Türkiye’nin kurtuluşunun, ekonomisinin dengeli ve sağlıklı büyümesinin temel şartı, sağlıklı bir tarım ve hayvancılık politikasından geçiyor. Dolayısıyla, hayvancılığın sağlıklı yürütülebilmesinin yolu da veteriner hekimlerimizden geçiyor
“Hayvancılık yanlış politikalar yüzünden çok sıkıntı yaşıyor” diye içinde bulunduğumuz koşulları değerlendiren Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ayhan Devamlı, “ Bunun üzerine bir de hastalıklar ve yanlış beslemelerden kaynaklı olarak hayvanlarımızdan alabileceğimizin çok altında verim alırsak, yavru kayıplarımız olursa, yetiştiricimiz doğal olarak zarar eder. Politika bizim işimiz değil, ama sağlık bizim işimiz. Netice itibariyle biz elimizdeki inekleri, doğurgan hayvanları istediğimiz gibi yetiştiremiyoruz. Kar da olmayınca o güzelim hayvanlar bakımsızlıktan kesime gidiyor. Bu fasit daireden hayvancılığı çıkarmamız gerekiyor” diye konuştu.
Ülkemizin zorlu olan gıda
virajından başarılı çıkışını
veteriner hekimler sağlayabilir
Devamlı, hayvancılıkta sağlıklı politikalar oluşturulamamış olmasının yarattığı kısır döngüyü şöyle anlattı: “Süt fiyatı düşüyor, et değerleniyor, et değerlendiği için yetiştirici süt ineklerini kestiriyor, süt hayvanı kalmadığı için süt azalıyor ve değerleniyor. Herkes tekrar inek alıyor, süt artıyor, süt fiyatı tekrar düşüyor, bu kısır döngüde tekrar başa dönüyoruz. Et ve süt kurumunun tekrar faal olması ümit verici, amacına uygun olarak çalışır ve piyasada bir et yem ve süt yem paritesi oluşursa, Hekimlerimizin de teknik danışmanlıklarıyla yetiştiricilerimiz böyle krizler yaşamaz diye düşünüyorum. Ülkemizin zorlu olan gıda virajından başarılı çıkabilmesi için, Veteriner Hekimlerimize hak ettikleri değeri verip, gerekli imkanların sağlanması gerekiyor.”
Veteriner, üreticinin bir
numaralı danışmanıdır
Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ayhan Devamlı, veteriner hekimlerin üreticiler açısından önemini, “Üreticiler, hayvanlarını hastalıklarından nasıl koruyabilirler, kendilerini hayvan hastalıklarından nasıl koruyabilirler, hayvanlarını nasıl besleyebilirler, hayvanlar nasıl yetiştirilir, hayvanların refahı nasıl sağlanır. Hayvanlar vücut dilleriyle ne söylemek isterler, gibi sorularda hayvan sahiplerine danışmanlık hizmeti de veriyorlar. Bu konuda köylü dostlarımızın ve Veteriner Hekim meslektaşlarımızın ilişkileri en üst düzeyde” şeklinde açıklıyor.
Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ayhan Devamlı’nın Sabah’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
SABAH- Kaç Veteriner Hekimimiz var? Gaziantep olarak, bu sayı nüfusumuza göre yeterli bir sayı mı?
Ayhan Devamlı-Odamıza kayıtlı Veteriner Hekim sayımız 340. Nüfusumuza göre sayımız yeterli. Şu anda 7’si pet klinik olmak üzere 63 tane Veteriner kliniğimiz var. Meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu Bakanlığımızın il, ilçe müdürlükleri ve özel kliniklerimizde çalışmakta. Bunun yanında süt ve besi çiftliklerinde, üniversitelerimizde, Gıda ve Yem Laboratuvarları’nda, Hayvanat Bahçemizde, Belediyelerimizde, ilaç firmalarında, kesimhanelerde, hayvan pazarında, barsak işletmelerinde, parçalama ünitesi olan marketlerde çalışmaktadırlar.
SABAH- Gaziantep’te son yıllarda büyükbaş hayvancılıkla ilgili tesisler kuruldu, süt üretimi yapılıyor. Bu tesisler Veteriner hekimlere iş imkanı açısından fırsat yarattı mı?
