Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2005’ten beri dört defa müfredat değiştirdiğini söyleyen Eğitim-İş Sendikası Gaziantep Şubesi Başkanı Halil Bostancı, “2005 yılındaki müfredat değişikliğinde uluslararası başarısızlık gerekçe gösterilmişti. Ama gelinen nokta 2005 yılından daha kötü” dedi.
Ayağımız kırık koşamıyoruz diyoruz, Bakanlık baş ağrımıza çare arıyor
Müfredat değişikliği yapılırken, yanlış ya da düşünülmeyen noktalar olduğunun altını çizen Bostancı, “Eğitim emekçileri olarak ‘Ayağımız kırık koşamıyoruz diyoruz, Bakanlık baş ağrımıza çare arıyor. O zaman eğitim sistemi hiç kimseyi tatmin etmeyen, başarının olmadığı ve karmaşanın hakim olduğu bir alan haline geliyor” diye konuştu
Sipariş üzerine yapılan müfredat değişikliği çare olmayacak
“Eğitim sisteminin öncelikli sorunları dururken, sipariş üzerine yapılmış olan eğitim müfredatı yine çare olmayacak” diyen Bostancı, “Eğitim camiası bilir ki bir eğitim programı hazırlanırken sırayla, eğitim felsefesi, eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi ve eğitim ekonomisi süzgecinden geçirilir. Akademik olarak tartışılır, pilot uygulamaları yapılır. Bu uygulamanın sonucu eğitimcilerle paylaşılır ve başarılı olursa uygulamaya konulur” şeklinde konuştu.
Müfredat popülist bir anlayışla eğitimcilerin önüne konuldu
MEB’in son yapmış olduğu dört müfredat değişikliğinin bu kurallara uymayan popülist bir anlayışla eğitimcilerin önüne konulduğunu kaydeden Bostancı, “Bilimsel, çağdaş, akla ve mantığa dayanmayan, çağın gereksinimlerini karşılamayan hiçbir eğitim sistemi başarılı olamaz” diye konuştu.
Mustafa Kemal Atatürk akıl ve bilimi miras bırakan tek lider
Bostancı, “Özellikle ilkokul müfredatında Atatürkçülük konularının 21 kazanımdan 3 kazanıma düşürülmesi ve konuların sınırlandırılması dikkat çekiyor. Mustafa Kemal Atatürk akıl ve bilimi miras bırakan tek liderdir. 35 ülkenin üzerinde heykeli olan, Çin, Japonya, Küba, Venezuella gibi ülkelerde zorunlu ders olarak okutulan bir lider. MEB bu müfredatla M. K. Atatürk’ü kitaplardan silebilir, ama gönüllerden asla” şeklinde açıklamada bulundu.
Çanakkale Türkiye’nin değil, dünyanın kaderini değiştirmiş
Bostancı, “Ortaokulda İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde ‘Çanakkale Cephe’ olarak eklenmiş. Kut-ul ammare zafer olarak anlatılmıştır. Çanakkale’de 256 bin şehit verilmiş ve Türkiye’nin değil, dünyanın kaderini değiştirmiştir. Çanakkale’nin bu şekilde küçültülmesine izin vermeyeceğiz. Yine insan hakları ve demokrasi dersinde sadece dört defa hukuk kelimesinin geçmesi, yaşayarak öğrenilen insan hakları özgür düşünceye saygı, demokrasi gibi konuların da kısıtlandığını görüyoruz” ifadelerine yer verdi.
Cumhuriyet ve Osmanlı dönemi kıyaslamalarının kaldırıldığını görüyoruz
Bostancı konuşmasına şöyle devam etti: “Derslerde Cumhuriyet kazanımlarının ümmet anlayışından yurttaş anlayışa dönüşümünün, Cumhuriyet ve Osmanlı dönemi kıyaslamalarının kaldırıldığını görüyoruz. Bunların yerine 15 Temmuz Demokrasi zaferi olarak konulmuştur. Demokrasiyi içine sindiremeyen insan hak ve özgürlükleri anlamayan, okullarda ve günlük hayatta yaşamayan öğrencilerin 15 Temmuz Demokrasi zaferini anlaması beklenemez.”
Bilimsel kavramların müfredat dışında olması akıl almaz bir olay
Lise programlarında bilimsel kavramların, evrensel değerlerin müfredat dışında olmasını akıl almaz bir olay olarak nitelendiren Bostancı, “Biyoloji dersinde dünyanın kabul ettiği ‘Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkarılması, ders sayısının azaltılması dünya ile bilimsel alanda nasıl mücadele edeceğimiz sorusunu akıllara getiriyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın temel hedeflerinden biri araştıran, eleştiren ve sorgulayan bireyler yetiştirmek. Felsefe derslerinden evrensel değerleri çıkaran bilim, siyaset, din felsefesi konularına müfredatta yer vermeden bu amaçlar nasıl gerçekleştirilecek” diye sordu.
