Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun Kanal 24’te Zeynep Türkoğlu’nun hazırlayıp, sunduğu Moderatör Hafta Sonu Programı’nda üniversitedeki hızlı gelişmeyi anlattı.
Programda önce Gaziantep’in ekonomik ve sosyal konjöktörünü değerlendiren Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Evliya Çelebi’nin ‘Şehri Ayıntab-ı Cihan’ yani dünyanın göz bebeği dediği bir kent olan Gaziantep’in üreten, gelişen, dünyanın 180 ülkesine yılda yaklaşık 7 milyar Dolar ihracat yapan, sanayi ve ticareti son derece dinamik olan bir kent olduğunu vurguladı. 2 milyona yaklaşan nüfusuyla gerçekten bölgeye ışıyan. Referans olan bir kent durumundaki Gaziantep’in sosyal barışı tesis etmesiyle de ayrı bir önemi olduğunu dile getirdi.
RÜZGARI ARKAMIZA ALDIK, KOŞUYORUZ
Gaziantep Üniversitesi’ninde bu anlamda özellikle son 6 yılda çok büyük bir ivme ile, rüzgarı arkasına alarak gelişme gösterdiğini vurgulayan Rektör. Prof. Dr. Coşkun, ‘’Üniversitemiz bu sürede 10 bin öğrenciden 40 bin öğrencisi, 5 fakültede eğitim verilirken, 15 fakültede eğitim yapılan bir üniversite oldu’’ dedi. Gaziantep Üniversitesi’nin kentiyle kucaklaşan bir üniversite olduğunu vurgulayan Coşkun programın devamında şunları söyledi: ‘’Şehri kuşatan, yaşayan, soluk alan bir üniversite haline geldik. Yani, sadece yüksek öğrenim veren bir üniversite anlayışından çok daha öte, izole olmayan, yalıtılmamış, toplumla hemhal olan, estetik, sanat, kültür, topluma değer üreten, sanayiyle işbirliği noktasında artık bir model olacak kent olarak ortaya çıktı. Allah’a çok şükür bunu daha da ileriye taşıyacağız elbette. Gaziantep Üniversitesi bugün hem sosyal alanları, hem teknik bilimleri kapsayan bir üniversite oldu. Bugün Gaziantep Üniversitesi dediğiniz zaman uluslararası indekslere giren yayın sıralamasında ilk 10’da, 7. sıralardayız. Başka ölçeklere vurduğunuz zaman: Türkiye’de henüz uluslararası öğrenci, yabancı öğrenci trend değilken, biz yabancı öğrencilerle buluştuk. Bugün 85 ülkeden uluslar arası öğrencimiz var, kampus fıkır fıkır. Sağlık bilimlerinde referans olan bir üniversiteyiz, koşuyoruz, daha hızlı koşuyoruz.’’
BU BİR SEVDA
Program Sunucusu Zeynep Türkoğlu’nun GAÜN’ün başarı öyküsünün arkasındaki etkenlerle ilgili sorusunu cevaplandırırken, ‘’Bu bir sevda. Ben üniversiteyi artık evladım, kardeşim, her şeyim olarak görüyorum. Çalışma arkadaşlarım da aynı’’ diyen Coşkun, Sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Öğrenci odaklı olacaksınız. Bilgiyi üretip, toplumla paylaşacaksınız. Biz, bilgiyi üretip raflarda bırakmıyoruz. Toplumla iç içe olacaksınız. Ben aynı zamanda kent konseyi başkanıydım. Kalkınma Kurul Başkanıydım. Bütün bunlar, bizimle olan kanalları açan önemli şapkalarımızdı. Bu süre içerisinde kapıları kilitleyen, tel örgüler içinde, kendi aristokratik yapısı içinde yaşayan bir üniversite olmadık. Çünkü, üniversite kadim bir yer. Geçmişten aldığınız medeniyet bilgilerini, yeni şeyler katarak geleceğe taşıyacaksınız. Bu topluma referans olacaksınız.’’