Ayhan Devamlı- Tabi faydası oldu; ama bu işletmelerde bulunan hayvan sayısına göre hesap edersek doğru orantılı bir fayda olarak düşünmek yanlış olur. Bu işletmelerden önce Veteriner Hekimler işletme bazlı çalıştıkları için, örnek veriyorum 3-5 hayvanı olan işletmeye de veteriner hekim gidebiliyordu, kazançları yüksekti. Ama şimdi binlerce hayvanı olan işletme de 2 veya 3 Veteriner Hekim çalıştırılıyor. Bu yüzden işletme sayımız yeterli değil. Bu sayıda hayvanlar bizim köylümüzün elinde 10-50 baş olan işletmeler halinde olsa, şu anda sahada istihdam ettiğimiz Veteriner Hekim sayımız kadar daha meslektaşımızı istihdam edebiliriz. Ve ülke hayvancılığımızda bundan çok daha başarılı olur.
Bu cihette bakarsak iş imkanı tabi ki de oldu. Ama daha fazlası da olabilirdi. Aile işletmeleri olan yerler olsaydı, çok daha fazla meslektaşlarımız bundan faydalanabilirlerdi. Genel itibariyle kapasitesi yüksek işletmeler kurulması istendiği için köylü vatandaşlarımız bu projelerden çok fazla yararlanamadı. Umarım bundan sonra hazırlanan projeler, özellikle süt sığırcılığı işletmeleri projeleri, bahsettiğimiz gibi aile işletmeleri olarak ortaya çıkar. Ve bahsedilen köylü böylelikle tekrar milletin efendisi olur.
SABAH- Veteriner Hekimler, nasıl ve nerelerde hizmet veriyor? Daha çok özel klinikler de mi, kırsal kesimlerde mi?
Ayhan Devamlı- Klinisyenlerimiz ,özel danışmanlık yapan arkadaşlarımız ve il, ilçe Müdürlüklerimizin hayvan sağlığı şubelerinde çalışan meslektaşlarımız, kırsalda köylü vatandaşlarımıza ve çiftlilerimize hizmet vermektedirler. Et ve süt gibi ürünlerde gıda güvenliğimiz bu meslektaşlarımızın emin ellerinde. Şehir merkezinde ise Pet kliniği olan klinisyen arkadaşlarımız kedi, köpek ve egzotik hayvanların tedavi ve koruyucu hekimliklerini yapmakta ve Veteriner kliniklerimizde eczane görevi yapılmaktadır. Bunun yanında İl, İlçe müdürlüklerinde vatandaşın evrak işlemleri, gıda işletmelerinin denetimleri yapılmakta. Üniversitelerimizde çeşitli fakültelerde ve kürsülerde akademisyen meslektaşlarımız bulunmakta.
SABAH- Mesela köylerdeki üreticiler Veteriner Hekimlerden nasıl hizmet alıyor, vatandaşla ilişkileri nasıl?
Ayhan Devamlı- Köylere göreve giden Veteriner Hekim arkadaşlarımız ile köy halkı bir aile gibiler. Başka hiçbir meslek grubunda vatandaş gece 10-11 gibi arayıp bir sıkıntımız var, çözülmesi gereken bir problemimiz var diyemezler. Ama Veteriner Hekimlerini gece 03:00’te bile arayıp ineğimizin doğumu başladı, kuzularımız hasta ilgilenebilir misiniz gibi diyaloglar yaşanıyor. Aslında bunlar diğer meslekler için garipsense de hekimliğin doğasında var. Bu ilişki o kadar ileriye gitmiş durumdaki yetiştiricileriyle veya hasta sahipleriyle ailecek görüşen Veteriner Hekimi arkadaşlarımız var. Bu konuda arkadaşlarımız ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar. Hayvanlarını hastalıklarından nasıl koruyabilirler, kendilerini hayvan hastalıklarından nasıl koruyabilirler, hayvanlarını nasıl besleyebilirler, hayvanlar nasıl yetiştirilir, hayvanların refahı nasıl sağlanır. Hayvanlar vücut dilleriyle ne söylemek isterler, gibi sorularda hayvan sahiplerine danışmanlık hizmeti de veriyorlar. Bu konuda köylü dostlarımızın ve Veteriner Hekim meslektaşlarımızın ilişkileri en üst düzeyde.
SABAH- Türkiye ve il genelinde Veteriner Hekim sayımız yeterli mi, üniversitelerden her yıl kaç veteriner katılıyor meslek ordunuza?
