahkaha atmış önce. “Benden böyle birşeyin gerçekten istenmiş olabileceğine inanamam. HES’lere karşı çıkan birinin HES’lerle ilgili şarkı yapması, ironiden de öte komik olur” diye yanıt vermiş.
***
Karadeniz’de, İkizdere’den sonra Solaklı Vadisi’nin HES projesi kapsamına alınmasına ve bölgede 35 HES yapımının planlamasına bölge halkı şiddetle karşı çıkıyor. Yapılacak santrallerin enerji üretimine katkısı yüzde 5 iken enerjide kayıp kaçak oranının halen yüzde 20’ler civarında seyretmesi zaten hükümetin enerji santralleri gerekçesini tümden çürütüyor.
***
Geçtiğimiz nisan ayında Türkiye’nin dört bir tarafından iki ay boyunca yaşlısıyla, çocuğuyla yürüyerek Ankara’ya dayanan “Anadolu’yu vermeyeceğiz” hareketinin öncüleri günlerce Gölbaşı’nda polis kordonu altında tutuldu. Başbakan ve AKP iktidarı bu insanlarla karşı karşıya gelmekten korktu. Çünkü vatandaşın haklı tepki ve talebi karşısında söyleyecek sözü yok. Bir siyasi iktidar vatandaşın, dağını, suyunu, ormanını satar mı? Halkın içinden çıkmakla övünen AKP’liler neden bilinçli halkla yüzyüze gelemediler? Halkın içinden gelenler halktan korkar mı? Ömeraltı Köyü’nde kesilen 150 asırlık ağacı, Karadeniz’in zümrüt ormanlarından kesilen binlerce meşe, çam ve kayını geri getirebilir misiniz? Türkiye’nin toprakları üzerinde yaptığınız ve yapacağınız tahribatın kaç yüz yıllarda ancak telafi edilebileceğini bilmiyor muyuz? Neden Anadolu’nun ve Anadolu insanının yaşam hakkından elinizi çekmiyorsunuz?
***
Bence Tarkan, sizin doğaya karşı duyarsızlığınızı ve düşmanlığınızı dile getirecek güzel bir şarkı yapmalı !