MHP’nin açıkladığı yeni anayasa çalışmasını da baz alan iktidar, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin “MHP’nin de itiraz etmeyeceği bir düzenlemeye yer vereceğini” açıklarken, kuvvetler ayrılığı ilkesini güçlendirme amacıyla “herhangi bir partiye kapatma davası açılması için Meclis’ten onay alınması” formülü üzerinde tartışılıyor. Buna göre, siyasi parti kapatmalarının da “aynı milletvekili dokunulmazlıklarındaki gibi bir sürecin işletileceği, yargının bir siyasi parti hakkında hazırladığı iddianamenin önce Meclis’te kurulacak bir komisyona, sonra da TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesine zemin hazırlanacağı” kaydediliyor. Benzer uygulamanın başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinde de olduğu ifade ediliyor.
İktidar cephesi, hazırladığı anayasa çalışmasını sonlandırdıktan sonra ittifak ortağı MHP ile paylaşacak. Ancak iktidar, “hazırlanan bir anayasa çalışmasının MHP’nin hazırladığı çalışmadan bağımsız olmayacağını, birbiriyle uyuşacağını” ifade ediyor.
Bu nedenle kamuoyunda daha önce gündeme gelen “laiklik ve cumhuriyet ilkelerine aykırı hareket edilmesinin” siyasi partilerin kapatma gerekçesinden çıkacağına yönelik tartışma ile ilgili iktidar, “söz konusu düzenlemenin anayasanın ilk 4 maddesiyle çelişebileceğine, çünkü ilk 4 maddede Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laik bir devlet olarak tanımlandığına” dikkat çekiliyor.
DOKUNULMAZLIK ÖRNEĞİ
Parti kapatmalarına yönelik bir kısıtlamanın geleceği ancak bu kısıtlamaların da Meclis eliyle yeniden düzenlenmesine yönelik bir adım atılabilmesi üzerinde görüş alışverişlerinin olduğu ifade edilirken, süreçle ilgili Meclis’te milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik düzenleme örnek olarak gösteriliyor.
Mevcut düzenlemede, hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin istemler önce Adalet Bakanlığı’na sunuluyor. Bakanlık da istemi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığı’na, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığı’na iletiyor.
Meclis Başkanlığı’na gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç ise Meclis İçtüzüğü’ne göre işliyor. Buna göre, bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığı’nca yayımlanarak, Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu karma komisyona havale ediliyor. Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler ise sevk edildikleri Karma Komisyon’da bekletilebiliyor ya da gündeme alınabiliyor.
İktidar şimdi benzer bir sürecin siyasi partilerin kapatılmasında da işletilmesi gerekliliği üzerinde duruyor.
Mevcut anayasada da “siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğuna” yönelik bir hükmün yer aldığının altı çizilirken, “Bir milletvekillinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmayacağı eğer TBMM tarafından kararlaştırılıyorsa, mevcut anayasada olan ve ‘demokrasinin vazgeçilmez unsuru’ olarak tanımlanan siyasi partiler için neden benzer hükümler uygulanmasın? Partiler ile ilgili hükmü neden bir kamu görevlisi olan savcı versin” değerlendirmeleri yapılıyor.
‘AVRUPA’DA DA BENZERLERİ VAR’
İktidar cephesi, benzer uygulamaların başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde de olduğuna dikkat çekiyor. AKP’nin hazırladığı yeni anayasada da Almanya örneğinde olduğu gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın herhangi bir parti ile ilgili soruşturma başlatmadan önce Meclis’ten izin alabileceği, Meclis’in salt çoğunluğunun izin vermesi durumunda ise Yargıtay’ın soruşturma başlatabileceği ifade ediliyor.
Ancak iktidar bu uygulamanın “muhalefet ile iktidarı salt çoğunluk üzerinden karşı karşıya getirebileceğini” de hesaplıyor. Meclis’te AKP ve MHP’nin çoğunluğu baz alındığında, herhangi bir partinin kapatılmasına yönelik atılacak adımlarda muhalefetin “İktidar parti kapatıyor” söyleminde buluşabileceğini ifade ediyor.