Ayhan Devamlı- İlimiz için Veteriner Hekim sayımız yeterli, fakat ülkemiz için fazla. İlimiz sanayi odaklı bir şehir olduğu için Veteriner Hekim mezunumuz çok fazla değil, örneğin benim sınıfımda Gaziantepli olarak tek ben vardım, ama Osmaniyeli 7 sınıf arkadaşım vardı. Bu sayı bölgesel kültüre, iş sahasına göre değişiyor. Ülkemizde 30 Veteriner Fakültemiz var. Her fakülteden tahminen yılda 60 kişi mezun olsa bin 800 kişiye yakın mezun veriyoruz. Bu mezunların çoğu Bakanlığın atamalarıyla istihdam oluyor. Mesela bu yılda Bakanımız Sayın Faruk Çelik 2 bin 170 Hekim ve Mühendisin alımının yapılacağını söyledi. Yine istihdamda problem olmayacağı gözüküyor. Ama ileri ki yıllarda Bakanlık bu istihdamı bırakırsa 30 fakültenin mezunları sıkıntı yaşayabilir. Ama şu anda iş problemi yok.
SABAH- Dünyanın geleceğinin tarım ve hayvancılıkta olduğunu biliyoruz. Bu açıdan her iki üretim de çok önemli. Bu açıdan Veteriner Hekimlik mesleğinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor ne dersiniz?
Ayhan Devamlı- Veteriner Hekimlik mesleğinin değeri görülmese de hissediliyor. Aslında çok popüleriz, sadece mesleğimizin ismini zikretmiyorlar. Yani gazeteleri açtığımız zaman bir çok haberin bizimle direkt ilgisi var. Et sıkıntısı şu durumda, süt sıkıntısı bu durumda, et tavan yaptı, sütçüler kriz yaşıyor gibi haberlerden biz şu sonuçları çıkartmalıyız. Bu görev kimin? Biz emaneti işin ehline neden vermiyoruz? Hayvancılık zaten yanlış politikalar yüzünden sıkıntı yaşıyor. Bunun üzerine bir de hastalıklar ve yanlış beslemelerden kaynaklı olarak hayvanlarımızdan alabileceğimizin çok altında verim alırsak, yavru kayıplarımız olursa, yetiştiricimiz doğal olarak zarar eder. Politika bizim işimiz değil, ama sağlık bizim işimiz. Netice itibariyle biz elimizdeki inekleri, doğurgan hayvanları istediğimiz gibi yetiştiremiyoruz. Kar da olmayınca o güzelim hayvanlar bakımsızlıktan kesime gidiyor . Bu fasit daireden hayvancılığı çıkarmamız gerekiyor. Süt fiyatı düşüyor, et değerleniyor, et değerlendiği için yetiştirici süt ineklerini kestiriyor, süt hayvanı kalmadığı için süt azalıyor ve değerleniyor. Herkes tekrar inek alıyor, süt artıyor, süt fiyatı tekrar düşüyor, bu kısır döngüde tekrar başa dönüyoruz. Et ve süt kurumunun tekrar faal olması ümit verici, amacına uygun olarak çalışır ve piyasada bir et yem ve süt yem paritesi oluşursa, Hekimlerimizin de teknik danışmanlıklarıyla yetiştiricilerimiz böyle krizler yaşamaz diye düşünüyorum. Ülkemizin zorlu olan gıda virajından başarılı çıkabilmesi için, Veteriner Hekimlerimize hak ettikleri değeri verip, gerekli imkanların sağlanması gerekiyor.
SABAH- Mesleki olarak en önemli sorunlarınız nelerdir, çözümü konusunda neler öneriyorsunuz?
Ayhan Devamlı- Her mesleğin belli başlı problemleri vardır, ama bizim mesleğimizin faaliyet alanı geniş olduğu için bunu kamu ve kamu dışında çalışan meslektaşlarımız olmak üzere iki ana başlık altında toplayabiliriz.
Kamuda çalışan meslektaşlarımızın problemlerinin en büyüğü, yıllarca mücadelesini verdiğimiz, Tar-gel projesiydi. Çok şükür omuzumuzdan koca bir yük inmiş oldu. Bu adaletsiz proje bitti.
Diğer bir problemimiz ise Veteriner Hekimlerin ne sağlık personeli ne de teknik personel oldukları tam olarak belli değil. Bu yüzden mesleğin problemlerinde çözüm konusunda hep sıkıntı yaşıyoruz. Teknik elemanların aldıkları tazminatlarda sağlıkçı olduğumuz söyleniyor. Bu yüzden kapsam dışında kaldığımızı söylüyorlar. Doktorların aldıkları tıp bayramında emekli maaşlarına yansıyacak olan 1000 TL’lik zam bizi kapsamıyor. Tam gün yasasıyla kamuda çalışan meslektaşlarımızın, doktorlarla birlikte klinik açma yetkileri kaldırıldı. Bu beşeri hekimlerin maaşlarına yansırken, biz Veteriner Hekimler tabiri caizse yine ayazda kaldık. Kamu dışında çalışan meslektaşlarımızdan Klinisyen Hekimlerimiz, yeni yönetmeliklerin getirdiği şartlar ve evrak işlerine adapte konusunda bir hayli zorlanıyorlar. Biz elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz, ama iller arasındaki uygulama, yorumlama farklılıkları bizleri de zorluyor.
