İş dünyası, işçi sendikaları ve ekonomistler, kötü tabloyu tersine çevirmek için kurucu iradenin zamanında öngördüğü kalkınma yöntemlerine, hukukun ve demokrasinin üstünlüğüne işaret etti.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılının ilk günü. Cumhuriyet ikinci yüzyılına, yıllık 40 milyar dolardan fazla cari açık, yüzde 85’leri gören resmi enflasyon, çift hanelerde işsizlik, açlık sınırının altında bir asgari ücret ve emekli maaşının yanı sıra 18 milyon yoksul sayısı ile girdi. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki yatırım ve artan refahın yerini son yıllarda yoksulluk, işsizlik ve açlık aldı. Bu tabloyu terse çevirmek için atılması gereken adımları sıralayan iş dünyası ve işçi sendikaları temsilcileri ile ekonomistler ise yeni yüzyılda hukukun ve demokrasinin üstünlüğünün sağlandığı, yatırımların arttığı, emeğin değerlendiği bir Türkiye için çalışılması çağrısını yaptı.
Yeni yüzyılda işçilerin beklentileri ve hedeflerini duyurmak için bir bildiri hazırladıklarını belirten Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yarın bu bildiriyi özel bir toplantıda yayımlayacaklarını söyledi. İşçilerin 100’üncü yıl bildirgesinde ilk 100 yılda işçilerin kazanımı ve kayıplarını irdeleyeceklerini söyleyen Çerkezoğlu, “Geçen yüzyılda yaratılan her şey emekle yaratıldı. Bugün toplumumuz dörtte üçünü emeğiyle geçinen işçiler oluşturuyor. İşçi sınıfı olmadan Cumhuriyet olmaz. Cumhuriyeti gerçek anlamda yaşamak ve yaşatmak için en önemli görev işçilere düşüyor. Yeni yüzyıl emeğin yüzyılı olmalı. Demokratik ve sosyal bir cumhuriyet için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, yeni yüzyılda kalkınma için öncelikle hukukun üstünlüğüne vurgu yaptı. Kalkınmanın hızlanması için yabancı sermaye gerekliliğine dikkat çeken Zeytinoğlu, “Uzun vadede tartışılır ama orta ve kısa vadede bu bir zorunluluktur. Ülkeye döviz girdisi sağlayarak işsizliği rahatlatarak sorunlarımızı çözebiliriz. Bu sebeple yabancı sermaye için ne gerekirse o reformlar yapılmalı. Bunlar da başta hukukun üstünlüğü ve demokrasidir. Mevcut hükümet 2002-2003 yılında yaptığı reformları yeniden yapmalıdır” dedi.
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten ise jeopolitik risklere dikkat çekerek “Yeni yüzyılda Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ sözüne sıkıca sarılmalıyız. Zaten ekonomik dalgalanmalar belirsiz bir tablo çiziyor. Buna bölgemizde yaşanan çatışmalar da artınca öngörülemezlik artıyor. Biz yeni yüzyılda öngörülebilir günler bekliyoruz” dedi.
Dünyaca ünlü ekonomistler ise son yıllarda dünya ekonomisinde yeniden devletçi ekonomi modellerine geçişe vurgu yapıyor. Türkiye’de de ekonomistlerin dikkat çektiği konulardan biri bu. Prof. Dr. Esfender Korkmaz da bu konuya dikkat çekerek, “Türkiye ikinci yüzyılda küreselleşmenin getirdiği zararlı politikalardan vazgeçmeli. Ülkenin bir kalkınma modeli olmalı bu modelin esası da planlama ve devletçilik olmalı. Altyapı yatırımlarını devlet yapmalı. Özelleştirilmiş devlet tekelleri yeniden kamulaştırılmalı. Bazı sektörlerde özellikle gıda ve temel ihtiyaç maddelerinde devletin piyasaya girmesi gerekiyor. Bütçeden popülist harcamaları kaldırmalı bu bütçe ile her ilde bir üretim tesisi kurmalı. Burada çalışanların ücretleri kısmen hisse senedi olarak ödenmeli. Her bölgede halkın bir fabrikası olmalı. İşletme ve sermaye tabana yayılmalı” dedi.