Demirtaş, "Eğik bir baş olmaktansa, yanık iki ayak olmayı tercih eden gençler onurumuzdur, sahip çıkacağız" dedi. Gündoğdu Mahallesi'ndeki Şah Düğün Salonu'nda BDPMersin il kongresinde partililere hitap eden Demirtaş, boynuna asılan sarı-kırmızı-yeşil renkli poşuyla konuşma yaptı. Salonu dolduran partililer de sarı-kırmızı-yeşil renkli bez parçaları sallayıp, Kürtçe 'Yaşasın Başkan Apo' diye sloganları attı.Selahattin Demirtaş, Malatya morgunda 24 PKK'lının cenazesinin bekletildiğini, bunlara vahşet uygulandığını iddia etti.
'BUNLAR KANLA ABDEST ALIP, GÖSTERMELİK NAMAZA DURAN ÜÇ KAĞITÇILARDIR'
Demirtaş, şöyle konuştu:
"Cenazelere saygı gösterilmemektedir. Hükümetten elbette ki böylesine bir konuda duyarlılık beklemiyoruz. Çünkü artık çok açık anlaşıldı ki, bunlar kanla abdest alıp, göstermelik namaza duran üç kağıtçılardır. Bizi anlamak istemeyenlere bir kez daha açıkça belirtiyorum; eğik bir baş olmaktansa, yanık iki ayak olmayı tercih eden gençler onurumuzdur, sahip çıkacağız. Sahip çıkmamak onursuzluktur, cenazesine, evladına sahip çıkmamak onursuzluktur, bu vahşete sessiz kalmak onursuzluktur. Biz böyle bir onursuzluğu kabul etmeyeceğiz."
'KÜRTLER, KÜRDİSTAN'DA ÖZGÜRCE YAŞAR, BUNU EZBERLEYECEKSİNİZ'
Bugüne kadar yaptıkları mücadelenin her adımında 'barışı' ağızlarından düşürmediklerini savunan Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Barış istedik. 'Onurlu bir barış istiyoruz, eşitçe, hakça, kardeşçe yaşamak istiyoruz' dedik. 'Biz barış dilencisi değiliz' dedik. 'Olacaksa eğer bu topraklarda onurlu bir barış, bizi biz olarak kabul edeceksiniz' dedik. Dilimizle, kültürümüzle, yaşam tarzımızla, coğrafyamızla, köyümüzle biz, biz olarak yaşayacağız bu topraklarda. Onlar bunu sindiremiyorlar. Kürt halkı, Kürdistan gerçeği ile vardır. Kürt halkı, kendi anavatanı ile birlikte vardır. Ama bu zihniyet bir halkın kendi anavatanında 3 kelime Kürtçe konuşmasına tahammül edemediği için 'benim izin verdiğim kadarı ile konuşabilirsin' diyor. Bir Türk'ün, Türk çocuğunun, bu coğrafyada ne hakkı varsa, ne kadar özgürlüğü varsa, bir Kürt çocuğunun da o kadar özgürlüğü olmalıdır. Eğer birlikte yaşamdan söz edeceksek, bu sömürgeci zihniyetten vazgeçeceksiniz. Neyi kabul edeceksiniz? Kürtler kendi anavatanında özgür bir halk olarak Kürtçe yaşar. Bunu kabul edeceksiniz. Bunu kabul etmeyen bir politikayı biz kabul etmiyoruz. Öyle 'TRT 6'yı açtık, ondan birkaç saat dinleyin, özel kurs açtık, kursa gidin' yok. Kürtler, Kürdistan'da özgürce yaşar, bunu ezberleyeceksiniz. Bu ülkede kardeşçe yaşayacaksak eğer, bu hukukla yaşayacağız. Bunun dışındaki hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Neyse bunun bedeli ödemeye hazırız. Hak verilmez alınır, şiarımız budur. Biz haklarımızı, özgürlüklerimizi alacağız."