Hayvancılıkta teknoloji ve uygulamalardaki yenilikler çok hızlı ilerliyor. Çiftlik hekimlerimizin ve Klinisyen hekimlerimizin hizmet içi eğitimler olmadan bu hıza yetişmeleri mümkün değil. Bu noktada istişare ettiğimiz arkadaşlarımızla “GAZİANTEP V.H.O AKADEMİ” eğitimlerimizi başlattık. Bu hizmet içi eğitimlerimizle eksik olarak gördüğümüz konularda bu eksikleri kendi içimizde kapatıyor, bu problemi de böylelikle çözmüş oluyoruz. Bu eğitimlerin çok daha profesyonellerini ileride Bakanlığımız kanalıyla gerçekleştirilmesini ümit ve talep ediyoruz.
SABAH- Tar-gel Projesinin bitmesi ve yeni çalışma modeli hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ayhan Devamlı- Çok detaya girmeden Tar-gel projesini anlatayım; 2004 yılında Köy-Mer projesi adıyla “1000 köye 1000 tarım gönüllüsü” sloganıyla başlayan, mülakatlarla alımı yapılan, maaşlarını kaymakamlıkların bütçelerinden karşılayan, 2006 yılında KPSS puanına göre alınan personelle 4B kadrosuna geçirilen, 2013 yılında 12 kurumun hiçbir fark olmadan sözleşmeli personelini direk merkezdeki 4A kadroya geçirdiği, bizde ise binecek bir aracı, oturacak bir binası ve hiçbir yetkisi olmadan kadrosu 3-5 köye verilen, 10.000 personelin ikinci sınıf görüldüğü, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in göreve başlamasıyla birlikte çok kısa bir sürede, 2016 yılı Şubat ayında bitirdiği çileli bir proje.
Bu vesileyle projenin bitmesini sağlayan Sayın Bakanımıza ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Zihninizde canlandırmanız için örneklendireyim, bir öğretmen düşünün, özlük hakları merkezdeki öğretmenlerden çok az, sadece bu köylere atanabiliyor, 4-5 köye aynı anda atanıyor, köylerde okul yok, bu köyler arasında gideceği araç yok, kendi imkanlarıyla gitmesi isteniyor, merkezdeki öğretmenlerin işleri sıkışınca onlar yardıma çağırılıyor, bu öğretmenlerin işleri bitince tekrar köylerine yollanıyor, bunun yanında birde yetkisi kısıtlı. Sizce böyle bir öğretmen başarılı olabilir mi? Olamaz ve olmadı da. Şu anda bu projenin eski çalışanları diyelim, TARGEL ismini duymak bile istemiyor. Biz bu projeye hep ölü doğum gözüyle baktık, bunun iki temel problemi vardı. Bunlardan birincisi kesinlikle eşitsizliğiydi, ikincisi ise köy yerleşik bir proje olmasıydı. Yeni çalışma modeli aslında Tar-gel projesinden çok farklı bir model değil. İşletme bazlı çalışma modelinde tüm personele işletme verilmesi birinci problemimiz olan adaletsizliği bitirdi, köy yerleşik olmayıp merkezden çalışılmaya gidilmesi de ikinci problemi bitirdi.
Bu çalışma modelinden ben çok ümitliyim, başarılı olacağına inanıyorum.Çiçek Bayram-Adem Kesenek
Ayhan Devamlı: 1983 Gaziantep doğumluyum. İlk, Orta, ve Lise öğrenimlerimi Gaziantep’te tamamladım. 2002 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ne girmeye hak kazandım. Üniversite hayatımda da mesleki ve mesleğimizin sosyal yönlerinde kendimizce aktif ve faal öğrencilerdik. Üniversitede Veterinerlik Fakültemizin topluluğunun başkanlık görevlerini yapmıştım. 2007 yılında Yüksek Lisans öğrenimimi tamamladım.
2010 yılında askerlik görevimi yaptım. 2010 yılı Mart ayında Bakanlığımızın kadro açmasıyla, Şahinbey Gıda Tarım Ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğümüze atandım. 2011 yılında Genel sekreterliğini yaptığım Veteriner Hekimler Dayanışma Derneğimizi kurduk.
