Avrupa Parlamentosu Milletvekili Costas Mavrides, AB'nin Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye'ye taviz vermemesi gerektiğini söyledi. Mavrides, "Son birkaç yıldır Türkiye'ye taviz verilmesine şiddetle karşı çıkıyorum. Türkiye'ye taviz verildikçe daha fazlasını istedikleri sonucuna vardım. Türkiye tavizleri alıyor ve yeni taleplerle ortaya çıkıyor" dedi.
Artı TV'de yayınlanan Lilit Gasparyan ile Avrupa Gündemi programına Avrupa Parlamentosu Milletvekili Costas Mavrides konuk oldu. Programda Kuzey Kıbrıs seçimlerine Türkiye'nin müdahalesi, Kıbrıs'ta müzakere görüşmeleri ve Türkiye-Kuzey Kıbrıs ilişkileri ele alındı.
'KIBRIS'IN TÜRK LİDERİ TAMAMEN TÜRKİYE TARAFINDAN KONTROL EDİLİYOR'
Antonio Guterres'in Kıbrıs'ta devam eden çözüm görüşmelerini başarısızlık olarak nitelemesi hakkında konuşan Mavrides, "Bir politikacı olarak Guterres'in neden 'ortak zemin yok' terimini kullandığını anlıyorum. Bu şu anlama geliyor; suçun doğrudan Türkiye'ye ait olduğunu söyleyebilirim. Bugün Kıbrıs'ın Türk lideri tamamen Türkiye tarafından kontrol ediliyor. Bir kukla gibi. Kuzey Kıbrıs'ta olan Türk işgali devam ettiğinden çözümsüz kalıyor. Kıbrıs'ın tamamı AB'nin bir parçasıdır ve bizler bu çıkmazdan kurtulmanın yollarını bulmalıyız. Eğer Türkiye iki devletli bir çözüm konusunda, Ada'nın bölünmesi konusunda ısrar ederse o zaman herhangi bir tartışma için umut yok diyebilirim. Hayal kırıklığı buradan kaynaklanıyor. Uzlaşmalar yolunda çıkış bulacağımıza dair bazı umutlarım vardı. Ama şu an Türkiye'nin talepleriyle birlikte bir umut yok. " dedi.
'TÜRKİYE'YE TAVİZ VERİLDİKÇE DAHA FAZLASINI İSTİYOR'
AB'nin Kıbrıs sorunundaki çözümüne dair görüşlerini aktaran Mavrides, Türkiye'ye taviz verilmesine karşı çıktığının altını çizdi. Mavredas sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son birkaç yıldır Türkiye'ye tavviz verilmesine şiddetle karşı çıkıyorum. Türkiye'ye taviz verildikçe daha fazlasını istedikleri sonucuna vardım. Türkiye tabizleri alıyor ve yeni taleplerle ortaya çıkıyor. AB ile ilgili olan yatıştırma politikası defalarca başarısız oldu. Bizler zamanda geri dönebilseydik, 2003'e dönebilseydik biz bir politika denedik ve sonuç almak yerine Türkiye'den daha fazla talep gördük. Şimdi sadece Kıbrıslı Rumlar da değil Kıbrıslı Türklerin de büyük kısımında hayal kırıklığı olduğunu görüyorum. Türkiye'nin Yeni Osmanlı yayılmacı politikası Kıbrıs'ın her yerinde, sadece Rumlara, Ermenilere değil aynı zaman Kıbrıslı Türklere de karşı. Türkiye tarafından yutulurlarsa onlar da yok olurlar. Tüm Kıbrıs için bir endişe duyuyorum. Asıl mesele Kıbrıs'ı kurtarmak."
'SAYIN AKINCI GERÇEKTEN BİR KIBRISLI TÜRK LİDERDİ, TATAR ÖYLE DEĞİL'
Kıbrıs'ın eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın gerçek bir Kıbrıslı lider olduğunu söyleyen Mavrides mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ı da eleştirdi. Mavrides, "Sayın Akıncı gerçekten bir Kıbrıslı Türk liderdi. Ancak sayın Tatar Türk yerleşimcilerinin bir tercihi. Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'ta yapılan seçim sürecine o kadar büyük bir müdahalesi var ki özgür seçimi olmadığı ve liderin Kıbrıslı Türkler'in tercihi olmadığı aşikar. Türkiye'nin müdahalelerine rağmen iki aday arasındaki fark çok azdı. Bu nedenle Kıbrıslı Türkler'in büyük çoğunluğunun hala Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ne, AB üyesi olarak inandıklarını düşünüyorum. AB üyesi ve AB vatandaşı olarak haklarını ve sorumluluklarını garanti altına almak istiyorlar. Ne Yunanistan, ne Türkiye, ne İngiltere bizler AB'nin parçasıyız" dedi.
'ERDOĞAN REJİMİ'NİN YAPTIRIMLARDAN KAÇINMA STRATEJİSİ VAR'
Erdoğan yönetiminin AB yaptırımlarından kaçınmak için Kıbrıs müzakere sürecini kullandığını belirten Mavrides sözlerini şöyle sürdürdü:
"Erdoğan Rejimi'nin taktik olarak yaptırımlardan kaçınma stratejisi var. Diyalog Türkiye tarafından Avrupa Konseyi'nin sözde uygulamaya hazırlandığı yaptırımlardan kaçınmak için kullanılıyor. Tartışmaya zaman olmadığını harekete geçme zamanı olduğunu söylüyorum. Erdoğan Rejimi'ne tıpkı diğer rejimlere davrandığımız gibi davranmalıyız. Aksi takdirde AB'nin güvenilirliği tehlikede. Yaptırımları uygulayamıyoruz. Bazen çok sert yaptırımlar oluyor Rusya'ya veya Venezuela'ya. Ancak bizler direniyoruz ve Erdoğan rejimine sert yaptırımlar uygulamaya hazır değiliz. Bu ülke katılım sürecinde ve Kıbrıs'ın bir bölümünü işgal eden diğer bir çok ülkede genişleyen bir ülke. Türkiye'deki insanlar acı çekiyor ve bu insanları unutmamalıyız. Baskı rejimi altında olmanın ne olduğunu bizler biliyoruz. Yaptırımlar sorunu çözmeyebilir, yatıştırma politikasını izlemek bizi hiçbir yere götürmez."