Çocukluk döneminde farklı bir iş ya da fikir ortaya koyanların “icat çıkarma” diye uyarıldığını belirterek konuşmasına başlayan SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, “Devir icat çıkarma devri. Şimdi çocukları, gençleri icat çıkarmaları için uyarıyoruz” dedi. Yenilikçi üretim yapmak için kişinin önce hayal etmesi, hayalini düşünceye, düşüncesini projeye dönüştürmesi, ardından da uygulamaya geçerek “icat çıkarması” gerektiğine vurgu yaptı.
Gaziantep Teknopark’ın düzenlediği INOVANTEP Bölgesel İnovasyon Günleri kapsamındaki panelde konuşan SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu ve Ziylan Grup yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ziylan, öğrencilere çok ama dürüstçe çalışma uyarısını yaptı.
Gaziantep Üniversitesi Mavera Sanat ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen iki gün sürecek etkinliğin açılış konuşmasını yapan Gaziantep Teknopark Genel Müdür Vekili Yrd. Doç. Dr. Deniz Vuruşkan, Gaziantep Teknopark’ın Ar-Ge, teknoloji ve inovasyon ekosistemi içerisinde özellikle son birkaç yılda yükselen bir ivme ile yerini aldığını belirtirken, “Çeşitli farkındalık etkinlikleri yapıyoruz. Biz bir yandan 70 firmaya teknolojik destek verirken, diğer yandan da böyle işlerle ilimizin farkındalık düzeyini arttırmaya çalışıyoruz” dedi.
Proje Direktörü Petros Catsis ise, projeyle Gaziantep Teknoparkı’na destek ve gelişim sağlayacağını ifade ederken, “Burada yapmaya çalıştığımız, küresel ve uluslararası tecrübemizin Gaziantep’e ve Türkiye’ye transferini sağlamak. Avrupa’daki diğer Teknoparklarla iletişim vasıtasıyla tecrübemizi, orada edindiğimiz tecrübeleri Gaziantep’e aktarmak” diye konuştu.
Çocukluk döneminde farklı bir iş ya da fikir ortaya koyanların “icat çıkarma” diye uyarıldığını belirterek konuşmasına başlayan SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, “Devir icat çıkarma devri. Şimdi çocukları, gençleri icat çıkarmaları için uyarıyoruz” dedi. Yenilikçi üretim yapmak için kişinin önce hayal etmesi, hayalini düşünceye, düşüncesini projeye dönüştürmesi, ardından da uygulamaya geçerek “icat çıkarması” gerektiğine vurgu yapan Konukoğlu, bir anısını paylaştığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “SANKO’nun amiral gemisi tekstil sektörüdür. Kumaşta iplikten kaynaklanan apraj (kumaş üzerinde bulunan lekeli ve bozuk görüntü) olmaması çok önemli. İstanbul’da 1970’li yıllarda bir müşterimizden sürekli şikayet geliyordu. Gittim, ürünleri kontrol ettim. Kumaşlar sorunlu. İplikle, kumaşla haşır neşir oldum adeta. Üzerimi silkeledim ve çıktım. Canım sıkıldı, müşterimizle Muazzez Abacı’yı dinlemek için Maksim’e gittik. Abacı Makber’i seslendirirken ışık sistemi kapatıldı, neon ışıkları ile salon aydınlatıldı. Bir ara ceketime ve pantolonuma baktığımda pamuk ve iplik tozarını gördüm. Ve (Ben sorunu çözdüm) dedim. Sabahleyin Karaköy’den o mavi lambalardan alıp Gaziantep’e gönderdim. Fabrikada oda yaptırdık ve lambaları o odaya taktırdık. İplik ve kumaşları bu odada ışık altından geçirip, sorunsuz olanları satışa gönderdik. Böylece apraj sorununu çözdük. Bu da bir inovasyon. Bir süre sonra Sanko’nun ürünleri abrajsız diye talep daha da arttı. Mavi lamba sayesinde bu işin çok kaymağını yedik. Gezdiğiniz, dolaştığınız yerde insanların yaptığı işi kolaylaştırmaktır inovasyon. Babam rahmetli Sani Konukoğlu, ‘işi müşteri öğretir’ derdi. Müşteri söyler, sende düzelte düzelte iyisini yaparsın. Müşteri apraj sorununu dile getirmese, çözümü nasıl bulacaktık.”