2012 yılında Gaziantep-Kilis Bölgesi Odası’na Başkan seçildim. 2. Dönemim olmak üzere 4 yıldır Veterinerler Odası Başkanı olarak görev yapıyorum.
“Hayvancılık yanlış politikalar yüzünden çok sıkıntı yaşıyor” diye içinde bulunduğumuz koşulları değerlendiren Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ayhan Devamlı, “ Bunun üzerine bir de hastalıklar ve yanlış beslemelerden kaynaklı olarak hayvanlarımızdan alabileceğimizin çok altında verim alırsak, yavru kayıplarımız olursa, yetiştiricimiz doğal olarak zarar eder. Politika bizim işimiz değil, ama sağlık bizim işimiz. Netice itibariyle biz elimizdeki inekleri, doğurgan hayvanları istediğimiz gibi yetiştiremiyoruz. Kar da olmayınca o güzelim hayvanlar bakımsızlıktan kesime gidiyor. Bu fasit daireden hayvancılığı çıkarmamız gerekiyor” diye konuştu.
Ülkemizin zorlu olan gıda
virajından başarılı çıkışını
veteriner hekimler sağlayabilir
Devamlı, hayvancılıkta sağlıklı politikalar oluşturulamamış olmasının yarattığı kısır döngüyü şöyle anlattı: “Süt fiyatı düşüyor, et değerleniyor, et değerlendiği için yetiştirici süt ineklerini kestiriyor, süt hayvanı kalmadığı için süt azalıyor ve değerleniyor. Herkes tekrar inek alıyor, süt artıyor, süt fiyatı tekrar düşüyor, bu kısır döngüde tekrar başa dönüyoruz. Et ve süt kurumunun tekrar faal olması ümit verici, amacına uygun olarak çalışır ve piyasada bir et yem ve süt yem paritesi oluşursa, Hekimlerimizin de teknik danışmanlıklarıyla yetiştiricilerimiz böyle krizler yaşamaz diye düşünüyorum. Ülkemizin zorlu olan gıda virajından başarılı çıkabilmesi için, Veteriner Hekimlerimize hak ettikleri değeri verip, gerekli imkanların sağlanması gerekiyor.”
Veteriner, üreticinin bir
numaralı danışmanıdır
Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ayhan Devamlı, veteriner hekimlerin üreticiler açısından önemini, “Üreticiler, hayvanlarını hastalıklarından nasıl koruyabilirler, kendilerini hayvan hastalıklarından nasıl koruyabilirler, hayvanlarını nasıl besleyebilirler, hayvanlar nasıl yetiştirilir, hayvanların refahı nasıl sağlanır. Hayvanlar vücut dilleriyle ne söylemek isterler, gibi sorularda hayvan sahiplerine danışmanlık hizmeti de veriyorlar. Bu konuda köylü dostlarımızın ve Veteriner Hekim meslektaşlarımızın ilişkileri en üst düzeyde” şeklinde açıklıyor.
Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ayhan Devamlı’nın Sabah’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
SABAH- Kaç Veteriner Hekimimiz var? Gaziantep olarak, bu sayı nüfusumuza göre yeterli bir sayı mı?
Ayhan Devamlı-Odamıza kayıtlı Veteriner Hekim sayımız 340. Nüfusumuza göre sayımız yeterli. Şu anda 7’si pet klinik olmak üzere 63 tane Veteriner kliniğimiz var. Meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu Bakanlığımızın il, ilçe müdürlükleri ve özel kliniklerimizde çalışmakta. Bunun yanında süt ve besi çiftliklerinde, üniversitelerimizde, Gıda ve Yem Laboratuvarları’nda, Hayvanat Bahçemizde, Belediyelerimizde, ilaç firmalarında, kesimhanelerde, hayvan pazarında, barsak işletmelerinde, parçalama ünitesi olan marketlerde çalışmaktadırlar.
SABAH- Gaziantep’te son yıllarda büyükbaş hayvancılıkla ilgili tesisler kuruldu, süt üretimi yapılıyor. Bu tesisler Veteriner hekimlere iş imkanı açısından fırsat yarattı mı?
Ayhan Devamlı- Tabi faydası oldu; ama bu işletmelerde bulunan hayvan sayısına göre hesap edersek doğru orantılı bir fayda olarak düşünmek yanlış olur. Bu işletmelerden önce Veteriner Hekimler işletme bazlı çalıştıkları için, örnek veriyorum 3-5 hayvanı olan işletmeye de veteriner hekim gidebiliyordu, kazançları yüksekti. Ama şimdi binlerce hayvanı olan işletme de 2 veya 3 Veteriner Hekim çalıştırılıyor. Bu yüzden işletme sayımız yeterli değil. Bu sayıda hayvanlar bizim köylümüzün elinde 10-50 baş olan işletmeler halinde olsa, şu anda sahada istihdam ettiğimiz Veteriner Hekim sayımız kadar daha meslektaşımızı istihdam edebiliriz. Ve ülke hayvancılığımızda bundan çok daha başarılı olur.
