ANASAYFA arrow right Güncel

Herkesi birinci derecede vatandaş yapmak en önemli sorumluluğumuz

Herkesi birinci derecede vatandaş yapmak en önemli sorumluluğumuz
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 00.41
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 00.41
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ''Cumhuriyetimizin 100. yılında güçlü toplum olmak en önemli kriterimiz. Herkesi birinci derecede vatandaş yapmak en önemli sorumluluğumuz'' dedi. Şahin, İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ''Aile İçi Şiddete Bilimsel Yaklaşım ve Çözüm önerileri'' konulu kolokyuma katıldı.
Ekonominin sosoyal politikalarla
desteklenmesi gerekiyor
Kolokyumun açılışında konuşan Şahin, modern dünya ve küreselleşmenin sadece sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik büyüme ile ilgisinin olmadığını, sosyal politikalarla içinin beslenmediği, demokratikleşme ve hukuk devleti gibi değerlerle bütünleşmediği zaman çok bir şey ifade etmediğini kaydetti. Hakça paylaşmanın, nesillerle dayanışmanın ve aile bütünlüğünün en az ekonomik kalkınma kadar önemli olduğunu vurgulayan Şahin, sosyal konulara bilimsel yaklaşılması, siyasal iradenin bilimsel yaklaşımla beraber, bir bütün olarak çözüm odaklı götürülmesi ve sorun analizlerinin iyi yapılması halinde daha hızlı çözüm bulunacağını söyledi.
''Şiddet bir sonuçtur ve bir insan hakları ihlalidir''
''Şiddet bir sonuçtur ve bir insan hakları ihlalidir'' diyen Şahin, konunun geçmişte kapalı bir toplum ve kapalı bir aile yapısı içinde ''Kol kırılır yen içinde kalır'' anlayışıyla, sosyal devletin aile içine girmeden devam eden bir olgu olarak görüldüğünü ifade etti. Şahin, 2007 yılında konunun ilk kez başbakanlık genelgesi ile ''kadına yönelik şiddet bir toplumsal sorundur ve gereği yapılmalıdır'' şeklinde siyasi bir iradeye dönüştüğünü belirterek, bundan sonraki süreçte kurumların kendini yeniden yapılandırması gerektiğinin görüldüğünü ifade etti.
Göç alan şehirlerde suç oranı yükseliyor
Kayıt dışında olan ve yok sayılan bir olayın kayıt içine alınmasıyla istatistiklerde şiddetin yüzde 1400 arttığı şeklinde rakamların telaffuz edildiğini kaydeden Şahin, olaylarla ilgili son 5 yılın kayıtlarını ve şehirlerin suç haritalarını çıkarttıklarını anlattı. İstatistiklerde göç alan şehirlerde konunun çok daha fazla, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'in ciddi manada suç haritasının yüksek olduğunun görüldüğünü ve göçün riski artırdığının belirlendiğini ifade eden Şahin, daha sonraki süreçte hukuki eksiklerin tamamlandığını belirtti.
Şiddet yaşanan ailelerin eğitim seviyesi düşük
Türk Ceza Kanunu'nun 35 yıl sonra ilk defa değiştiğini ve kadın ve çocuk hakları konusunda önemli değişimler yaşandığını kaydeden Şahin, cezaların artırıldığını söyledi. Asıl önemli olanın koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması olduğunu vurgulayan Şahin, şiddetin yaşandığı ailelerin eğitim seviyesini daha düşük, ekonomik olarak bireylerin daha zayıf ve kadının daha güçsüz olduğunun görüldüğünü ifade etti.
Yoksulluk eğitimin önündeki en önemli engel
Eğitimi ve istihdamı ve kadının birey olarak güçlendiği mekanizmaların oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Şahin, temel eğitimde kız ve erkek çocuklar arasındaki eğitim oranının 0.5'e düşmesinin bu konuda alınmış önemli bir başarı olduğunu söyledi.Temel eğitimden sonra orta öğretim ve üniversitede kız çocukların eğitim oranlarının yine düşmeye başladığını kaydeden Şahin, yoksulluğun eğitimin önünde engel olmaması için geçen yıl taşınmalı eğitimde kız çocuklarının 9. ve 10'uncu sınıftan eğitimlerine devam etmelerini sağlayan bir pozitif ayrımcılığa devam ettiklerini dile getirdi.
Ekonomik kalkınmayı ve kadının ekonomik olarak güçlenmesini çok önemsediklerini vurgulayan Şahin, o nedenle eşit işe eşit ücret, doğum ve annelik hakkı ile ilgili yasal düzenlemeleri yaptıklarını ifade etti.
Hukuki alt yapının güçlendirilmesi gerekiyor
Şahin, Bakan olmasıyla birlikte şiddetle ve kadının yaşam hakkı ile ilgili olan mücadelede hukuki altyapının güçlendirilmesi düşüncesinden hareketle, 30 maddelik bir yasanın altyapısı üzerinde çalışıldığını, oluşturulan bakanlık taslağının 110 kuruma gönderildiğini ve 55 birimden geri dönüşümün geldiğini anlattı. Taslağın şu an olgunlaşmış ve Bakanlar Kurulu'na gönderilmeye hazır hale gelmiş bir yasa tasarısına dönüşmüş durumda olduğunu ifade eden Şahin, bu konuda katılımcılığı ve bilimsel yaklaşımı çok önemsediklerini kaydetti.
Kadına yönelik şiddetle ilgili uluslararası sözleşmenin ilk imzasının 3 ay önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından atıldığını hatırlatan Şahin, dün de Bakanlar Kurulu olarak bu sözleşmeyi imzaladıklarını bildirdi. Sözleşmede korumaya, önlemeye ve teknik takibe yönelik düzenlemelerin yer aldığını belirten Şahin, mahkemenin karar vermesi ve bu karara rağmen eğer kişi yeniden eve yaklaşıp kadının yaşam hakkını ihlal edecek bir sıkıntı varsa, o zaman sinyalizasyon denilen sistemin devreye girecek bir sistemin kurulacağını anlattı.
Bunun hukuki olarak önemli temel altyapı olduğuna ancak sorunu bitirmeyeceğine dikkat çeken Şahin, ''Bu işin bitebilmesi için kadına yönelik şiddete sıfır tolerans değil, 74 milyonun topyekun seferberliği gereken bir olay'' dedi. Kadını birey olarak güçlendirirken, erkeğin zihinsel dönüşümünün de beraberinde desteklemek gerektiğini vurgulayan Şahin, bu amaçla Genelkurmay Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile projeler geliştirileceğini söyledi.
Aile Sosyal Destek Uzmanlığı çalışmalarına da değinen Şahin, ''Nasıl her ailenin bir hekimi varsa, bir sosyal destek uzmanı da olacak. O ailenin sosyolojik, ekonomik, psikolojik olarak neye ihtiyacı varsa, onu takip edecek bir sistemi getireceğiz. Proje ile ilgili planlama yapıldı ve 2 ay içinde pilot çalışmaya başlayacağız'' şeklinde konuştu.
Şahin, ''Cumhuriyetin 100. yılında güçlü toplum olmak en önemli kriterimiz. Herkesi birinci derecede vatandaş yapmak en önemli sorumluluğumuz'' dedi. AA
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *