Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem, “Göreceğiz ki önümüzdeki dönemde Türk Varlık Fonu çok ciddi uluslararası anlaşmalar yapacak ve buna bağlı olarak, 2017’de Türkiye’ye körfez başta olmak üzere diğer alanlardan çok ciddi sermaye girişi olacağını düşünüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, NTV’de Ahmet Ergen'in gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Ertem, Sanayi Üretim Endeksinde Ekim ayında yaşanan yüzde 3,7’lik artışı, “Son çeyrek, büyümenin sanayi bazında dengeli ve istikrarlı bir büyüme trendini gösteriyor. Bunu ihracatın da destekleyeceğini öngörüyoruz. Zaten Kasım ayı ihracat verilerinde de bir artış yaşanmıştı. Bu artışın sanayi üretiminin desteğiyle de istikrarlı bir şekilde artmaya başladığını göreceğiz. Bunun olumlu bir işaret olduğunu düşünüyorum” şeklinde değerlendirdi.
“Biz kur yükselirken de ‘Türkiye dalgalı kur rejimi uyguluyor’ diyorduk. Bunu bir kriz işareti olarak görmek son derece yanlış” diyen Ertem şöyle açıkladı:“Dalgalı kur rejimi esasında ekonominin de önemli bir güvencesi. Burada önemli olan döviz tarafında hızlı iniş çıkışların yani yatırımcının, ithalatçının, ihracatçının önünü göremeyecek bir oynaklığın olmaması. Ama bu oynaklık da bugünlerde olabiliyor. Çünkü Amerika’da önemli bir siyasi değişim oldu, FED’in faiz artırımı buna denk geldi, Avrupa çok ciddi bir kriz içerisinde, Euro bölgesinde ciddi yalpalanmalar var. İtalya Başbakanı istifa etti ve bunun böyle olacağını piyasalar tahmin ediyordu. Bütün bu dalgalanmalar olurken Türkiye’nin bundan etkilenmemesi imkansız.”
Türkiye’nin bu dalgalanmalardan çok fazla etkilenmediğini, ekonomide birtakım sorunlar olmasına rağmen kriz işareti göstermeyen bir ülke olduğunu söyleyen Ertem, “Bunu bir kriz gibi anlatan siyasiler de gördük. Bu söylemler sefaletten öteye gitmedi. Tam da bugün, döviz kurunun aşağı indiği bugünlerde öyle yazılar çıkıyor ki. Büyük bir gazetenin, belki de Ankara muhabiri, aynı zamanda köşe yazarlığı yapan bir yazar yazmış. ‘Türkiye karanlık bir senaryo, ekonomi adeta Kuzey Kore gibi olacak. Cumhurbaşkanının milli ve yerli ekonomi dediği işte bu, çok ciddi gümrük duvarları uygulayacağız, dolar tarafına bakmayacağız, AB’den çıkışı gündeme getirecek Türkiye…’ Bu yazıların tam bugün yazılması anlamlı ve bunlar bir yerden yazdırılan yazılar. Bu yazıları yazanları da, yazdıranları da, yayınlayanları da ben kınıyorum. Bu maksadın nereden kaynaklandığını da biz biliyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin Varlık Fonu’nu kurduğunu hatırlatan Ertem, bu tür fonların çalışmasının uluslararası denetime ve ülkenin ekonomik açıklığına bağlı olduğunu belirterek, “Göreceğiz ki önümüzdeki dönemde Türk Varlık Fonu çok ciddi uluslararası anlaşmalar yapacak ve buna bağlı olarak Türkiye’ye sermaye girişi olacak. Biz çok önemli varlıkları varlık fonu doğrultusunda yöneteceğiz” dedi.
Türkiye’nin hem batı tarafına, hem de doğu tarafına yüzünü dönen, AB hedeflerinden de hiçbir zaman vazgeçmeyen bir ülke olduğunu ama AB’nin ikircikli ve kendi demokrasi tanımlarına sığmayan tutumları yüzünden Türkiye-AB ilişkileri gerildiğini söyleyen Ertem şöyle devam etti:
“O anlamda bu tür senaryoların bazı gazetelerde çıkması son derece maksatlıdır adeta 15 Temmuz alçakça darbe girişiminin ekonomik ayağının sürdürülmesine dönüktür. Bunları yazanlar FETÖ’nün bu darba girişiminin devamcısı olarak da belki yargı tarafından incelenmelidirler.
Türkiye Avrupa Birliği hikayesini bir kenara bırakıp da başka bir yola devam etmez, edemez. Türkiye’nin AB’ye yönelik serzenişleri, tamamen AB’nin Türkiye tutumundan kaynaklı olarak gerçekleşiyor. Dolayısıyla AB’ye ihracat yapan iş yapan yatırım yapan ve AB’den Türkiye’ye yatırım yapan ekonomik çevrelerin hiçbir endişe duymasına gerek yok. AB’den her gün şirketler Türkiye’ye nasıl, ne şartlarda yatırım yaparız diye görüşmeler yapıyoruz. Türkiye’ye yatırım yapma doğrultusunda çok ciddi bir talep var. AB’den var, körfezden var…”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem TL’yi destekleme kampanyalarının ekonomiye uzun vadede ne kazandıracağı konusunda ise şunları söyledi:
“Aslında çok ciddi bir kalıcı kazanç da elde ediyoruz. Bu yalnızca döviz bozdurma kampanyası değil, devletin ve devlet kurumlarımızın ve hatta özel kurumlarımızın döviz bazlı işlemlerini ve döviz talebini aşağı çekecek yeni bir adım atıyoruz. Dolayısıyla yerel paralarla bunların olması ve yerel paraya olan güven, ekonominin geleceğine olan güvendir. Ekonominin geleceğine güven varsa yatırım olur, ekonomik işlemler çoğalır, talep artar ve ekonomik büyüme olur. TL’ye güven Türkiye’nin geleceğine güvendir.”
“Amerika’yla ilişkilerin Trump ile birlikte yeni bir döneme gireceğine inanıyorum” diyen Ertem, “Bu yeni dönemde Türkiye’nin yapıcı rolünün çok üst düzeyde olduğunu düşünüyorum. 2017’de Türkiye’ye körfez başta olmak üzere diğer alanlardan da çok ciddi sermaye girişi olacağını düşünüyorum. Bizim kurla ilgili bir sorunumuz yoktur. Önemli olan buradaki oynaklıktır. Bunun da şu günlerde ne kadar haklı olduğumuzun ortaya çıktığını gösterdiğini düşünüyorum. ANKA
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, NTV’de Ahmet Ergen'in gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Ertem, Sanayi Üretim Endeksinde Ekim ayında yaşanan yüzde 3,7’lik artışı, “Son çeyrek, büyümenin sanayi bazında dengeli ve istikrarlı bir büyüme trendini gösteriyor. Bunu ihracatın da destekleyeceğini öngörüyoruz. Zaten Kasım ayı ihracat verilerinde de bir artış yaşanmıştı. Bu artışın sanayi üretiminin desteğiyle de istikrarlı bir şekilde artmaya başladığını göreceğiz. Bunun olumlu bir işaret olduğunu düşünüyorum” şeklinde değerlendirdi.
“Biz kur yükselirken de ‘Türkiye dalgalı kur rejimi uyguluyor’ diyorduk. Bunu bir kriz işareti olarak görmek son derece yanlış” diyen Ertem şöyle açıkladı:“Dalgalı kur rejimi esasında ekonominin de önemli bir güvencesi. Burada önemli olan döviz tarafında hızlı iniş çıkışların yani yatırımcının, ithalatçının, ihracatçının önünü göremeyecek bir oynaklığın olmaması. Ama bu oynaklık da bugünlerde olabiliyor. Çünkü Amerika’da önemli bir siyasi değişim oldu, FED’in faiz artırımı buna denk geldi, Avrupa çok ciddi bir kriz içerisinde, Euro bölgesinde ciddi yalpalanmalar var. İtalya Başbakanı istifa etti ve bunun böyle olacağını piyasalar tahmin ediyordu. Bütün bu dalgalanmalar olurken Türkiye’nin bundan etkilenmemesi imkansız.”
Türkiye’nin bu dalgalanmalardan çok fazla etkilenmediğini, ekonomide birtakım sorunlar olmasına rağmen kriz işareti göstermeyen bir ülke olduğunu söyleyen Ertem, “Bunu bir kriz gibi anlatan siyasiler de gördük. Bu söylemler sefaletten öteye gitmedi. Tam da bugün, döviz kurunun aşağı indiği bugünlerde öyle yazılar çıkıyor ki. Büyük bir gazetenin, belki de Ankara muhabiri, aynı zamanda köşe yazarlığı yapan bir yazar yazmış. ‘Türkiye karanlık bir senaryo, ekonomi adeta Kuzey Kore gibi olacak. Cumhurbaşkanının milli ve yerli ekonomi dediği işte bu, çok ciddi gümrük duvarları uygulayacağız, dolar tarafına bakmayacağız, AB’den çıkışı gündeme getirecek Türkiye…’ Bu yazıların tam bugün yazılması anlamlı ve bunlar bir yerden yazdırılan yazılar. Bu yazıları yazanları da, yazdıranları da, yayınlayanları da ben kınıyorum. Bu maksadın nereden kaynaklandığını da biz biliyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin Varlık Fonu’nu kurduğunu hatırlatan Ertem, bu tür fonların çalışmasının uluslararası denetime ve ülkenin ekonomik açıklığına bağlı olduğunu belirterek, “Göreceğiz ki önümüzdeki dönemde Türk Varlık Fonu çok ciddi uluslararası anlaşmalar yapacak ve buna bağlı olarak Türkiye’ye sermaye girişi olacak. Biz çok önemli varlıkları varlık fonu doğrultusunda yöneteceğiz” dedi.
Türkiye’nin hem batı tarafına, hem de doğu tarafına yüzünü dönen, AB hedeflerinden de hiçbir zaman vazgeçmeyen bir ülke olduğunu ama AB’nin ikircikli ve kendi demokrasi tanımlarına sığmayan tutumları yüzünden Türkiye-AB ilişkileri gerildiğini söyleyen Ertem şöyle devam etti:
“O anlamda bu tür senaryoların bazı gazetelerde çıkması son derece maksatlıdır adeta 15 Temmuz alçakça darbe girişiminin ekonomik ayağının sürdürülmesine dönüktür. Bunları yazanlar FETÖ’nün bu darba girişiminin devamcısı olarak da belki yargı tarafından incelenmelidirler.
Türkiye Avrupa Birliği hikayesini bir kenara bırakıp da başka bir yola devam etmez, edemez. Türkiye’nin AB’ye yönelik serzenişleri, tamamen AB’nin Türkiye tutumundan kaynaklı olarak gerçekleşiyor. Dolayısıyla AB’ye ihracat yapan iş yapan yatırım yapan ve AB’den Türkiye’ye yatırım yapan ekonomik çevrelerin hiçbir endişe duymasına gerek yok. AB’den her gün şirketler Türkiye’ye nasıl, ne şartlarda yatırım yaparız diye görüşmeler yapıyoruz. Türkiye’ye yatırım yapma doğrultusunda çok ciddi bir talep var. AB’den var, körfezden var…”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem TL’yi destekleme kampanyalarının ekonomiye uzun vadede ne kazandıracağı konusunda ise şunları söyledi:
“Aslında çok ciddi bir kalıcı kazanç da elde ediyoruz. Bu yalnızca döviz bozdurma kampanyası değil, devletin ve devlet kurumlarımızın ve hatta özel kurumlarımızın döviz bazlı işlemlerini ve döviz talebini aşağı çekecek yeni bir adım atıyoruz. Dolayısıyla yerel paralarla bunların olması ve yerel paraya olan güven, ekonominin geleceğine olan güvendir. Ekonominin geleceğine güven varsa yatırım olur, ekonomik işlemler çoğalır, talep artar ve ekonomik büyüme olur. TL’ye güven Türkiye’nin geleceğine güvendir.”
“Amerika’yla ilişkilerin Trump ile birlikte yeni bir döneme gireceğine inanıyorum” diyen Ertem, “Bu yeni dönemde Türkiye’nin yapıcı rolünün çok üst düzeyde olduğunu düşünüyorum. 2017’de Türkiye’ye körfez başta olmak üzere diğer alanlardan da çok ciddi sermaye girişi olacağını düşünüyorum. Bizim kurla ilgili bir sorunumuz yoktur. Önemli olan buradaki oynaklıktır. Bunun da şu günlerde ne kadar haklı olduğumuzun ortaya çıktığını gösterdiğini düşünüyorum. ANKA