Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “Çok zorlu bir süreç yaşıyoruz. Türkiye’de yaşayan herkes dahil olmak üzere güçlü olmamız gerekiyor” dedi... 1 milyon eğitimcinin kaygılı olduğunu söyledi.
Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, darbe ile ilgili soruşturma yürütülürken, her şeyden önce bunun bir cadı avına dönüştürülmemesi gerektiğini hatırlattı ve “Hukukun, adaletin, liyakatın öne çıkarıldığı bir sürecin işletilmesi eğitim açısından, eğitim emekçileri açısından uzun vadede eğitimin niteliği, bilimselliği, verimliliği, kalitesinin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu
Darbe süreçleri en çok bizim
eğitimci demokrasi güçlerini zorlar
Ersönmez, “Her şeyden önce emekten, demokrasiden, barıştan, hak ve özgürlüklerden, adaletten yana olanların tüm toplumsal kesimlerin, bir arada, sağ duylu, hoşgörü kültürü içerisinde gerçekten hukukun öne çıkarıldığı bir dönemde olmamız gereken bir süreci yaşıyoruz. Darbe süreçleri her zaman en çok bizim eğitimci demokrasi güçlerini zorlamıştır. Hedefleri her zaman mücadele edenler, hak arayanlar olmuştur. Daha çok bu dönemlerde özellikle eğitim alanı gerçekten ciddi bir kaos yaşıyor” diye konuştu.
Soruşturmalar cadı
avına dönüştürülmemeli
Özellikle hükümetin darbe girişimi üzerinden öğretmenler, akademisyenler ve bir çok üniversitedeki toplumsal kesimlere yine özel kurumlarda çalışanlara yönelik başlattığı süreci hatırlatan Ersönmez, “Darbe ile ilgili soruşturma yürütülürken, her şeyden önce bunu bir cadı avına dönüştürmeyi değil, daha çok hukukun ve adaletin gerçekten de liyakatın öne çıkarıldığı bir sürecin işletilmesinin eğitim açısında, eğitim emekçileri açısından uzun vadede eğitimin niteliği, bilimselliği, verimliliği, kalitesinin geliştirilmesine yönelik baktığımızda gerçekten de bunların öne çıkarılması gerekiyor. Yani rastgele değil, sadece somut olmayan şeyler üzerinde değil, mümkün olduğunca bu darbe ile hesaplaşmayı, darbe girişimine karşı geliştirilen mücadelenin mümkün olduğunca gerçekten mazlum, mağdur yaratmayacak şekilde sonuçlanması doğru bir temeldir” dedi.
Kaygıları çok yüksek
İki ay sonra yeni eğitim döneminin başlayacağını kaydeden Ersönmez, “Hem eğitim emekçilerinin, hem de darbe izlerinin hem de özellikle eğitimde yaşanacak olan hukuki süreçlerin doğru bir şekilde geliştirilmesi eğitim emekçilerini rahatlatacaktır. Bunların eğitime olan katkıları verimleri de artacaktır. Kendi işlerine asılmaları, kendi işlerini yapmaları için moral ve motivasyona ihtiyaçları var. Onun için şu anda 1 milyon eğitimci endişeli, temkinli ve kaygılı, ne olacağını bilmiyor. Kaygıları çok yüksek” diye konuştu.
