Geçimini profesyonel olarak resim yaparak sağlayan Ressam Şaban Pala, “Çocuklarımı resimle büyütmüşüm, resimle okutmuşum. Yani sanatla kendimi var etmişim” dedi
Türkiye’de 1980’den sonra şiirde, edebiyatta, resimde, heykelde, kısacası her alanda geriye gidiş olduğunu söyleyen Şaban Pala, “Geriye gidiş halen de devam ediyor” derken, Gaziantep ile ilgili şu tespitte bulundu: “Konuya Antep üzerinden baktığımızda biz 1980’li yıllarından önce her sergide 3-4 resim satarken, şu anda resme dönüp bakan bile yok. Ciğer kebabı ya da lahmacun dedikleri kültür daha hakim. Antep markalaşmayı bile yemek üzerine yaptı. Bir sanatçısı yok, uluslararası bir ressamı yok, bir tiyatrocusu yok. İnsana yatırım yok, ama mideye yatırım var. Bu kent mideci bir kent. Çok yemek yiyen, çok tüketen insan daha az insandır. Çok üreten insan daha iyi insandır.”
İnsana yatırım yok
ama mideye yatırım var
“Sanat olmayan hayatta insanoğlu bir et parçasıdır. Kalbi bir et parçasıdır, ciğeri bir et parçasıdır. Derisi bir et parçasıdır. Kıldan, kandan ve kemikten mahlul bir yaratıktır. Eğer insanda sanat ruhu yoksa, yani şiire bulaşmamışsa, tiyatroya bulaşmamışsa, sanatın herhangi bir dalına bulaşmamışsa o insana insan demek bile tartışmalıdır” dedi.
Tercihimi sanattan yana yaptım
Şaban Pala, “Başka şanslarım olabilirdi. Ticaret gibi, para kazanmak gibi, müteahhitlik gibi başka şanslarım vardı. Ama bu seçim meselesi, yani kendi iradenizi kullanacaksınız, seçiminizi kendiniz yapacaksınız, ben de kendi seçimimi ilk gençliğimden bu yana sanat alanında yaptım” diye açıklamada bulundu.
Sanattan başka bir faaliyet düşünmedim
Sabah’ın sorularını yanıtlayan Pala, “Şu anda da sanattan başka bir faaliyet düşünmediğini” söylerken, “Siyaset düşünmüyorum. Hayatın kendisi içerisinde var etmenin yegane yolunun sanat olduğunu söylüyorum. Şuanda da özel atölyemizde kendi resimlerimizi yaparken, hem de resim alanında, heykel alanında çocuklara ve yetişkinlere, üniversite hazırlık öğrencilerine ders veriyoruz. Bu iddiasız bir yaşam, ama beğendiğimiz bir yaşam” dedi. Pala, “Çocuklara yönelik çamurdan heykel çalışmamız var. Üç boyutlu olarak, doğal çamur yapay çamur değil. İnsanın toprağa dokunması gerek. Bu anlamada çocuklar kendi tasarımları, kendi yaratımlarını devreye sokarak doğal çamurdan heykelcikler üretiyorlar” açıklamasında bulundu. Erkan Günyolu-Arzu Bulut
Türkiye’de 1980’den sonra şiirde, edebiyatta, resimde, heykelde, kısacası her alanda geriye gidiş olduğunu söyleyen Şaban Pala, “Geriye gidiş halen de devam ediyor” derken, Gaziantep ile ilgili şu tespitte bulundu: “Konuya Antep üzerinden baktığımızda biz 1980’li yıllarından önce her sergide 3-4 resim satarken, şu anda resme dönüp bakan bile yok. Ciğer kebabı ya da lahmacun dedikleri kültür daha hakim. Antep markalaşmayı bile yemek üzerine yaptı. Bir sanatçısı yok, uluslararası bir ressamı yok, bir tiyatrocusu yok. İnsana yatırım yok, ama mideye yatırım var. Bu kent mideci bir kent. Çok yemek yiyen, çok tüketen insan daha az insandır. Çok üreten insan daha iyi insandır.”
İnsana yatırım yok
ama mideye yatırım var
“Sanat olmayan hayatta insanoğlu bir et parçasıdır. Kalbi bir et parçasıdır, ciğeri bir et parçasıdır. Derisi bir et parçasıdır. Kıldan, kandan ve kemikten mahlul bir yaratıktır. Eğer insanda sanat ruhu yoksa, yani şiire bulaşmamışsa, tiyatroya bulaşmamışsa, sanatın herhangi bir dalına bulaşmamışsa o insana insan demek bile tartışmalıdır” dedi.
Tercihimi sanattan yana yaptım
Şaban Pala, “Başka şanslarım olabilirdi. Ticaret gibi, para kazanmak gibi, müteahhitlik gibi başka şanslarım vardı. Ama bu seçim meselesi, yani kendi iradenizi kullanacaksınız, seçiminizi kendiniz yapacaksınız, ben de kendi seçimimi ilk gençliğimden bu yana sanat alanında yaptım” diye açıklamada bulundu.
Sanattan başka bir faaliyet düşünmedim
Sabah’ın sorularını yanıtlayan Pala, “Şu anda da sanattan başka bir faaliyet düşünmediğini” söylerken, “Siyaset düşünmüyorum. Hayatın kendisi içerisinde var etmenin yegane yolunun sanat olduğunu söylüyorum. Şuanda da özel atölyemizde kendi resimlerimizi yaparken, hem de resim alanında, heykel alanında çocuklara ve yetişkinlere, üniversite hazırlık öğrencilerine ders veriyoruz. Bu iddiasız bir yaşam, ama beğendiğimiz bir yaşam” dedi. Pala, “Çocuklara yönelik çamurdan heykel çalışmamız var. Üç boyutlu olarak, doğal çamur yapay çamur değil. İnsanın toprağa dokunması gerek. Bu anlamada çocuklar kendi tasarımları, kendi yaratımlarını devreye sokarak doğal çamurdan heykelcikler üretiyorlar” açıklamasında bulundu. Erkan Günyolu-Arzu Bulut