Yaklaşık beş yıldır Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutulan, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PolitikYol'dan Murat Aksoy'un sorularını avukatları aracılığıyla yanıtladı.
Demirtaş, suç örgütü liderliğiyle suçlanan Sedat Peker'in açıklamalarıyla ilgili soruya "Peker ile hükümet arasındaki tek fark, Peker'in mafya olduğunu dürüstçe kabul etmesidir. Bu açıdan bakıldığında, Peker'in ifşaatı malumun ilamıdır. Benim açımdan şoke edici değil" ifadeleriyle yanıt verdi.
Peker'i açıklamalarını "buzdağının görünen minicik yüzü" ifadesiyle niteleyen Demirtaş, "Bir gün tüm gerçekler ortaya çıktığında Türkiye asıl şoku o zaman yaşayacak ve maalesef bu hükümete destek vermiş olanlar büyük mahcubiyet duyacaklar. Yaşayıp hep birlikte göreceğiz" dedi.
Cizre, Sur... Kürt köyleri...
Demirtaş, Aksoy'un "Bölgede yaşayan insanlar için Peker'in açıklamaları çok şaşırtıcı gelmedi. Neden sizce?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Devletin zulüm limitini yakından bilen Kürt halkı için niye şaşırtıcı olsun ki? Devleti kutsal sanan, yönetenlerin suç işleyeceğine asla inanmayıp onlara toz kondurmayarak bu suçlara sessizce ortak olanlar için şaşırtıcı olması da normaldir. Kimse devlet yöneticilerinin 3 bin Kürt köyünü yaktığına da inanmıyor veya inanmak istemiyor. Cizre'de, Sur'da masum sivillerin diri diri yakıldıklarına, katledildiklerine de inanmıyor. Bir gün tüm sırlar ifşa olduğunda bu kesimlere yine şaşırmak düşecek herhalde."
"Erken seçim olmalı" diyen Demirtaş, HDP'ye yönelik kapatma davasının yeniden açılmasına ilişkin de "Bu, çok açık bir siyasi operasyon. Kapatma girişiminin hukukla ilgisi yok. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) bastırması, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) de kabulüyle açılmış bir davadır. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) böylesi tehlikeli bir siyasi operasyona alet olmaması gerekir. AKP'ye de siyaseten hesabını kitabını iyi yapmasını tavsiye ederim" dedi.
"Eş Genel Başkanlarımızın da açıkladığı gibi kapatma davasının sonucu ne olursa olsun demokratik siyasetten vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullanan Demirtaş, şöyle devam etti:
"Hiç kimse HDP'nin oylarını çantada keklik zannedip şu veya bu ittifakın altına otomatikman ekleyip toplama yaparak sonuç elde edeceğini düşünmesin. HDP, bu koşullarda hiçbir seçim ittifakının içinde olmadığını ve olmayacağını açıklarken son derece ciddi bir pozisyon almaktadır. Tüm kesimlerin, bu açıklamalardan sonuç çıkararak adım atmasında yarar var.
"Ülkenin birikmiş yüz yıllık sorunlarını, hiçbir siyasetçi karnından konuşarak çözemez. Sorunlarımızı da çözüm önerilerimizi de bir masa etrafında oturup medenice tartışamayacaksak birbirimize güvenip el ele vererek Türkiye'yi düze çıkaramayacaksak siyasetçilik oynamanın da anlamı yoktur.
Gerçek demokrasi ve hakiki barış
"AKP kendi hesabına geldiğinde PKK ile doğrudan masaya oturabiliyorken (ki her zaman diyalog çatışmadan iyidir) muhalefet, yasal bir parti olan HDP ile diyalogdan kaçıyorsa ortada bir tuhaflık var demektir. HDP kimseden makam, mevki, ihale, rant istemiyor. Ülkeye barış gelsin, demokrasi gelsin diye uğraşıyor.
"Binlerce HDP'li bunun için hapishanelerde, on binlercesi de dışarıda direniyorken elini sıcak sudan soğuk suya sokmaya tenezzül etmeyenler HDP'ye ayar vermeye, rota çizmeye, akıl vermeye cüret edebiliyorsa burada da bir yanlışlık var demektir.
"Şu, iyice anlaşılmalıdır; biz bunca bedeli, mevcut iktidar zihniyetinin yerine bir benzeri gelsin diye ödemiyoruz. Kimse bizi iki kötü arasında tercihe zorlamaya kalkmasın. Gerçek demokrasi ve hakiki bir barışı savunamayanlar, buna yürekten inanmayanlar Türkiye'nin geleceğinde söz sahibi olamazlar, en azından biz buna payanda olmayız.
"Bu nedenle, herkesin şimdiden demokrasi ilkeleri etrafında buluşarak ortak bir gelecek vizyonunda anlaşması en doğrusudur. Buna karşı olan varsa da bugünden bilinmesinde fayda var. Seçim iş birliği ise sonraki iştir. Seçim dönemine girildiğinde bunlar da konuşulur. HDP Eş Genel Başkanlarının bu yöndeki açıklamaları çok net ve ön açıcıdır. Herkesin bu açıklamalara ciddiyetle kulak vermesi gerekir.
"HDP'lier Türkiye'nin yurttaşı"
"HDP Eş Genel Başkanları hiç kimseyle bakanlık pazarlığı içinde olmadıklarını, meseleye böylesine ucuz yaklaşmadıklarını açıkça belirttiler. Tabii, şunu da herkesin iyice idrak etmesi gerekir ki tüm siyasi çevrelere hak ve meşru olan ülke yönetimine katılma hakkı HDP'lilere haramdır deniliyorsa bu açıkça ayırımcılıktır, düşmanlıktır.
"HDP'liler vergi veriyor, askerlik yapıyor ve oy kullanıyorsa bakan da olur, cumhurbaşkanı da. Kaldı ki, HDP'li bir yönetim seçeneği büyük bir toplumsal barış, uzlaşı, demokratikleşme ve şiddetin kalıcı çözümünün parçası olarak düşünülmelidir. Ve Türkiye'nin ortak geleceği için kesinlikle katkısı büyük olacaktır.
"Özetle, meseleye bakanlık pazarlığı gibi çiğ, ucuz, yaklaşmak yerine demokrasi ilkelerinde ortaklaşarak barış için, ülkenin kalkınması için sorunlarımızın el ele verilerek çözümü için Türkiye'yi birlikte yönetebilme olgunluğu ve erdemi çerçevesinden bakılmalıdır. Unutulmasın ki HDP'liler Türkiye'nin düşmanı değil, yurttaşı ve özbeöz sahibidirler. Herkes lafını buna göre ölçüp biçip kullansın lütfen."