Bu cihette bakarsak iş imkanı tabi ki de oldu. Ama daha fazlası da olabilirdi. Aile işletmeleri olan yerler olsaydı, çok daha fazla meslektaşlarımız bundan faydalanabilirlerdi. Genel itibariyle kapasitesi yüksek işletmeler kurulması istendiği için köylü vatandaşlarımız bu projelerden çok fazla yararlanamadı. Umarım bundan sonra hazırlanan projeler, özellikle süt sığırcılığı işletmeleri projeleri, bahsettiğimiz gibi aile işletmeleri olarak ortaya çıkar. Ve bahsedilen köylü böylelikle tekrar milletin efendisi olur.
SABAH- Veteriner Hekimler, nasıl ve nerelerde hizmet veriyor? Daha çok özel klinikler de mi, kırsal kesimlerde mi?
Ayhan Devamlı- Klinisyenlerimiz ,özel danışmanlık yapan arkadaşlarımız ve il, ilçe Müdürlüklerimizin hayvan sağlığı şubelerinde çalışan meslektaşlarımız, kırsalda köylü vatandaşlarımıza ve çiftlilerimize hizmet vermektedirler. Et ve süt gibi ürünlerde gıda güvenliğimiz bu meslektaşlarımızın emin ellerinde. Şehir merkezinde ise Pet kliniği olan klinisyen arkadaşlarımız kedi, köpek ve egzotik hayvanların tedavi ve koruyucu hekimliklerini yapmakta ve Veteriner kliniklerimizde eczane görevi yapılmaktadır. Bunun yanında İl, İlçe müdürlüklerinde vatandaşın evrak işlemleri, gıda işletmelerinin denetimleri yapılmakta. Üniversitelerimizde çeşitli fakültelerde ve kürsülerde akademisyen meslektaşlarımız bulunmakta.
SABAH- Mesela köylerdeki üreticiler Veteriner Hekimlerden nasıl hizmet alıyor, vatandaşla ilişkileri nasıl?
Ayhan Devamlı- Köylere göreve giden Veteriner Hekim arkadaşlarımız ile köy halkı bir aile gibiler. Başka hiçbir meslek grubunda vatandaş gece 10-11 gibi arayıp bir sıkıntımız var, çözülmesi gereken bir problemimiz var diyemezler. Ama Veteriner Hekimlerini gece 03:00’te bile arayıp ineğimizin doğumu başladı, kuzularımız hasta ilgilenebilir misiniz gibi diyaloglar yaşanıyor. Aslında bunlar diğer meslekler için garipsense de hekimliğin doğasında var. Bu ilişki o kadar ileriye gitmiş durumdaki yetiştiricileriyle veya hasta sahipleriyle ailecek görüşen Veteriner Hekimi arkadaşlarımız var. Bu konuda arkadaşlarımız ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar. Hayvanlarını hastalıklarından nasıl koruyabilirler, kendilerini hayvan hastalıklarından nasıl koruyabilirler, hayvanlarını nasıl besleyebilirler, hayvanlar nasıl yetiştirilir, hayvanların refahı nasıl sağlanır. Hayvanlar vücut dilleriyle ne söylemek isterler, gibi sorularda hayvan sahiplerine danışmanlık hizmeti de veriyorlar. Bu konuda köylü dostlarımızın ve Veteriner Hekim meslektaşlarımızın ilişkileri en üst düzeyde.
SABAH- Türkiye ve il genelinde Veteriner Hekim sayımız yeterli mi, üniversitelerden her yıl kaç veteriner katılıyor meslek ordunuza?
Ayhan Devamlı- İlimiz için Veteriner Hekim sayımız yeterli, fakat ülkemiz için fazla. İlimiz sanayi odaklı bir şehir olduğu için Veteriner Hekim mezunumuz çok fazla değil, örneğin benim sınıfımda Gaziantepli olarak tek ben vardım, ama Osmaniyeli 7 sınıf arkadaşım vardı. Bu sayı bölgesel kültüre, iş sahasına göre değişiyor. Ülkemizde 30 Veteriner Fakültemiz var. Her fakülteden tahminen yılda 60 kişi mezun olsa bin 800 kişiye yakın mezun veriyoruz. Bu mezunların çoğu Bakanlığın atamalarıyla istihdam oluyor. Mesela bu yılda Bakanımız Sayın Faruk Çelik 2 bin 170 Hekim ve Mühendisin alımının yapılacağını söyledi. Yine istihdamda problem olmayacağı gözüküyor. Ama ileri ki yıllarda Bakanlık bu istihdamı bırakırsa 30 fakültenin mezunları sıkıntı yaşayabilir. Ama şu anda iş problemi yok.