Eskiden üniversiteler ve sanayicilerin bir araya gelemediklerini ve bundan da üniversiteler ve sanayicilerin yanı sıra ülkenin zarar gördüğünü kaydeden Konukoğlu, Rektör Yavuz Coşkun döneminde bu konuda Gaziantep Üniversitesi ile iş dünyasının adeta altın çağını yaşadığını belirterek şunları söyledi: “Tekstilde yenilikçilik nasıl olur diye soruyorlar. 10-15 yıl önce İnegöl’deki kot fabrikamıza gittim. Fabrikayı gezerken personelin biri elinde kanca ile kotları yırtıyordu. Şaşırdım ve “Ne yapıyorsun” dedim. “Moda” dedi. Sonra fabrika müdürü, bunun diğer ürünlere göre 1,5 kat daha fazlaya satıldığını söyledi. Bu da bir yenilikçilikti aslında. Türkiye’nin zayıf bir tarafı var. Üretiyoruz ama ürünü ticarileştiremiyoruz, geliştiremiyoruz. Nasıl ki güzel insanın daha güzeli var ise yenilikçiliğinde daha yenilikçiliği vardır. Biz 11 sektördeyiz. Bütün sektörlerde inovasyon yapmalısınız. Yoksa gelişemediğiniz gibi yerinde sayarsınız. Yerinde saymak da bir kayıptır.”
Konuşmasında güvenilirliğin önemine vurgu yaparak başlayan Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ziylan ise katılımcılara, “Önce güvenilir hale gelmemiz lazım. Güvenilir hale gelirken zaten hepimiz biliyoruz başarının sırrı sevgidir. Başarının sırrı, basamakları önce sevgi, sevgi ile çıkmaktır. Sevgi olmadan hiçbir şey olmaz. Güvenli, emin olmadan da hiçbir şey olmaz” dedi. Türk Milleti olarak en çok çektiğimiz çilenin birbirimize itimadımız olmamamızdan kaynaklanan çile olduğu vurgusunu yapan Ahmet Zeylan konuşmasının devamında şöyle dedi: “Önce bu güveni telkin edersek, ancak kalkınabiliriz. Bilginin rafta kalması da o yüzden oluyor. Çünkü birbirimize itimat etmiyoruz. Güvenilir olmamız lazım. Güvenilir olmak için de çalışmamız lazım. Hep bunun başına sevgiyi eklememiz, herkesi sevmemiz lazım. Anamızı, işimizi, aşımızı, eşimizi nasıl seviyoruz hep bir sevgi içimize işlemeli. Dersimizi de öyle sevmeliyiz. Dersimizi seversek hocamızı çok iyi dinleriz, anlarız, geliştiririz. Eğer sevmiyorsan hiçbir şey anlayamazsın. İnsan sevdiğine de zarar vermez. Bu dersi bana ilk olarak veren annemdi. Benim için hayattaki en önemli derslerden birisi buydu.”Haber Merkezi
Gaziantep Teknopark’ın düzenlediği INOVANTEP Bölgesel İnovasyon Günleri kapsamındaki panelde konuşan SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu ve Ziylan Grup yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ziylan, öğrencilere çok ama dürüstçe çalışma uyarısını yaptı.
Gaziantep Üniversitesi Mavera Sanat ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen iki gün sürecek etkinliğin açılış konuşmasını yapan Gaziantep Teknopark Genel Müdür Vekili Yrd. Doç. Dr. Deniz Vuruşkan, Gaziantep Teknopark’ın Ar-Ge, teknoloji ve inovasyon ekosistemi içerisinde özellikle son birkaç yılda yükselen bir ivme ile yerini aldığını belirtirken, “Çeşitli farkındalık etkinlikleri yapıyoruz. Biz bir yandan 70 firmaya teknolojik destek verirken, diğer yandan da böyle işlerle ilimizin farkındalık düzeyini arttırmaya çalışıyoruz” dedi.
Proje Direktörü Petros Catsis ise, projeyle Gaziantep Teknoparkı’na destek ve gelişim sağlayacağını ifade ederken, “Burada yapmaya çalıştığımız, küresel ve uluslararası tecrübemizin Gaziantep’e ve Türkiye’ye transferini sağlamak. Avrupa’daki diğer Teknoparklarla iletişim vasıtasıyla tecrübemizi, orada edindiğimiz tecrübeleri Gaziantep’e aktarmak” diye konuştu.
