KONKORDATO MÜHLETİ KAPSAMINDA REHİNLİ ARAÇLARIN YAKALAMA VE SATIŞ İŞLEMLERİ

Konkordato süreci, "geçici mühlet" ve bunu takiben verilen "kesin mühlet" olmak üzere iki aşamada ilerler. Bu süreçler boyunca, borçluya yönelik takip ve icra işlemlerine ilişkin hukuki sonuçlar, İcra ve İflâs Kanununun (İİK) 294 ve 295 maddelerinde detaylı olarak düzenlenmiştir.
Rehinli alacaklara yönelik İİK’nın 295/1 maddesinde, “Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.”, şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu madde ile konkordato sürecinde adi alacaklara oranla rehinli alacaklara üstünlük tanınmış, rehinli alacaklara ilişkin takibin ilerlemesine izin verilmiştir. Ancak bu takibe de muhafaza tedbiri alınamaması ve rehinli malın satılamaması gibi sınırlamalar getirilmiştir. Örneğin rehinli bir araca yönelik alacaklı icra takibi başlatabilirse de bu aracın yakalanması gibi bir muhafaza tedbiri icra dairesinden isteyemez ve eğer istemişse de icra dairesinin bu talebi reddetmesi gerekir. Ayrıca rehinli aracın satışı da mümkün değildir. Ancak konkordato projesine bir faydası olmayan, atıl durumdaki rehinli malların satış ve muhafazası yönelik olarak ilgili asliye ticaret mahkemesine başvuru yapılmasında da bir sakınca bulunmamaktadır.
Akıllara konuyu düzenleyen İİK m. 295’in “kesin mühlete” ilişkin olduğu, geçici mühlette bu maddenin uygulanmayacağı gibi bir düşünce gelebilirse de İİK m. 288/1’de “Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur.”, denilmek suretiyle bu maddenin geçici mühlet zarfında da uygulanabileceği hüküm altına alınmıştır.
Rehinli alacaklılara icra takibi dahilinde muhafaza ve satış dışındaki diğer satışa hazırlık aşamalarının bir bölümünde örneğin, kıymet takdirinin yapılmasına izin verilmiştir. Böylece eğer konkordato başarısız olur ve iflas kararı verilirse, rehinli alacaklı hemen satış aşamasına geçiş yaparak diğer alacaklılara göre önemli bir zaman avantajı elde edebilmesinin önü açılmıştır.
***
(NOT: Şu ekonomik kriz içerisinde bir bölüm belediye neden kaldırımları tamamen söküp yeniden bir firmaya kaldırım yaptırır? Daha önce yapan firma ile bakım onarım sözleşmesi neden yapılmaz? Neden tadilat yerine kilometrelerce kaldırımın yepyeni taşları sökülüp yenileri yapılır? Bu israf kime fayda sağlıyor? Asfalt üzerine çizilen sarı, beyaz yol çizgileri sulu boyadan mı yapılıyor ki yurtdışında yıllarca silinmeyen bu çizgiler bizde birkaç günde yok oluyor? Eskiden her haksızlık karşısında azda olsa sesi çıkan, şimdi hepsi birer tüccar olan sivil toplum örgütleri nerede?)