SURİYELİ HASSASİYETİ
Konuşmasında Türkiye ve Gaziantep’teki Suriye gerçeğine ilişkin görüşlerini de açıklayan Rektör. Prof. Dr. Yavuz Coşkun, savaş öncesi Halep Üniversitesi ile son derece iyi ilişki kurulduğunu hatırlatarak şöyle dedi: ‘’Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a orada doktora verildi. Daha önceki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Halep Üniversitesi’nde konferans verdi. İlişkiler bu kadar iyiyken, birden bir yangın çıktı. Bu yangın hakikaten yüreğimizi de yaktı. Binlerce insan o yangından kaçıp Türkiye’ye geldi. Bunun 300 bini Gaziantep’te. Biz bunlara duyarsız kalamazdık. Suriye bizim için bir başlık. Baktığınız zaman bunlardan sadece 35 bini kamplarda yaşıyor. Geri kalanı şehirde. Biz bu konuda her alanda bir şeyler yaptık. Kadın ve çocukları konu alan bir belgesel hazırladık. Bu belgesel TRT’de birçok kanalda gösterildi. Çünkü, savaşın en çok mağdurları kadın ve çocuklar. 10 ildeki, 20 kampta biz Gaziantep Üniversitesi TÖMER’i olarak çocuklara Türkçe öğrettik. Her dönem 2 bin öğrenci Türkçe’yi öğrendi. Kolay iş değil, 75 okutmanla gidiyorsunuz oralara. Ama bu bizim sorumluluğumuz. Bunu biliyoruz ve arkadaşlarımızla beraber canhıraş çalışarak çok önemli sonuçlar aldık. Bunlar gerçekten içi dolu projeler. Üniversitemizde 900’ün üstünde Suriyeli öğrencimiz var. Profesörden, doçentten ve okutmana kadar 18 akademisyenimiz görev yapıyor. Daha da bunları genişletiyoruz. Dev bir projemiz daha var. Arapça müfredatı olan, Arapça mühendislik, sosyal bilimler eğitimi verecek bir program açıyoruz. Bu Türkiye’de bir ilk. Bunun devrimsel anlamda da bir ilk olacağını düşünüyorum. Bu fikrimizi hükümet edenlere, Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ilettiğimizde son derece önemli destek aldık. En son YÖK tarafından bu konudaki mevzuat eksiklikleri giderilerek yolumuz açıldı. O insanlarda savaş bitip döndüklerinde olumlu izlenimler bırakmak istiyoruz.’’
KALİTELİ BÜYÜYORUZ
Üniversite olarak, butik değil, kaliteli, büyük bir üniversite olmayı öngördüklerini dile getiren Rektör Coşkun, programın son bölümünde de şunları söyledi: ‘’Biz, kaliteli büyümeden yanayız. Şişme anlamında büyümeyi tasvip etmiyoruz. Uçak yapım projeleri, Suriyeliler ile ilgili pojeler, tıptaki yeni anlayışlar, üniversite sanayi işbirliğiyle biz ilkleri yapmaya alışkın bir üniversiteyiz. Teknoparkımız, Teknoloji Transfer Ofisimiz var. Burada çok yenilikler var. İntörnlük uygulamamız var. Gönderdiğimiz öğrencilerimizin yüzde 80’i teskere bıraktı. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Sanayi memnun, aile memnun. Çocuk hayatın içinde öğreniyor her şeyi. Öbür türlü sudan çıkmış balık gibi oluyor. Okul bitince çocuk bakıyor ki hayat bir başka akıyor. Sanayi ile buluşuyoruz. Bilgiyi ürünün içine gömüyoruz. Böylelikle ürün birkaç kat değer kazanıyor. İnsana dokunan ,toplumsal duyarlılık derslerimiz var . Bunlar zorunlu dersler. Hayata dokunuyoruz. Kılcallarına iniyoruz toplumun. Bütün öğrencilerimiz böylelikle hayatın içinde oluyor. Biz ‘Parlayan Yıldız’ Gaziantep Üniversitesi diyoruz her zaman. Burada üniversitemizi biraz öne çıkarıyoruz. Ama haklılık payımızın da çok olduğunu düşünüyorum.’’