SABAH- Dünyanın geleceğinin tarım ve hayvancılıkta olduğunu biliyoruz. Bu açıdan her iki üretim de çok önemli. Bu açıdan Veteriner Hekimlik mesleğinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor ne dersiniz?
Ayhan Devamlı- Veteriner Hekimlik mesleğinin değeri görülmese de hissediliyor. Aslında çok popüleriz, sadece mesleğimizin ismini zikretmiyorlar. Yani gazeteleri açtığımız zaman bir çok haberin bizimle direkt ilgisi var. Et sıkıntısı şu durumda, süt sıkıntısı bu durumda, et tavan yaptı, sütçüler kriz yaşıyor gibi haberlerden biz şu sonuçları çıkartmalıyız. Bu görev kimin? Biz emaneti işin ehline neden vermiyoruz? Hayvancılık zaten yanlış politikalar yüzünden sıkıntı yaşıyor. Bunun üzerine bir de hastalıklar ve yanlış beslemelerden kaynaklı olarak hayvanlarımızdan alabileceğimizin çok altında verim alırsak, yavru kayıplarımız olursa, yetiştiricimiz doğal olarak zarar eder. Politika bizim işimiz değil, ama sağlık bizim işimiz. Netice itibariyle biz elimizdeki inekleri, doğurgan hayvanları istediğimiz gibi yetiştiremiyoruz. Kar da olmayınca o güzelim hayvanlar bakımsızlıktan kesime gidiyor . Bu fasit daireden hayvancılığı çıkarmamız gerekiyor. Süt fiyatı düşüyor, et değerleniyor, et değerlendiği için yetiştirici süt ineklerini kestiriyor, süt hayvanı kalmadığı için süt azalıyor ve değerleniyor. Herkes tekrar inek alıyor, süt artıyor, süt fiyatı tekrar düşüyor, bu kısır döngüde tekrar başa dönüyoruz. Et ve süt kurumunun tekrar faal olması ümit verici, amacına uygun olarak çalışır ve piyasada bir et yem ve süt yem paritesi oluşursa, Hekimlerimizin de teknik danışmanlıklarıyla yetiştiricilerimiz böyle krizler yaşamaz diye düşünüyorum. Ülkemizin zorlu olan gıda virajından başarılı çıkabilmesi için, Veteriner Hekimlerimize hak ettikleri değeri verip, gerekli imkanların sağlanması gerekiyor.
SABAH- Mesleki olarak en önemli sorunlarınız nelerdir, çözümü konusunda neler öneriyorsunuz?
Ayhan Devamlı- Her mesleğin belli başlı problemleri vardır, ama bizim mesleğimizin faaliyet alanı geniş olduğu için bunu kamu ve kamu dışında çalışan meslektaşlarımız olmak üzere iki ana başlık altında toplayabiliriz.
Kamuda çalışan meslektaşlarımızın problemlerinin en büyüğü, yıllarca mücadelesini verdiğimiz, Tar-gel projesiydi. Çok şükür omuzumuzdan koca bir yük inmiş oldu. Bu adaletsiz proje bitti.
Diğer bir problemimiz ise Veteriner Hekimlerin ne sağlık personeli ne de teknik personel oldukları tam olarak belli değil. Bu yüzden mesleğin problemlerinde çözüm konusunda hep sıkıntı yaşıyoruz. Teknik elemanların aldıkları tazminatlarda sağlıkçı olduğumuz söyleniyor. Bu yüzden kapsam dışında kaldığımızı söylüyorlar. Doktorların aldıkları tıp bayramında emekli maaşlarına yansıyacak olan 1000 TL’lik zam bizi kapsamıyor. Tam gün yasasıyla kamuda çalışan meslektaşlarımızın, doktorlarla birlikte klinik açma yetkileri kaldırıldı. Bu beşeri hekimlerin maaşlarına yansırken, biz Veteriner Hekimler tabiri caizse yine ayazda kaldık. Kamu dışında çalışan meslektaşlarımızdan Klinisyen Hekimlerimiz, yeni yönetmeliklerin getirdiği şartlar ve evrak işlerine adapte konusunda bir hayli zorlanıyorlar. Biz elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz, ama iller arasındaki uygulama, yorumlama farklılıkları bizleri de zorluyor.
