Rusya, Türkiye ve İran’ın Suriye ihtilafına son vermeye yönelik siyasi bir anlaşma için çalışmak amacıyla dün Moskova’da toplanması, ABD medyasında “ABD dışlandı” şeklinde yorumlandı. New York Times gazetesi, söz konusu üç ülke için “İhtilafı kendi çıkarlarına hizmet edecek biçimde yönlendirmeye çalışırken ABD’yi bir kenara bıraktılar” görüşünü öne sürdü. Gazete, Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirdiğini de yazdı.
New York Times “Rusya, İran ve Türkiye, ABD’yi dışlayarak bir araya geldi” dediği haberinde “Dışişleri Bakanı John Kerry davet edilmedi. Birleşmiş Milletler’e de danışılmadı” ifadelerini kullandı. Gazete şunları yazdı:
“Suriye (rejimi) yanlısı güçler sahada kritik kazanımları elde ederken yeni mutabakat ve masada hiçbir Batılı gücün olmaması, ortaya çıkacak herhangi bir anlaşmanın kapsamında Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Suriye’yi yönetmeye devam emesini adeta garanti ediyor, bu da Başkan Obama’nın 5 yılı aşkın bir süre önce yaptığı, Esad’ın meşruiyetini kaybettiğini ve uzaklaştırılması gerektiği yönündeki deklarasyona rağmen.”
Gazete, savaş tırmanırken Obama’nın ABD’nin Suriye ihtilafına daha fazla dahil olması talebini destekleme isteksizliğinin, seçilmiş başkan Donald Trump’u görevi üstlenmeye hazırlandığı bir sırada Washington’un jeopolitik bir krizi etkileme kabiliyetini adeta yok ettiğini savundu.
Donald Trump’un son günlerde yaptığı bir açıklamada ise, Suriye’de “güvenli bölgelerin oluşturulması için Körfez ülkelerden finansman sağlama sözünü verdiği ancak “güvenli bölgeler”in hem karadan hem de havadan kimin tarafından korunacağı meselesine değinmediğine dikkat çekiliyor.
Bunun ardından “Ancak Halep’ten tahliyeler ve siyasi müzakereler devam ederse eğer, Sayın Trump’un gelecek ay yemin ettiğinde bu tür güvenli bölgeler anlamsız olabilir” değerlendirmesini yapan NYT, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Washington Enstitüsü’nden Andrew Tabler’in “Türkler, İranlılar ve Ruslar, hepsi, ABD’nin bunlunmadığı odada bir süreç konusunda mutabık kalırsa bizim için bir sorun olduğunu farkederseniz” değerlendirmesinin aktardı.
NYT, Rusya’nın Cenevre’deki BM gözetimindeki müzakerelerin yerine Kazakistan’da barış görüşmelerinin yapılmasını önerdiğini anımsattığı haberinde “Rusya, aynı zamanda, (Halep’ten) tahliye mutakabatı konusunda yıllarca Esad’ı devirmeyi amaçlayan isyancıları destekledikten sonra Suriye’ye yaklaşımını değiştiren Türkiye ile birlikte doğrudan çalıştı” diye yazdı.
ABD’nin Suriye’de “Sahada cihatçılarla savaşan Kürt güçleri ile yakın çalışma politikasının Türkiye’yi öfkelendirdiğine” dikkat çekilirken de “Zamanla Türkiye’nin Kürt militanlarıyla mücalede, Esad’ı uzaklaştırma arzusundan daha öncelikli hale geldi” yorumu yapıldı.
NYT haberinde Rus Büyükelçisi Andrey Karlov’un Ankara’da katledilmesine “rağmen Rus-Türk yakınlaşlamının işaretlerinin Salı günü Moskova’da açık olduğu”nu belirttiği haberinde “Toplantıda Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye ihtilafına son vermeye yönelik bir çerçeve olan ‘Mosku Deklarasyonu’ konusunda mutabık kaldı. ABD’ye danışmadılar, 8 Şubat’ta Cenevre’de yeniden barış görüşmelerinin yapılmasından söz etmiş olan BM Suriye Temsilcisi Steffan de Mistura’yı davet etmediler” dedi.
