Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından kent nüfusuna bir anda 500 bin civarında Suriyeli’nin karıştığı Gaziantep, Suriyeliler’e vatandaşlık hakkı verilmesinin doğurabileceği sonuç ve sorunlardan en çok etkilenecek kentlerden biri olacak
Suriyelilere vatandaşlık için başvuru hakkı tanınması, kriterlere uyan kişilerin vatandaş yapılması gerektiğini söyleyen İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, vatandaş olmayanlara da insan onuruna yaraşır bir statü verilmesi gerektiği görüşünde.
Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilere vatandaşlık verilmesi yönündeki tartışmaları değerlendiren İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, öncelikle mülteciler için uygulanan coğrafi kısıtlamanın kaldırılması gerektiğini söyledi. Bunun ardından tüm mülteciler için vatandaşlık başvurusu hakkı tanınması gerektiğini dile getiren Çorabatır, kriterler çerçevesinde vatandaşlığa kabul edilmeyen kişilerin de insan onuruna yakışır bir statü elde etmesi ve haklara ulaşmadaki engellerin kaldırılması gerektiğini ifade etti.
“Vatandaşlığa almak uluslararası hukuka uygun”
Toplumda Suriyeliler’e yükselen nefrete de dikkat çeken Çorabatır, burada medyaya çok fazla sorumluluk düştüğünü, Suriyelileri potansiyel suçlu olarak gösteren yayınların toplumdaki nefreti körüklediğini belirtti.
Corabatır, “Eğer uluslararası mülteci hukukundan hareket edersek, devletlerin mültecilere vatandaşlık vermesi bir yükümlülük olmamakla beraber, Cenevre Sözleşmesi'nin 34. maddesi bunu kuvvetle tavsiye ediyor. Mümkün olan her türlü adımı atmaları lazım deniyor. Bu açıdan baktığımızda Türkiye bir sıçrama yaparak, Suriyeli mültecileri kendi ulusal koruması altına alarak, kalıcı bir çözüm sağlamış oluyor. Kendi ulusal koruması altına alıyor. Bu uluslararası hukuka uygun bir durum. Ama bir adım ötesine gittiğinizde bazı sorunlar var. Her şeyden önce yetkililerin ve cumhurbaşkanının ifadelerinden anladığım kadarıyla vatandaşlığa alma işinin nasıl yapılacağı açık değil. Yasal düzenleme mi yapacaklar, başka bir yöntem mi izleyecekler, belirsiz” dedi.
Corabatır, “ Türkiye'nin yapması gereken bence şu an iki şey var” derken, “Birincisi mültecilerle ilgili 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni tam olarak uygulamanın adımını atmalı. Yani mülteciler için uygulanan coğrafi kısıtlamayı kaldırmalılar. Böylece vatandaşlığa geçmeyen/geçemeyen birçok mültecinin durumu da düzelebilir. İkincisi ise, eğer bir yasal düzenleme yapılacaksa ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına genel olarak geçişi kolaylaştıran bir adım olacaksa, bu olumlu karşılanmalıdır. Türkiye vatandaşlığına geçiş diğer pek çok ülkeye göre daha zor bir süreç. Bu biraz esnetilirse, sadece mülteciler için değil, Türkiye sınırları içinde Türkiyeli olamayanlar da rahatlayacaktır.
Mülteciler belli kriterler göz önüne alınarak vatandaşlığa kabul edilmeli ama vatandaşlık başvurusu hakkı herkese tanınmalı.Kriterlere uyan kişiler vatandaşlığa alınmalı. Alınmayanlar da bugünkü statülerinde bırakılmamalı. Onları da benzer bir statüye alarak onurlu bir yaşam sağlayacak imkanlar sağlanmalı” dedi.
İnsanları sadece TOKİ binalarına yerleştirmekle olmaz
Entegrasyonun Türkiye'nin yeni yeni öğrenmeye başladığı bir kavram olduğunu da ifade eden Corabatır, “Barınma ihtiyacından beslenmeye, eğitime, iş hayatına, sağlığa kadar uzanan çok geniş bir yelpaze. Kişilerin haklara erişimi noktasında engellerin kaldırılması gerekiyor. Dünyada da entegrasyonun tek bir şablonu yok. Ülkeler genellikle farklı yöntemler uyguluyor ama yine de iyi örneklerin minimum standartları gelişmiş vaziyette. Türkiye'de ise sığınma sistemi geçmişten beri coğrafi kısıtlama nedeniyle hep geçici nitelikte. Artık bunların uygulanmaya başlanması gerekiyor. Her hak birbiriyle bağlı. Yani insanları sadece TOKİ binalarına yerleştirmekle olmaz. Belki vatandaşlığa geçiş, entegrasyon politikalarını geliştirmek için de bir adım olacaktır.
Medyanın nefret söylemi ve önyargı yaratmamalı
Suriyeliler’e karşı oluşmaya başlayan nefret ortamını “çok tehlikeli bir durum” olarak nitelendiren İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır “Medyada Suriyelileri potansiyel suçlu gösteren pek çok haber yapılıyor. Çok tehlikeli bir tırmanış var. Bu noktada medyanın nefret söylemi ve önyargı yaratmayacak şekilde bir rol oynaması lazım. Siyasi beklentiler de olabilir, samimi endişeler de olabilir ama neticede birlikte yaşamayı öneren, daha hak temelli yayıncılık yapılmalı. Herkesin bugünkü çıkarlarının ötesinde, konuya sağduyulu bakması lazım” dedi..bianet-Haber Merkezi