Felsefe bütün bilimlerin başlangıcıdır
Felsefenin bilimlerin başlangıç noktası kabul edildiğini ifade eden Bostancı, “MEB müfredatta felsefe derslerinin hepsini kaldırmak istemektedir. Felsefe düşünce bilimi olduğuna göre MEB düşünceyi yok saymaktadır. MEB daha önce yaptığı değişikliklerle müfredat içinde spor ve sanat derslerini yüzde 15’ten yüzde 5’e düşürdü ve eğitim camiasında bunun yetersiz olduğu kabul edilmiştir. Bakanlıktan bunun arttırılması talep edildi, ancak taslakta bu yönde bir gelişme bulunmamaktadır. Özellikle Din ve Ahlak Bilgisi ve Hz. Muhammed’in hayatı dersleri ilkokuldan ortaokula kadar tüm kademelerde mezhepçi ve tek bir din üzerinden verilmeye devam ediliyor. Bununda evrensel değerler çerçevesinde, din ve vijdan hürriyeti çerçevesinde değerlendirilmeli ve çeşitlendirilmelidir. Bu dersler her kademede not ile değerlendirilmemeli. TEOG, LYS’de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularının sorulmasından vazgeçilmelidir” ifadesini kullandı.
MEB bilimin ışığında yürüyen nesiller yetiştirme telaşına düşmeli
Bostancı, “Sonuç olarak, MEB’in sipariş gibi hazırladığı bilimsellikten, çağdaşlıktan ve laik bir eğitim anlayışından uzak görünen müfredat değişikliğinin temel hedefinde Atatürk ve Cumhuriyet’in temel ilkelerinin yok edilmesi var. Eğitim-İş Sendikası olarak MEB taslak müfredatını geri çekmesi, eğitimin gerçek yapısal ve öncelikli sorunlarına el atmasını bekliyoruz. Sorgusuz sualsiz ihraçlarla, açığa almalarla hukuksuz atamalarla, eğitim emekçilerini meşgul etmek, baskı altına almak yerine bilimsel, laik ve çağdaş eğitimi merkez alan aklın, bilimin ışığında yürüyen nesiller yetiştirme telaşına düşmelidir” şeklide konuşmasını tamamladı. Hüseyin Karataş
Ayağımız kırık koşamıyoruz diyoruz, Bakanlık baş ağrımıza çare arıyor
Müfredat değişikliği yapılırken, yanlış ya da düşünülmeyen noktalar olduğunun altını çizen Bostancı, “Eğitim emekçileri olarak ‘Ayağımız kırık koşamıyoruz diyoruz, Bakanlık baş ağrımıza çare arıyor. O zaman eğitim sistemi hiç kimseyi tatmin etmeyen, başarının olmadığı ve karmaşanın hakim olduğu bir alan haline geliyor” diye konuştu
Sipariş üzerine yapılan müfredat değişikliği çare olmayacak
“Eğitim sisteminin öncelikli sorunları dururken, sipariş üzerine yapılmış olan eğitim müfredatı yine çare olmayacak” diyen Bostancı, “Eğitim camiası bilir ki bir eğitim programı hazırlanırken sırayla, eğitim felsefesi, eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi ve eğitim ekonomisi süzgecinden geçirilir. Akademik olarak tartışılır, pilot uygulamaları yapılır. Bu uygulamanın sonucu eğitimcilerle paylaşılır ve başarılı olursa uygulamaya konulur” şeklinde konuştu.
Müfredat popülist bir anlayışla eğitimcilerin önüne konuldu
MEB’in son yapmış olduğu dört müfredat değişikliğinin bu kurallara uymayan popülist bir anlayışla eğitimcilerin önüne konulduğunu kaydeden Bostancı, “Bilimsel, çağdaş, akla ve mantığa dayanmayan, çağın gereksinimlerini karşılamayan hiçbir eğitim sistemi başarılı olamaz” diye konuştu.
Mustafa Kemal Atatürk akıl ve bilimi miras bırakan tek lider
Bostancı, “Özellikle ilkokul müfredatında Atatürkçülük konularının 21 kazanımdan 3 kazanıma düşürülmesi ve konuların sınırlandırılması dikkat çekiyor. Mustafa Kemal Atatürk akıl ve bilimi miras bırakan tek liderdir. 35 ülkenin üzerinde heykeli olan, Çin, Japonya, Küba, Venezuella gibi ülkelerde zorunlu ders olarak okutulan bir lider. MEB bu müfredatla M. K. Atatürk’ü kitaplardan silebilir, ama gönüllerden asla” şeklinde açıklamada bulundu.