Atlantik Konseyi’nin Türkiye uzmanı Aaron Stein’in “Bu, Türkiye’nin ‘Esad gitmeli’ politikasının artık politika olmadığını açıkça söylemektir” değerlendirmesine de dikkat çekildi.ANKA
New York Times “Rusya, İran ve Türkiye, ABD’yi dışlayarak bir araya geldi” dediği haberinde “Dışişleri Bakanı John Kerry davet edilmedi. Birleşmiş Milletler’e de danışılmadı” ifadelerini kullandı. Gazete şunları yazdı:
“Suriye (rejimi) yanlısı güçler sahada kritik kazanımları elde ederken yeni mutabakat ve masada hiçbir Batılı gücün olmaması, ortaya çıkacak herhangi bir anlaşmanın kapsamında Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Suriye’yi yönetmeye devam emesini adeta garanti ediyor, bu da Başkan Obama’nın 5 yılı aşkın bir süre önce yaptığı, Esad’ın meşruiyetini kaybettiğini ve uzaklaştırılması gerektiği yönündeki deklarasyona rağmen.”
Gazete, savaş tırmanırken Obama’nın ABD’nin Suriye ihtilafına daha fazla dahil olması talebini destekleme isteksizliğinin, seçilmiş başkan Donald Trump’u görevi üstlenmeye hazırlandığı bir sırada Washington’un jeopolitik bir krizi etkileme kabiliyetini adeta yok ettiğini savundu.
Donald Trump’un son günlerde yaptığı bir açıklamada ise, Suriye’de “güvenli bölgelerin oluşturulması için Körfez ülkelerden finansman sağlama sözünü verdiği ancak “güvenli bölgeler”in hem karadan hem de havadan kimin tarafından korunacağı meselesine değinmediğine dikkat çekiliyor.
Bunun ardından “Ancak Halep’ten tahliyeler ve siyasi müzakereler devam ederse eğer, Sayın Trump’un gelecek ay yemin ettiğinde bu tür güvenli bölgeler anlamsız olabilir” değerlendirmesini yapan NYT, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Washington Enstitüsü’nden Andrew Tabler’in “Türkler, İranlılar ve Ruslar, hepsi, ABD’nin bunlunmadığı odada bir süreç konusunda mutabık kalırsa bizim için bir sorun olduğunu farkederseniz” değerlendirmesinin aktardı.
NYT, Rusya’nın Cenevre’deki BM gözetimindeki müzakerelerin yerine Kazakistan’da barış görüşmelerinin yapılmasını önerdiğini anımsattığı haberinde “Rusya, aynı zamanda, (Halep’ten) tahliye mutakabatı konusunda yıllarca Esad’ı devirmeyi amaçlayan isyancıları destekledikten sonra Suriye’ye yaklaşımını değiştiren Türkiye ile birlikte doğrudan çalıştı” diye yazdı.
ABD’nin Suriye’de “Sahada cihatçılarla savaşan Kürt güçleri ile yakın çalışma politikasının Türkiye’yi öfkelendirdiğine” dikkat çekilirken de “Zamanla Türkiye’nin Kürt militanlarıyla mücalede, Esad’ı uzaklaştırma arzusundan daha öncelikli hale geldi” yorumu yapıldı.
NYT haberinde Rus Büyükelçisi Andrey Karlov’un Ankara’da katledilmesine “rağmen Rus-Türk yakınlaşlamının işaretlerinin Salı günü Moskova’da açık olduğu”nu belirttiği haberinde “Toplantıda Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye ihtilafına son vermeye yönelik bir çerçeve olan ‘Mosku Deklarasyonu’ konusunda mutabık kaldı. ABD’ye danışmadılar, 8 Şubat’ta Cenevre’de yeniden barış görüşmelerinin yapılmasından söz etmiş olan BM Suriye Temsilcisi Steffan de Mistura’yı davet etmediler” dedi.
Atlantik Konseyi’nin Türkiye uzmanı Aaron Stein’in “Bu, Türkiye’nin ‘Esad gitmeli’ politikasının artık politika olmadığını açıkça söylemektir” değerlendirmesine de dikkat çekildi.ANKA