Programda önce Gaziantep’in ekonomik ve sosyal konjöktörünü değerlendiren Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Evliya Çelebi’nin ‘Şehri Ayıntab-ı Cihan’ yani dünyanın göz bebeği dediği bir kent olan Gaziantep’in üreten, gelişen, dünyanın 180 ülkesine yılda yaklaşık 7 milyar Dolar ihracat yapan, sanayi ve ticareti son derece dinamik olan bir kent olduğunu vurguladı. 2 milyona yaklaşan nüfusuyla gerçekten bölgeye ışıyan. Referans olan bir kent durumundaki Gaziantep’in sosyal barışı tesis etmesiyle de ayrı bir önemi olduğunu dile getirdi.
RÜZGARI ARKAMIZA ALDIK, KOŞUYORUZ
Gaziantep Üniversitesi’ninde bu anlamda özellikle son 6 yılda çok büyük bir ivme ile, rüzgarı arkasına alarak gelişme gösterdiğini vurgulayan Rektör. Prof. Dr. Coşkun, ‘’Üniversitemiz bu sürede 10 bin öğrenciden 40 bin öğrencisi, 5 fakültede eğitim verilirken, 15 fakültede eğitim yapılan bir üniversite oldu’’ dedi. Gaziantep Üniversitesi’nin kentiyle kucaklaşan bir üniversite olduğunu vurgulayan Coşkun programın devamında şunları söyledi: ‘’Şehri kuşatan, yaşayan, soluk alan bir üniversite haline geldik. Yani, sadece yüksek öğrenim veren bir üniversite anlayışından çok daha öte, izole olmayan, yalıtılmamış, toplumla hemhal olan, estetik, sanat, kültür, topluma değer üreten, sanayiyle işbirliği noktasında artık bir model olacak kent olarak ortaya çıktı. Allah’a çok şükür bunu daha da ileriye taşıyacağız elbette. Gaziantep Üniversitesi bugün hem sosyal alanları, hem teknik bilimleri kapsayan bir üniversite oldu. Bugün Gaziantep Üniversitesi dediğiniz zaman uluslararası indekslere giren yayın sıralamasında ilk 10’da, 7. sıralardayız. Başka ölçeklere vurduğunuz zaman: Türkiye’de henüz uluslararası öğrenci, yabancı öğrenci trend değilken, biz yabancı öğrencilerle buluştuk. Bugün 85 ülkeden uluslar arası öğrencimiz var, kampus fıkır fıkır. Sağlık bilimlerinde referans olan bir üniversiteyiz, koşuyoruz, daha hızlı koşuyoruz.’’
BU BİR SEVDA
Program Sunucusu Zeynep Türkoğlu’nun GAÜN’ün başarı öyküsünün arkasındaki etkenlerle ilgili sorusunu cevaplandırırken, ‘’Bu bir sevda. Ben üniversiteyi artık evladım, kardeşim, her şeyim olarak görüyorum. Çalışma arkadaşlarım da aynı’’ diyen Coşkun, Sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Öğrenci odaklı olacaksınız. Bilgiyi üretip, toplumla paylaşacaksınız. Biz, bilgiyi üretip raflarda bırakmıyoruz. Toplumla iç içe olacaksınız. Ben aynı zamanda kent konseyi başkanıydım. Kalkınma Kurul Başkanıydım. Bütün bunlar, bizimle olan kanalları açan önemli şapkalarımızdı. Bu süre içerisinde kapıları kilitleyen, tel örgüler içinde, kendi aristokratik yapısı içinde yaşayan bir üniversite olmadık. Çünkü, üniversite kadim bir yer. Geçmişten aldığınız medeniyet bilgilerini, yeni şeyler katarak geleceğe taşıyacaksınız. Bu topluma referans olacaksınız.’’