Hayvancılıkta teknoloji ve uygulamalardaki yenilikler çok hızlı ilerliyor. Çiftlik hekimlerimizin ve Klinisyen hekimlerimizin hizmet içi eğitimler olmadan bu hıza yetişmeleri mümkün değil. Bu noktada istişare ettiğimiz arkadaşlarımızla “GAZİANTEP V.H.O AKADEMİ” eğitimlerimizi başlattık. Bu hizmet içi eğitimlerimizle eksik olarak gördüğümüz konularda bu eksikleri kendi içimizde kapatıyor, bu problemi de böylelikle çözmüş oluyoruz. Bu eğitimlerin çok daha profesyonellerini ileride Bakanlığımız kanalıyla gerçekleştirilmesini ümit ve talep ediyoruz.
SABAH- Tar-gel Projesinin bitmesi ve yeni çalışma modeli hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ayhan Devamlı- Çok detaya girmeden Tar-gel projesini anlatayım; 2004 yılında Köy-Mer projesi adıyla “1000 köye 1000 tarım gönüllüsü” sloganıyla başlayan, mülakatlarla alımı yapılan, maaşlarını kaymakamlıkların bütçelerinden karşılayan, 2006 yılında KPSS puanına göre alınan personelle 4B kadrosuna geçirilen, 2013 yılında 12 kurumun hiçbir fark olmadan sözleşmeli personelini direk merkezdeki 4A kadroya geçirdiği, bizde ise binecek bir aracı, oturacak bir binası ve hiçbir yetkisi olmadan kadrosu 3-5 köye verilen, 10.000 personelin ikinci sınıf görüldüğü, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in göreve başlamasıyla birlikte çok kısa bir sürede, 2016 yılı Şubat ayında bitirdiği çileli bir proje.
Bu vesileyle projenin bitmesini sağlayan Sayın Bakanımıza ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Zihninizde canlandırmanız için örneklendireyim, bir öğretmen düşünün, özlük hakları merkezdeki öğretmenlerden çok az, sadece bu köylere atanabiliyor, 4-5 köye aynı anda atanıyor, köylerde okul yok, bu köyler arasında gideceği araç yok, kendi imkanlarıyla gitmesi isteniyor, merkezdeki öğretmenlerin işleri sıkışınca onlar yardıma çağırılıyor, bu öğretmenlerin işleri bitince tekrar köylerine yollanıyor, bunun yanında birde yetkisi kısıtlı. Sizce böyle bir öğretmen başarılı olabilir mi? Olamaz ve olmadı da. Şu anda bu projenin eski çalışanları diyelim, TARGEL ismini duymak bile istemiyor. Biz bu projeye hep ölü doğum gözüyle baktık, bunun iki temel problemi vardı. Bunlardan birincisi kesinlikle eşitsizliğiydi, ikincisi ise köy yerleşik bir proje olmasıydı. Yeni çalışma modeli aslında Tar-gel projesinden çok farklı bir model değil. İşletme bazlı çalışma modelinde tüm personele işletme verilmesi birinci problemimiz olan adaletsizliği bitirdi, köy yerleşik olmayıp merkezden çalışılmaya gidilmesi de ikinci problemi bitirdi.
Bu çalışma modelinden ben çok ümitliyim, başarılı olacağına inanıyorum.Çiçek Bayram-Adem Kesenek
Ayhan Devamlı: 1983 Gaziantep doğumluyum. İlk, Orta, ve Lise öğrenimlerimi Gaziantep’te tamamladım. 2002 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ne girmeye hak kazandım. Üniversite hayatımda da mesleki ve mesleğimizin sosyal yönlerinde kendimizce aktif ve faal öğrencilerdik. Üniversitede Veterinerlik Fakültemizin topluluğunun başkanlık görevlerini yapmıştım. 2007 yılında Yüksek Lisans öğrenimimi tamamladım.
2010 yılında askerlik görevimi yaptım. 2010 yılı Mart ayında Bakanlığımızın kadro açmasıyla, Şahinbey Gıda Tarım Ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğümüze atandım. 2011 yılında Genel sekreterliğini yaptığım Veteriner Hekimler Dayanışma Derneğimizi kurduk.
2012 yılında Gaziantep-Kilis Bölgesi Odası’na Başkan seçildim. 2. Dönemim olmak üzere 4 yıldır Veterinerler Odası Başkanı olarak görev yapıyorum.