ANASAYFA arrow right Güncel

İyi tarım ve organik tarım destekleri düşürülürse çiftçi ve tarım yara alır

İyi tarım ve organik tarım destekleri düşürülürse çiftçi ve tarım yara alır
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.40
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.40
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör, bölgenin en çok Ziraat Mühendisi istihdam eden, iyi tarım ve organ
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör, bölgenin en çok Ziraat Mühendisi istihdam eden, iyi tarım ve organik tarım üzerine çalışmalar yapan GAPCERT’i ziyaret etti

İyi tarım ve organik tarım destekleri düşürülürse çiftçi ve tarım yara alır
Ziyarette Sabah’a özel açıklamalarda bulunan Başkan Güngör, iyi tarım ve organik tarım desteklerinin düşürülmesiyle Türk tarımının ve çiftçisinin büyük yara alacağını söylerken, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bu yanlıştan dönmesi çağrısı yaptı.
700 bin çiftçi
üretimi bıraktı
Çiftçinin, bu hükümet ve bakanlıktan alacağı olduğunu dile getiren Güngör, “İşlenebilir tarım topraklarımız 26,5 milyon hektardan 23,2 milyon hektara, meralarımız 16,5 milyon hektar alandan 11 milyon hektara düştü. Tarım alanlarımızı, meralarımızı, sularımızı, ormanlarımızı, derelerimizi korumamız ve girdi maliyetlerini düşürecek önlemler almamız lazım. Fakat tarım alanlarını ve meraları korumamak, üreticiye gerekli desteği vermemek, girdi maliyetlerini düşürmemek ve verilen destekleri düşürmek doğru bir yaklaşım değil. 5-6 yıl önce 2,8 milyon üretici çiftçi kayıt sistemine kayıtlı iken bu sayı 2,1 milyona düştü. Yani 700 bin çiftçi üretimi bıraktı” diye konuştu.
İyi tarım ve organik tarımın
gıda güvenliği açısından önemli
İyi tarım ve organik tarım desteklerinin düşürülmesine değinen Güngör, iyi tarım ve organik tarımın gıda güvenliği açısından önemli olduğunu anlattı. “İyi tarım uygulamalarında ne kadar ilaç ve gübre kullanılacağı belli. Ayrıca analizler yapılarak tavsiye dışı ilaç kullanılmış mı veya ilaç kalıntısı olup olmadığına bakılıyor. İyi tarım uygulamalarına verilen destekler yeterli olmamasına rağmen 3 yıl üst üste bu desteği alanlara destek verilmemesi doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü desteklerin azalmasıyla birçok şirket kapandı ve 3 bin Ziraat Mühendisi işsiz kaldı” ifadelerini kullandı.
Ülkemizde ruhsatlı 600 binin
üzerinde gıda işletmesi bulunuyor
Birçok tarım ürünün ithal edildiğini vurgulayan Güngör, ithalatın hem ülkeyi hem de üreticiyi olumsuz etkilediğini belirtti. “Maalesef başka ülkelerin rahatı için ithalat yapıyoruz. İthalat doğru bir yaklaşım değildir. Ayrıca gıda güvenliği konusunda da sıkıntılarımız var. Birçok sebze-meyve hallerinde gıda laboratuvarları yoktur. Dolayısıyla gelen sebze ve meyve direkt olarak tüketiciye gidiyor. Ülkemizde ruhsatlı 600 binin üzerinde gıda işletmesi bulunuyor. Ancak denetim yapan personel sayısı 6 bin 500’dür. Dolayısıyla Ziraat Mühendisi istihdam ederek, denetim sayısının artırılması gerekmektedir. Gıda güvenliği önemli ama bunu söz ile değil, uygulamalarda ortaya koymak lazım” şeklinde açıklamada bulundu.
92 milyon dönüm buğday ekim
alanımız 72 milyon dönüme düştü
“Para kazanamayan üretici üretimden vazgeçer” diyen Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör, konuşmasına şu cümlelerle devam etti: “Sulu buğdayın 1 kilogram maliyeti 1,5 liradır. Ama devlet 1,35 kuruş destek verdi. O zaman çiftçi buğday eker mi, ekmez. 2002 yılında 92 milyon dönüm buğday ekim alanımız vardı, şimdi 72 milyon dönüme düştü. 2002 yılından 2019 yılının Ekim ayının sonuna kadar 60 milyon ton buğday ithal ettik ve 16 milyar dolar para ödedik. Tarımla ilgili tüm sorunları raporlar halinde 3. Tarım ve Orman Şurası’na verdik. Ayrıca kooperatifçilik önemli, devletin ve belediyelerin destek vermesi gerekiyor. Kamu ve tarım politikalarının ciddi şekilde uygulanması lazım. Ancak tarım politikalarımız bakandan bakana değişiyor. Dolayısıyla tarım politikamız yok.”
Devlet bazı yerlerde zarar edebilir,
ama çiftçiye desteğini sürdürmesi gerekiyor
1980 yılında beri uluslararası şirketlerin Türkiye’de Neoliberal politikalar uyguladığını kaydeden Genel Başkanı Güngör, “Neoliberal politikalar, devlete ait önemli kuruluşları satmak ve özelleştirmek üzerine kurulmuştur. 1980 yılından bugüne kadar Süt Endüstrisi, Et ve Balık Kurumu, Ziraat Donatım Kurumu, birçok şeker fabrikası gibi kurum ve kuruluşlar satıldı. Neredeyse devlete ait kurum ve kuruluş kalmadı. Çukobirlik, Tariş, Fiskobirlik gibi büyük yerler etkisizleştirildi ve atıl duruma geldi. Devlet bazı yerlerde zarar edebilir, ama çiftçiye desteğini sürdürmesi gerekiyor. Gerekirse başka yerden bütçesini azaltıp, çiftçiye verecek. Devlet her şeyden kar edecek diye bir şey yok” şeklinde değerlendirme yaptı. Hüseyin Karataş
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *