Günümüzde başlıca beslenme sorunlarını, artan çalışma temposu, kentleşme, doğru ve güvenilir besine ulaşamama, sürdürülebilir besin güvencesi sağlayamama ve bilgisizlik olarak sıralayan İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Eczane Hizmetleri Programı Öğr. Gör. Banu Bekman, “Ayrıca beslenme tarzının zamanla değişmesi, öğün atlama ya da fast food tarzı pratik fakat besin değeri düşük yiyeceklere yönelimin de arttığı görülüyor. Vücudun kendisi için gerekli bazı temel besinlerden mahrum kalması ile sağlık bakımından iyi olma kaygısı taşıyan bireyler, bağışıklık sistemini güçlendirmek, daha enerjik hissetmek gibi sebeplerle takviye edici gıdalara yönelebiliyor” diye konuştu.
Takviye edici gıdaların mutlaka dozu belirlenmiş ve kullanıcıya tablet, kapsül, sıvı ampul, pastil gibi şekillerde sunulabilen ürünler olduğuna değinen Bekman sözlerine şöyle devam etti:
“Bu ürünlerin kullanımında ana amaç, normal beslenmeyi takviye ederken, bu gıdaların, aminoasit, protein, vitamin, mineral, yağ asidi gibi besin öğelerini içermesidir. Ancak özellikle internet üzerinden satışı yapılan yüzde 100 bitkisel, tamamen doğal, hiçbir yan etkisi yok sloganlarıyla pazarlanan ve zayıflatıcı, bir hastalığı iyileştirici yahut önleyici etkisi olduğu iddia edilen ürünler takviye edici gıda değildir. Bu ürünlerin pek çoğunun nerede nasıl üretildiği de belli değildir. Takviye edici gıda alımında bilinen ve güvenilir markaların tercih edilmesi gerekir. Bakanlığın internet sitesinden hangi ürünlerin onaylı olduğu kolayca öğrenilebilir. Ayrıca eczacılarımız vatandaşların sağlık bilgilerini ilgili sistemler üzerinden kontrol ederek, takviye edici gıdalar konusunda ücretsiz danışmanlık hizmeti yapabilmektedirler.”
Kovid 19 salgınının ardından pek çok kişinin bağışıklığını güçlendirerek virüse karşı dirençli olmak adına hızla gıda takviyelerine yönelmeye başladığını söyleyen Banu Bekman, “Bunun sonucunda pek çok üretici firma bu ilgiyi fırsata çevirmek isteyerek her geçen gün yeni ürünler çıkartmaya başlamış, konunun uzmanı olmayan akademik unvanlı kişiler tarafından beslenme ve gıda sektörüne ait birçok yanlış ve eksik bilgi yayılmaya başlamıştır. Bugün her ne kadar viral enfeksiyonlara karşı bağışıklığın desteklenmesinde C ve D vitamini kullanımını öneren çok sayıda klinik araştırma yapılmış olsa da diğer vitamin ve takviyeler için kanıt düzeyleri yeterli değildir. Bu ürünlerin fazlası, her zaman daha iyi olduğu anlamına gelmez ve kişide telafisi mümkün olmayan hasarlara sebep olabilir. Her vücudun takviye gıda ihtiyacı farklıdır. Fazla miktarda alınan gıda takviyeleri hücresel toksisite veya diğer besin maddelerinin emilimini azaltmak gibi sorunlara neden olabilir. Yine gıda takviyelerinin içindeki etken maddelerin etkileşime geçebileceği başka ilaçlarla kullanımları, hastaların tedavi süreçlerinde risk doğurabilir” ifadelerini kullandı.
Özellikle belirli bir hastalık ya da hamilelik gibi durumlarda çok dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Banu Bekman şu ifadeleri kullandı: “Gıda takviyelerinin kullanımında doktor tavsiyesi şarttır. Önce vücuttaki seviyeye bakılıp sonra doktor tarafından doz ayarlaması yapılması önerilir. Öncelikli olan gerçek besin maddelerini tüketmektir. Gıda takviyeleri gerçek besinlerin yerini tutamaz. Eğer doğru, yeterli ve güvenli besine ulaşma imkanınız varsa, gıda takviyesi kullanmak yerine dengeli ve düzenli beslenerek vücudun ihtiyaç duyduğu desteği alabiliriz.”