“Bizim her şeyden önce çağrımız şudur” diyen Ersönmez, “Hükümete, siyasi partilere ve kurumlara mutlak suretle hukuk ve adaleti el üstünde tutmaları çağrısı yapıyoruz. Süreç, bu çerçevede yürütülmelidir. Eğitim emekçilerinin de bu kaygıları giderilmelidir. Çünkü gerçekten geleceğimiz eğitimdir. Eğitim emekçisi kendini iyi hissetmediğinde, kendini kaygılı, baskı altında hissettiğinde eğitime de katkısı olmayacaktır. Çağrımız budur. Başta hükümet olmak üzere tüm siyasi partilere, toplumun tüm sivil toplum kuruluşlarına bu dönem mutlak suretle daha çok hoşgörünün, empatinin, sevginin, saygının ve duyarlılığın öne çıkarıldığı bir süreç olması çağrısında bulunuyoruz” dedi. Adem Kesenek
Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, darbe ile ilgili soruşturma yürütülürken, her şeyden önce bunun bir cadı avına dönüştürülmemesi gerektiğini hatırlattı ve “Hukukun, adaletin, liyakatın öne çıkarıldığı bir sürecin işletilmesi eğitim açısından, eğitim emekçileri açısından uzun vadede eğitimin niteliği, bilimselliği, verimliliği, kalitesinin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu
Darbe süreçleri en çok bizim
eğitimci demokrasi güçlerini zorlar
Ersönmez, “Her şeyden önce emekten, demokrasiden, barıştan, hak ve özgürlüklerden, adaletten yana olanların tüm toplumsal kesimlerin, bir arada, sağ duylu, hoşgörü kültürü içerisinde gerçekten hukukun öne çıkarıldığı bir dönemde olmamız gereken bir süreci yaşıyoruz. Darbe süreçleri her zaman en çok bizim eğitimci demokrasi güçlerini zorlamıştır. Hedefleri her zaman mücadele edenler, hak arayanlar olmuştur. Daha çok bu dönemlerde özellikle eğitim alanı gerçekten ciddi bir kaos yaşıyor” diye konuştu.
Soruşturmalar cadı
avına dönüştürülmemeli
Özellikle hükümetin darbe girişimi üzerinden öğretmenler, akademisyenler ve bir çok üniversitedeki toplumsal kesimlere yine özel kurumlarda çalışanlara yönelik başlattığı süreci hatırlatan Ersönmez, “Darbe ile ilgili soruşturma yürütülürken, her şeyden önce bunu bir cadı avına dönüştürmeyi değil, daha çok hukukun ve adaletin gerçekten de liyakatın öne çıkarıldığı bir sürecin işletilmesinin eğitim açısında, eğitim emekçileri açısından uzun vadede eğitimin niteliği, bilimselliği, verimliliği, kalitesinin geliştirilmesine yönelik baktığımızda gerçekten de bunların öne çıkarılması gerekiyor. Yani rastgele değil, sadece somut olmayan şeyler üzerinde değil, mümkün olduğunca bu darbe ile hesaplaşmayı, darbe girişimine karşı geliştirilen mücadelenin mümkün olduğunca gerçekten mazlum, mağdur yaratmayacak şekilde sonuçlanması doğru bir temeldir” dedi.
Kaygıları çok yüksek
İki ay sonra yeni eğitim döneminin başlayacağını kaydeden Ersönmez, “Hem eğitim emekçilerinin, hem de darbe izlerinin hem de özellikle eğitimde yaşanacak olan hukuki süreçlerin doğru bir şekilde geliştirilmesi eğitim emekçilerini rahatlatacaktır. Bunların eğitime olan katkıları verimleri de artacaktır. Kendi işlerine asılmaları, kendi işlerini yapmaları için moral ve motivasyona ihtiyaçları var. Onun için şu anda 1 milyon eğitimci endişeli, temkinli ve kaygılı, ne olacağını bilmiyor. Kaygıları çok yüksek” diye konuştu.
“Bizim her şeyden önce çağrımız şudur” diyen Ersönmez, “Hükümete, siyasi partilere ve kurumlara mutlak suretle hukuk ve adaleti el üstünde tutmaları çağrısı yapıyoruz. Süreç, bu çerçevede yürütülmelidir. Eğitim emekçilerinin de bu kaygıları giderilmelidir. Çünkü gerçekten geleceğimiz eğitimdir. Eğitim emekçisi kendini iyi hissetmediğinde, kendini kaygılı, baskı altında hissettiğinde eğitime de katkısı olmayacaktır. Çağrımız budur. Başta hükümet olmak üzere tüm siyasi partilere, toplumun tüm sivil toplum kuruluşlarına bu dönem mutlak suretle daha çok hoşgörünün, empatinin, sevginin, saygının ve duyarlılığın öne çıkarıldığı bir süreç olması çağrısında bulunuyoruz” dedi. Adem Kesenek
RSS