Çanakkale Türkiye’nin değil, dünyanın kaderini değiştirmiş
Bostancı, “Ortaokulda İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde ‘Çanakkale Cephe’ olarak eklenmiş. Kut-ul ammare zafer olarak anlatılmıştır. Çanakkale’de 256 bin şehit verilmiş ve Türkiye’nin değil, dünyanın kaderini değiştirmiştir. Çanakkale’nin bu şekilde küçültülmesine izin vermeyeceğiz. Yine insan hakları ve demokrasi dersinde sadece dört defa hukuk kelimesinin geçmesi, yaşayarak öğrenilen insan hakları özgür düşünceye saygı, demokrasi gibi konuların da kısıtlandığını görüyoruz” ifadelerine yer verdi.
Cumhuriyet ve Osmanlı dönemi kıyaslamalarının kaldırıldığını görüyoruz
Bostancı konuşmasına şöyle devam etti: “Derslerde Cumhuriyet kazanımlarının ümmet anlayışından yurttaş anlayışa dönüşümünün, Cumhuriyet ve Osmanlı dönemi kıyaslamalarının kaldırıldığını görüyoruz. Bunların yerine 15 Temmuz Demokrasi zaferi olarak konulmuştur. Demokrasiyi içine sindiremeyen insan hak ve özgürlükleri anlamayan, okullarda ve günlük hayatta yaşamayan öğrencilerin 15 Temmuz Demokrasi zaferini anlaması beklenemez.”
Bilimsel kavramların müfredat dışında olması akıl almaz bir olay
Lise programlarında bilimsel kavramların, evrensel değerlerin müfredat dışında olmasını akıl almaz bir olay olarak nitelendiren Bostancı, “Biyoloji dersinde dünyanın kabul ettiği ‘Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkarılması, ders sayısının azaltılması dünya ile bilimsel alanda nasıl mücadele edeceğimiz sorusunu akıllara getiriyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın temel hedeflerinden biri araştıran, eleştiren ve sorgulayan bireyler yetiştirmek. Felsefe derslerinden evrensel değerleri çıkaran bilim, siyaset, din felsefesi konularına müfredatta yer vermeden bu amaçlar nasıl gerçekleştirilecek” diye sordu.
Felsefe bütün bilimlerin başlangıcıdır
Felsefenin bilimlerin başlangıç noktası kabul edildiğini ifade eden Bostancı, “MEB müfredatta felsefe derslerinin hepsini kaldırmak istemektedir. Felsefe düşünce bilimi olduğuna göre MEB düşünceyi yok saymaktadır. MEB daha önce yaptığı değişikliklerle müfredat içinde spor ve sanat derslerini yüzde 15’ten yüzde 5’e düşürdü ve eğitim camiasında bunun yetersiz olduğu kabul edilmiştir. Bakanlıktan bunun arttırılması talep edildi, ancak taslakta bu yönde bir gelişme bulunmamaktadır. Özellikle Din ve Ahlak Bilgisi ve Hz. Muhammed’in hayatı dersleri ilkokuldan ortaokula kadar tüm kademelerde mezhepçi ve tek bir din üzerinden verilmeye devam ediliyor. Bununda evrensel değerler çerçevesinde, din ve vijdan hürriyeti çerçevesinde değerlendirilmeli ve çeşitlendirilmelidir. Bu dersler her kademede not ile değerlendirilmemeli. TEOG, LYS’de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularının sorulmasından vazgeçilmelidir” ifadesini kullandı.
MEB bilimin ışığında yürüyen nesiller yetiştirme telaşına düşmeli
Bostancı, “Sonuç olarak, MEB’in sipariş gibi hazırladığı bilimsellikten, çağdaşlıktan ve laik bir eğitim anlayışından uzak görünen müfredat değişikliğinin temel hedefinde Atatürk ve Cumhuriyet’in temel ilkelerinin yok edilmesi var. Eğitim-İş Sendikası olarak MEB taslak müfredatını geri çekmesi, eğitimin gerçek yapısal ve öncelikli sorunlarına el atmasını bekliyoruz. Sorgusuz sualsiz ihraçlarla, açığa almalarla hukuksuz atamalarla, eğitim emekçilerini meşgul etmek, baskı altına almak yerine bilimsel, laik ve çağdaş eğitimi merkez alan aklın, bilimin ışığında yürüyen nesiller yetiştirme telaşına düşmelidir” şeklide konuşmasını tamamladı. Hüseyin Karataş