Büyüyen “kara delik”, kamu borçlanma gereğinde ve borçlanma maliyetlerinde artış anlamına geliyor. Açığın yönetilebilmesi için yeni ekonomi yönetiminin yüksek vergi artışları içeren “acı reçete” ile toplumun tüm kesimlerine ağır yükler yüklemesini zorunlu hale getiriyor” dedi.
Ovayolu, “Türkiye’nin gelecek bir yıl içinde yapması gereken toplam dış borç geri ödemesi mart sonu itibariyle 203,3 milyar dolar olurken, bunun bir kısmını oluşturan vadesinde yenilenecek mevduatlar düşülüp, 50 milyar doların üzerinde seyreden cari açık ve 30-35 milyar dolarlık deprem maliyeti eklenince, bu dönemde 200-210 milyar dolarlık bir dış kaynak girişine ihtiyaç olduğu görülüyor” ifadelerini kullandı.
Doların 25-30 TL’yi bulacağı tahmin ediliyor
Seçimden sonra hem dövizin hem de faizlerin yükseleceğini ifade eden Ovayolu, “Seçime kadar olan dönemde sürekli satışlar şeklinde müdahale ile baskılanan kurlarda seçimlerin birinci turundan sonra yukarı yönlü hareketin arttığı gözleniyor. 2’nci turun ardından baskı kalkacağı beklentisiyle kurların hızla yükseleceği, doların 25-30 TL’ye çıkacağı yönünde tahmin yapanlar bulunuyor. Bu öngörüler borsanın düşeceği, enflasyonun yükseleceği öngörüleri ile paralel gidiyor. Bir süredir baz etkisiyle düşerek Ekim 2022 sonundaki yüzde 85,5’lik düzeyinden bu yıl nisan sonunda yüzde 43,7’ye inen TÜFE bazında yıllık enflasyonun, kur kaynaklı maliyet enflasyonuna bağlı olarak aylık oranların önceki yıla göre daha yüksek gerçekleşmesi sonucu yeniden tırmanışa geçeği öngörülüyor” dedi.
Önümüzdeki dönemde TL’de hızlı değer kaybı hızlanacak
Ovayolu, “Dolar kurundaki her 1 kuruşluk artış, dış borç servisinin ulusal ekonomiye yükünü 2 milyar TL kadar büyütüyor. 700’e yaklaşan CDS, dibe inmiş kredi notu ve azalan doğrudan yatırım girişleri ile oluşan dış kaynak talebinin büyüklüğüne karşılık eksilerdeki rezerv düzeyi, önümüzdeki dönemde TL’de hızlı değer kaybı olasılığını güçlendiriyor. Finansal kuruluşlar dışındaki şirketlerin 169,9 milyar dolarlık döviz varlığına karşılık, 256,7 milyar dolarlık yükümlülüğü ve dolayısıyla 86,8 milyar dolarlık net döviz pozisyon açığı bulunuyor. Bu tablo reel sektörü olası kur şoklarına karşı kırılgan ve riskli hale getiriyor. Yüksek boyutlu kur şoklarının, özellikle kısa vadeli döviz yükümlülükleri fazla şirketleri durumunda işçi çıkarma, küçülme, kapanma, iflas gibi durumlara sürükleyebileceği uyarısı yapılıyor” açıklamasında bulundu. Ali Göksular