Madde bağımlılığının çok çeşitli unsurlardan oluştuğunu belirten Türk-Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak, “Çocuklarımızı ve gençlerimizi etkisi altına alan bonzai ve ekstazi gibi maddelerin kullanımı çok fazla. Bir kişinin madde bağımlısı olması aileden tutun da, eğitime, çarpık kentleşmeden, maddi-manevi her şeye bağlı. Bundan dolayı ortaya çıkan tablo çok acı veriyor” şeklinde konuştu.
Madde kullanım yaşının 11-12’lere kadar indiğini belirten Kazak, “Üniversitedeki gençlerde bu illetin pençesinde, sosyal medya veya haberlerde görüyoruz. İnsanları bu illetten kurtarmak için hepimize büyük görevler düştüğüne inanıyorum. Yani sağlıkçısından, eğitimcisine, ülkeyi idare eden mülki amirden, ailelere kadar herkese büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Ancak topyekün bir mücadele ile çocuklarımızı kurtarabiliriz” ifadesini kullandı.
Gençlerimizi zehirleyenlere yönelik cezaların caydırıcı olmalı
Çocuklarım okula gönderirken korktuklarını vurgulayan Kazak, “Uyuşturucu ile karşılayabilir diye endişe duyuyoruz. Bunu satan ve gençlerimizi zehirleyenlere yönelik cezaların caydırıcı olması gerekiyor. Ucu kime dokunursa dokunsun üzerine gidilmeli ve en ağır cezalara çarptırılmalı. Bunun yanı sıra çocuklara çok ciddi eğitimler verilmeli. Hem bilimsel-ilmi açıdan hem de örf, adet, gelenek ve görenek açısından. Ben bir eğitimci değilim, doğru da analiz edemeyebilirim ama babayım. Eğitimin sürekli değişmesi, okul yetersizliği, okul önlerindeki güvenliğin yetersiz oluşu da bu maddenin satılması ve kullanımını tetikleyen unsurlar diye düşünüyorum” diye açıklamada bulundu.
Çocukları kazanmanın yoluna bakmalıyız
“Madde bağımlısı olan gençleri toplum olarak dışladığımızda bunları kayıp mı edeceğiz, yoksa kazanacak mıyız, olaya böyle bakmamız lazım” diyen Türk-Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak konuşmasına şöyle devam etti: “Bunu kullananları dışladığımız zaman topyekün kaybedeceğiz. Ama bu çocukları kazanmanın yoluna bakmalıyız. Uyuşturucu kullananları tespit ettikten sonra onları kötü çevreden uzaklaştırıp izole etmeliyiz. Sosyal projeler sayesinde çocukları bu illetten koruyabiliriz. Ama bunun belli bir tedavi süreci var. Yeni başlayan birisi ile eski kullanan birisine aynı tedavi uygulanmaz. Kaç gün eğitim sonucunda bunların topluma kazandırılacağı ortaya konulmalı. Ama yapılan çalışmalar gösteriş amaçlı olmaması gerekiyor ve sonuç endeksli yapılmalı ki çözüme ulaşabilelim. Günü kurtarmak için yapılırsa bir işe yaramaz.”
Ailelere büyük görevler düşüyor
Ailelere büyük görevler düştüğünün altını çizen Kazak, “Ebeveynler çocuklarını okula gönderdiklerinde onları kontrol edebilmeli, kimlerle arkadaşlık kuruyor, sosyal çevresini bilmesi gerekiyor. Aileler kontrol etmediği zaman çocuklar madde kullanmaya meyilli gençlerle buluşmaya başlıyor ve çocuklarımızı kandırmaya gayret ediyorlar. Ailelerin refah seviyesi yükseldikçe çocukların bu illete bulaşma oranı azalıyor” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş
Madde kullanım yaşının 11-12’lere kadar indiğini belirten Kazak, “Üniversitedeki gençlerde bu illetin pençesinde, sosyal medya veya haberlerde görüyoruz. İnsanları bu illetten kurtarmak için hepimize büyük görevler düştüğüne inanıyorum. Yani sağlıkçısından, eğitimcisine, ülkeyi idare eden mülki amirden, ailelere kadar herkese büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Ancak topyekün bir mücadele ile çocuklarımızı kurtarabiliriz” ifadesini kullandı.
Gençlerimizi zehirleyenlere yönelik cezaların caydırıcı olmalı
Çocuklarım okula gönderirken korktuklarını vurgulayan Kazak, “Uyuşturucu ile karşılayabilir diye endişe duyuyoruz. Bunu satan ve gençlerimizi zehirleyenlere yönelik cezaların caydırıcı olması gerekiyor. Ucu kime dokunursa dokunsun üzerine gidilmeli ve en ağır cezalara çarptırılmalı. Bunun yanı sıra çocuklara çok ciddi eğitimler verilmeli. Hem bilimsel-ilmi açıdan hem de örf, adet, gelenek ve görenek açısından. Ben bir eğitimci değilim, doğru da analiz edemeyebilirim ama babayım. Eğitimin sürekli değişmesi, okul yetersizliği, okul önlerindeki güvenliğin yetersiz oluşu da bu maddenin satılması ve kullanımını tetikleyen unsurlar diye düşünüyorum” diye açıklamada bulundu.
Çocukları kazanmanın yoluna bakmalıyız
“Madde bağımlısı olan gençleri toplum olarak dışladığımızda bunları kayıp mı edeceğiz, yoksa kazanacak mıyız, olaya böyle bakmamız lazım” diyen Türk-Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak konuşmasına şöyle devam etti: “Bunu kullananları dışladığımız zaman topyekün kaybedeceğiz. Ama bu çocukları kazanmanın yoluna bakmalıyız. Uyuşturucu kullananları tespit ettikten sonra onları kötü çevreden uzaklaştırıp izole etmeliyiz. Sosyal projeler sayesinde çocukları bu illetten koruyabiliriz. Ama bunun belli bir tedavi süreci var. Yeni başlayan birisi ile eski kullanan birisine aynı tedavi uygulanmaz. Kaç gün eğitim sonucunda bunların topluma kazandırılacağı ortaya konulmalı. Ama yapılan çalışmalar gösteriş amaçlı olmaması gerekiyor ve sonuç endeksli yapılmalı ki çözüme ulaşabilelim. Günü kurtarmak için yapılırsa bir işe yaramaz.”
Ailelere büyük görevler düşüyor
Ailelere büyük görevler düştüğünün altını çizen Kazak, “Ebeveynler çocuklarını okula gönderdiklerinde onları kontrol edebilmeli, kimlerle arkadaşlık kuruyor, sosyal çevresini bilmesi gerekiyor. Aileler kontrol etmediği zaman çocuklar madde kullanmaya meyilli gençlerle buluşmaya başlıyor ve çocuklarımızı kandırmaya gayret ediyorlar. Ailelerin refah seviyesi yükseldikçe çocukların bu illete bulaşma oranı azalıyor” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş
RSS