Sarıkaya, "Aktarıldığına göre, koronavirüsün 12 yaş altında yarattığı olumsuzluk oranı gribin oldukça gerisinde. Hatta etkisi, son 1,5 yılda maske kullanımı ve birçok yerin kapalı olması dolayısıyla etkisi çok yüksek hissedilmeyen grip salgınının yarattığı etkinin gerisinde kalmış" dedi.
Sarıkaya yazısında şöyle devam etti:
"Sorgulanan ise şu durum: 'Aile aşılıysa ve evde kronik hastalığı bulunan ebeveynler de yoksa bu durumda okulda öğrenciyi karantinada tutmanın ne anlamı var?'
Yani çocuk eğer virüs aldıysa ve evdekilere bulaştırması durumunda hastanelik etmiyorsa neden sınıfı karantinaya alma yoluna gidiliyor?
Buna bir başka soru eşlik ediyor: 'Grip salgını çok daha öldürücü ilken ve çocuğu ateşli bir halde tutarken, çocukta ateşi yükseltmeyen Koronavirüs karşısında neden bu denli yüksek duyarlılık sergileniyor?'
Dolayısıyla bırakın okulları kapatmayı, sınıfları da karantinaya almaya gerek yok görüşü hakim... Bir anlamda kitle bağışıklığının sağlanmasının da önünün açılmış olacağına vurgu yapılıyor.
Ailelerde, ebeveynlerde hastaneye yatma veya entübe olma oranları oldukça düşük olduğuna göre çocukların kitle bağışıklığına ulaşmasının bir sakıncasının olmayacağına da vurgu yapılıyor.
Şu cümle ise eldeki veriler sonrası güçlü bir şekilde kayda geçiriliyor: '12 yaş altındaki çocuklarda görülen vaka sayısı, erişkin aşılıların altında...'