Çocukluk döneminde farklı bir iş ya da fikir ortaya koyanların “icat çıkarma” diye uyarıldığını belirterek konuşmasına başlayan SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, “Devir icat çıkarma devri. Şimdi çocukları, gençleri icat çıkarmaları için uyarıyoruz” dedi. Yenilikçi üretim yapmak için kişinin önce hayal etmesi, hayalini düşünceye, düşüncesini projeye dönüştürmesi, ardından da uygulamaya geçerek “icat çıkarması” gerektiğine vurgu yapan Konukoğlu, bir anısını paylaştığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “SANKO’nun amiral gemisi tekstil sektörüdür. Kumaşta iplikten kaynaklanan apraj (kumaş üzerinde bulunan lekeli ve bozuk görüntü) olmaması çok önemli. İstanbul’da 1970’li yıllarda bir müşterimizden sürekli şikayet geliyordu. Gittim, ürünleri kontrol ettim. Kumaşlar sorunlu. İplikle, kumaşla haşır neşir oldum adeta. Üzerimi silkeledim ve çıktım. Canım sıkıldı, müşterimizle Muazzez Abacı’yı dinlemek için Maksim’e gittik. Abacı Makber’i seslendirirken ışık sistemi kapatıldı, neon ışıkları ile salon aydınlatıldı. Bir ara ceketime ve pantolonuma baktığımda pamuk ve iplik tozarını gördüm. Ve (Ben sorunu çözdüm) dedim. Sabahleyin Karaköy’den o mavi lambalardan alıp Gaziantep’e gönderdim. Fabrikada oda yaptırdık ve lambaları o odaya taktırdık. İplik ve kumaşları bu odada ışık altından geçirip, sorunsuz olanları satışa gönderdik. Böylece apraj sorununu çözdük. Bu da bir inovasyon. Bir süre sonra Sanko’nun ürünleri abrajsız diye talep daha da arttı. Mavi lamba sayesinde bu işin çok kaymağını yedik. Gezdiğiniz, dolaştığınız yerde insanların yaptığı işi kolaylaştırmaktır inovasyon. Babam rahmetli Sani Konukoğlu, ‘işi müşteri öğretir’ derdi. Müşteri söyler, sende düzelte düzelte iyisini yaparsın. Müşteri apraj sorununu dile getirmese, çözümü nasıl bulacaktık.”
Eskiden üniversiteler ve sanayicilerin bir araya gelemediklerini ve bundan da üniversiteler ve sanayicilerin yanı sıra ülkenin zarar gördüğünü kaydeden Konukoğlu, Rektör Yavuz Coşkun döneminde bu konuda Gaziantep Üniversitesi ile iş dünyasının adeta altın çağını yaşadığını belirterek şunları söyledi: “Tekstilde yenilikçilik nasıl olur diye soruyorlar. 10-15 yıl önce İnegöl’deki kot fabrikamıza gittim. Fabrikayı gezerken personelin biri elinde kanca ile kotları yırtıyordu. Şaşırdım ve “Ne yapıyorsun” dedim. “Moda” dedi. Sonra fabrika müdürü, bunun diğer ürünlere göre 1,5 kat daha fazlaya satıldığını söyledi. Bu da bir yenilikçilikti aslında. Türkiye’nin zayıf bir tarafı var. Üretiyoruz ama ürünü ticarileştiremiyoruz, geliştiremiyoruz. Nasıl ki güzel insanın daha güzeli var ise yenilikçiliğinde daha yenilikçiliği vardır. Biz 11 sektördeyiz. Bütün sektörlerde inovasyon yapmalısınız. Yoksa gelişemediğiniz gibi yerinde sayarsınız. Yerinde saymak da bir kayıptır.”
Konuşmasında güvenilirliğin önemine vurgu yaparak başlayan Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ziylan ise katılımcılara, “Önce güvenilir hale gelmemiz lazım. Güvenilir hale gelirken zaten hepimiz biliyoruz başarının sırrı sevgidir. Başarının sırrı, basamakları önce sevgi, sevgi ile çıkmaktır. Sevgi olmadan hiçbir şey olmaz. Güvenli, emin olmadan da hiçbir şey olmaz” dedi. Türk Milleti olarak en çok çektiğimiz çilenin birbirimize itimadımız olmamamızdan kaynaklanan çile olduğu vurgusunu yapan Ahmet Zeylan konuşmasının devamında şöyle dedi: “Önce bu güveni telkin edersek, ancak kalkınabiliriz. Bilginin rafta kalması da o yüzden oluyor. Çünkü birbirimize itimat etmiyoruz. Güvenilir olmamız lazım. Güvenilir olmak için de çalışmamız lazım. Hep bunun başına sevgiyi eklememiz, herkesi sevmemiz lazım. Anamızı, işimizi, aşımızı, eşimizi nasıl seviyoruz hep bir sevgi içimize işlemeli. Dersimizi de öyle sevmeliyiz. Dersimizi seversek hocamızı çok iyi dinleriz, anlarız, geliştiririz. Eğer sevmiyorsan hiçbir şey anlayamazsın. İnsan sevdiğine de zarar vermez. Bu dersi bana ilk olarak veren annemdi. Benim için hayattaki en önemli derslerden birisi buydu.”Haber Merkezi