Süleyman Demirel ve Tansu Çiller'in başbakan olduğu dönemleri de hatırlatan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O dönemlerde de bunların çok daha beterini gördük. 'Bunları bitireceğiz' diyorlardı. Şimdi bakın 'ya bitecek ya bitecek' diyenlerin nerede olduğu belli değil, ama BDP 36 milletvekili ile Meclis'te. Zulmün varacağı yer, Tansu Çiller'in vardığı yerdir. Kim bitecek hepimiz göreceğiz. O nedenle kimseden aman dilemiyoruz. Ne kadar cezaevi varsa hepimizi oraya doldurun. Bakalım kim bitecek? Biz haklıyız, bizim meşru taleplerimiz var. Biz kimseye zulüm yapmadık, yapmayacağız. Kimse moralini bozmasın. Bunların çok kullandığı bir laf var, şimdi ben onlara söyleyeyim; 'Bunların son çırpınışlarıdır, son çırpınışları'... Karıncaya sormuşlar, 'Nereye gidiyorsun?', 'Hacca gidiyorum' demiş. 'Sen bu gidişler Hacca yetişemezsin' demişler. O da 'En azından yolunda ölürüm' demiş. Bize düşen de böyle bir onurlu yolda yürümektir. En azından uğrunda ölürüz."(
'BUNLAR KANLA ABDEST ALIP, GÖSTERMELİK NAMAZA DURAN ÜÇ KAĞITÇILARDIR'
Demirtaş, şöyle konuştu:
"Cenazelere saygı gösterilmemektedir. Hükümetten elbette ki böylesine bir konuda duyarlılık beklemiyoruz. Çünkü artık çok açık anlaşıldı ki, bunlar kanla abdest alıp, göstermelik namaza duran üç kağıtçılardır. Bizi anlamak istemeyenlere bir kez daha açıkça belirtiyorum; eğik bir baş olmaktansa, yanık iki ayak olmayı tercih eden gençler onurumuzdur, sahip çıkacağız. Sahip çıkmamak onursuzluktur, cenazesine, evladına sahip çıkmamak onursuzluktur, bu vahşete sessiz kalmak onursuzluktur. Biz böyle bir onursuzluğu kabul etmeyeceğiz."
'KÜRTLER, KÜRDİSTAN'DA ÖZGÜRCE YAŞAR, BUNU EZBERLEYECEKSİNİZ'
Bugüne kadar yaptıkları mücadelenin her adımında 'barışı' ağızlarından düşürmediklerini savunan Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Barış istedik. 'Onurlu bir barış istiyoruz, eşitçe, hakça, kardeşçe yaşamak istiyoruz' dedik. 'Biz barış dilencisi değiliz' dedik. 'Olacaksa eğer bu topraklarda onurlu bir barış, bizi biz olarak kabul edeceksiniz' dedik. Dilimizle, kültürümüzle, yaşam tarzımızla, coğrafyamızla, köyümüzle biz, biz olarak yaşayacağız bu topraklarda. Onlar bunu sindiremiyorlar. Kürt halkı, Kürdistan gerçeği ile vardır. Kürt halkı, kendi anavatanı ile birlikte vardır. Ama bu zihniyet bir halkın kendi anavatanında 3 kelime Kürtçe konuşmasına tahammül edemediği için 'benim izin verdiğim kadarı ile konuşabilirsin' diyor. Bir Türk'ün, Türk çocuğunun, bu coğrafyada ne hakkı varsa, ne kadar özgürlüğü varsa, bir Kürt çocuğunun da o kadar özgürlüğü olmalıdır. Eğer birlikte yaşamdan söz edeceksek, bu sömürgeci zihniyetten vazgeçeceksiniz. Neyi kabul edeceksiniz? Kürtler kendi anavatanında özgür bir halk olarak Kürtçe yaşar. Bunu kabul edeceksiniz. Bunu kabul etmeyen bir politikayı biz kabul etmiyoruz. Öyle 'TRT 6'yı açtık, ondan birkaç saat dinleyin, özel kurs açtık, kursa gidin' yok. Kürtler, Kürdistan'da özgürce yaşar, bunu ezberleyeceksiniz. Bu ülkede kardeşçe yaşayacaksak eğer, bu hukukla yaşayacağız. Bunun dışındaki hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Neyse bunun bedeli ödemeye hazırız. Hak verilmez alınır, şiarımız budur. Biz haklarımızı, özgürlüklerimizi alacağız."
Süleyman Demirel ve Tansu Çiller'in başbakan olduğu dönemleri de hatırlatan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O dönemlerde de bunların çok daha beterini gördük. 'Bunları bitireceğiz' diyorlardı. Şimdi bakın 'ya bitecek ya bitecek' diyenlerin nerede olduğu belli değil, ama BDP 36 milletvekili ile Meclis'te. Zulmün varacağı yer, Tansu Çiller'in vardığı yerdir. Kim bitecek hepimiz göreceğiz. O nedenle kimseden aman dilemiyoruz. Ne kadar cezaevi varsa hepimizi oraya doldurun. Bakalım kim bitecek? Biz haklıyız, bizim meşru taleplerimiz var. Biz kimseye zulüm yapmadık, yapmayacağız. Kimse moralini bozmasın. Bunların çok kullandığı bir laf var, şimdi ben onlara söyleyeyim; 'Bunların son çırpınışlarıdır, son çırpınışları'... Karıncaya sormuşlar, 'Nereye gidiyorsun?', 'Hacca gidiyorum' demiş. 'Sen bu gidişler Hacca yetişemezsin' demişler. O da 'En azından yolunda ölürüm' demiş. Bize düşen de böyle bir onurlu yolda yürümektir. En azından uğrunda ölürüz."(