SURİYELİ HASSASİYETİ
Konuşmasında Türkiye ve Gaziantep’teki Suriye gerçeğine ilişkin görüşlerini de açıklayan Rektör. Prof. Dr. Yavuz Coşkun, savaş öncesi Halep Üniversitesi ile son derece iyi ilişki kurulduğunu hatırlatarak şöyle dedi: ‘’Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a orada doktora verildi. Daha önceki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Halep Üniversitesi’nde konferans verdi. İlişkiler bu kadar iyiyken, birden bir yangın çıktı. Bu yangın hakikaten yüreğimizi de yaktı. Binlerce insan o yangından kaçıp Türkiye’ye geldi. Bunun 300 bini Gaziantep’te. Biz bunlara duyarsız kalamazdık. Suriye bizim için bir başlık. Baktığınız zaman bunlardan sadece 35 bini kamplarda yaşıyor. Geri kalanı şehirde. Biz bu konuda her alanda bir şeyler yaptık. Kadın ve çocukları konu alan bir belgesel hazırladık. Bu belgesel TRT’de birçok kanalda gösterildi. Çünkü, savaşın en çok mağdurları kadın ve çocuklar. 10 ildeki, 20 kampta biz Gaziantep Üniversitesi TÖMER’i olarak çocuklara Türkçe öğrettik. Her dönem 2 bin öğrenci Türkçe’yi öğrendi. Kolay iş değil, 75 okutmanla gidiyorsunuz oralara. Ama bu bizim sorumluluğumuz. Bunu biliyoruz ve arkadaşlarımızla beraber canhıraş çalışarak çok önemli sonuçlar aldık. Bunlar gerçekten içi dolu projeler. Üniversitemizde 900’ün üstünde Suriyeli öğrencimiz var. Profesörden, doçentten ve okutmana kadar 18 akademisyenimiz görev yapıyor. Daha da bunları genişletiyoruz. Dev bir projemiz daha var. Arapça müfredatı olan, Arapça mühendislik, sosyal bilimler eğitimi verecek bir program açıyoruz. Bu Türkiye’de bir ilk. Bunun devrimsel anlamda da bir ilk olacağını düşünüyorum. Bu fikrimizi hükümet edenlere, Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ilettiğimizde son derece önemli destek aldık. En son YÖK tarafından bu konudaki mevzuat eksiklikleri giderilerek yolumuz açıldı. O insanlarda savaş bitip döndüklerinde olumlu izlenimler bırakmak istiyoruz.’’
KALİTELİ BÜYÜYORUZ
Üniversite olarak, butik değil, kaliteli, büyük bir üniversite olmayı öngördüklerini dile getiren Rektör Coşkun, programın son bölümünde de şunları söyledi: ‘’Biz, kaliteli büyümeden yanayız. Şişme anlamında büyümeyi tasvip etmiyoruz. Uçak yapım projeleri, Suriyeliler ile ilgili pojeler, tıptaki yeni anlayışlar, üniversite sanayi işbirliğiyle biz ilkleri yapmaya alışkın bir üniversiteyiz. Teknoparkımız, Teknoloji Transfer Ofisimiz var. Burada çok yenilikler var. İntörnlük uygulamamız var. Gönderdiğimiz öğrencilerimizin yüzde 80’i teskere bıraktı. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Sanayi memnun, aile memnun. Çocuk hayatın içinde öğreniyor her şeyi. Öbür türlü sudan çıkmış balık gibi oluyor. Okul bitince çocuk bakıyor ki hayat bir başka akıyor. Sanayi ile buluşuyoruz. Bilgiyi ürünün içine gömüyoruz. Böylelikle ürün birkaç kat değer kazanıyor. İnsana dokunan ,toplumsal duyarlılık derslerimiz var . Bunlar zorunlu dersler. Hayata dokunuyoruz. Kılcallarına iniyoruz toplumun. Bütün öğrencilerimiz böylelikle hayatın içinde oluyor. Biz ‘Parlayan Yıldız’ Gaziantep Üniversitesi diyoruz her zaman. Burada üniversitemizi biraz öne çıkarıyoruz. Ama haklılık payımızın da çok olduğunu düşünüyorum.’’