Gazetelerin “Gazete” olduğu, şehirde yaşayanların ekonomik, politik, sosyal sorunlarının özgürce ifade edebildiği bir dönemdi. Şehrin Lobicilik faaliyetlerinin ana merkezi konumundaki Sabah Gazetesi ve Aykut Tuzcu’nun ofisi sürekli Politikacılar, Yerel ve Merkezi yöneticiler, Siyasetçiler, Yabancı Misyon yetkililerinin fikir alışverişi için ziyaret ettikleri bir mekan halinde idi.
Ticaret ve Sanayi Odası ile aynı binada bulunduğu için birbirimizi sık sık ziyaret eder, özellikle görev yaptığım konularda şehrin ekonomik gelişimi ile ilgili konuları görüşürdük.
Yurt dışında mesleği ile ilgili eğitim almış, yabancı dil bilen, ülke ve şehir sorunlarını kendine dert etmiş, çözümü konusunda fikir üretebilen, bu fikirlerini çekinmeden karşısındakinin yüzüne söyleyebilen entelektüel bir yapısı vardı. Ama aynı zamanda Gaziantep’in yerel özelliklerini üzerinde taşıyan, antepliliği ile övünen bir insandı.
Bu kadar övdüğüm bir insanın en önemli bir kusuru, çabuk kızan, saman alevi gibi hızla parlayıp sönen kişiliği ile tanımadığı birçok kişi için itici olabiliyordu. Bu nedenle onu yakından tanıyanlar ile tanımayıp kızanlar da oluyordu. Bu açıdan korkusuzdu. Yaşadığı sürede küskünlüğümüz de, kızgınlığımız da oldu. Ancak her ikimiz de birbirimizi çok iyi tanıdığımız için kalıcı bir küskünlüğümüz olmadı. Birbirimize telefon açar, saatlerce Gaziantep’in sanayi gelişiminin, kültürel ve sosyal gelişimi ile aynı süreci yaşaması, bunun sağlanması için seçilen politik temsilcilerin yerelde şehre destek olması, ulusal çerçevede iş yapan bürokrat, politikacı ve işadamlarının destek olması için neler yapılması gerektiğini ele alırdık.
Her ölüm gibi Aykut Tuzcu’nun ölümü de hem ailesi ve arkadaşları hem de Gaziantep için erken olmuştur. Bugünlerde yaşasa idi başına gelecekleri tahmin edebiliyorum. Ancak yaşadığı dönemde tek derdi Gaziantep’te yaşamak ve Sabah gazetesini yaşatmak idi. Çok iyi bir Gazeteci olmasına rağmen maalesef günün ekonomik şartlarında ayakta kalmakta zorlanmış, gazeteyi ayakta tutabilmek için ekonomik küçülmeye gitmişti. Bugün hala yerel SABAH gazetesi yayın hayatına devam ediyorsa, onun Gazetecilik azminin devam ettirilmesi sayesindedir.
Tanıştığımız yıllarda Özal Hükümeti iktidara gelmiş, ülkenin ithal ikamesi yerine, dışa açılma politikasını güden, ihracatı ön plana çıkaran ekonomik program ve buna ilişkin yasal düzenlemeler başlatılmıştı. Bir nevi ekonomik dönüşüm yaşarken, dünyayı ve ülkemizi tanıma dönemi Gaziantep’te başlamıştı. Zamanın Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi bu yapıya uymak, Gaziantep’in mevcut ekonomik yapısını geliştirmek için genç ve üniversite mezunu olan bir ekip yaratmak için hasbelkader bu göreve gelip işi başlamıştık. Farklı siyasi ve dünya görüşüne rağmen bu yapıyı sürdürmek özellikle sanayi gelişiminin hızlandırılmasını öncelik olarak görüyordu. Bu nedenle 1984 yılı Oda seçimlerinde Sanayi Odası kurulmasını isteyenlerin olduğu bir gurupta yer aldı. Doğal olarak GTSO bu oluşumu güç bölünmesi yaratır, birleşik oda daha iyidir diyerek uygun bulmadı. Seçimlerde bu iki görüş arasında ayrılmadan yana olmayanların ayrılmak isteyenlere az sayıda olsa üstünlüğü ile sonlandı.
Özal politikaları yerleştikçe, Gaziantep’te ihracat ve sanayileşme ön plana çıkmış, sanayi sektörünün gücü artmış, dünyanın her yerinde Gaziantepli işadamları Pazar geliştirmek için seyahat ediyor, yeni yatırımlar arkası arkasına yapılıyordu. Bu tarihlerde ilk tesisi 1972 yılında yapılmış Gaziantep Organize Sanayi 1. Bölgesi tamamlanmış, ikinci bölge yer tahsisleri 1987 yılında yapılmıştı. 1988 yılına gelindiğinde Sanayi Odası kurulmasını isteyenler yeniden harekete geçti. Uzun ve zorlu bir süreç sonunda Sanayi Odası kuruldu ve Ticaret Odasından ayrıldı. Bugün geriye doğru baktığımızda o gün için güç bölünmesi olur diyenlerin dediği çıkmadı. Her iki Oda da kendi faaliyet alanlarında tüm güçleri ile çalışıyor. Uluslararası, ulusal ve yerel düzeyde ekonomik faaliyetler yanında şehrin Lobi faaliyetlerini gerektiği zamanlarda birbirlerine destek olarak yürütebiliyorlar.
Dolayısıyla Sanayi Odasının kuruluşu, Aykut Tuzcu’nun süreci yönettiği, Gaziantep’in dönemin en güçlü sanayicilerinin desteğini alarak şehre kazandırdığı başarısıdır.
Zeugma antik kentinin gündeme gelmesi, şehrin ekonomik ve politik güç odaklarının bu konuya desteğinin sağlanması, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin Zeugma Kazılarına katkıları Aykut Tuzcu’nun Gaziantep’e bir diğer hizmetidir.
Seveni de vardı, sevmeyeni de Aykut Tuzcu’nun. O kendisini sevmeyenleri dert etmeyince, kendisine, sevenlerine ve şehrine değer katmayı tercih etti. Kim ne der demedi. Doğru bildiğini yaptı. Korkmadı yazdı. O gün yazdıklarını bugün arşivden çıkartıp tekrar okusak, isimleri, tarihleri, rakamları, miktarları değiştirerek yayınlayabiliriz. Ama yazdığımız için o zamanlarda bir şeyler olmazken, şimdilerde neler olur? Onu da siz biliyorsunuz.
Türk Milleti olarak insanın yaşarken değerini bilmiyoruz. Öldükten sonra maalesef doğru da değerlendiremiyoruz. Aykut Tuzcu bu insanlardandır. Allah rahmet etsin. 08.11.2022
Kürşat Göncü