ANASAYFA arrow right Güncel

Küresel İklim Değişikliği Geleceğimizi Tehdit Ediyor

Küresel İklim Değişikliği Geleceğimizi Tehdit Ediyor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 03.35
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 03.35
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından "Küresel İklim Değişimi ve Gelecekte Sağlığımız: Nereye Gidiyoruz?" konulu konferans düzenlendi.

GAÜN Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Oditoryumunda gerçekleştirilen konferansa Amerika University of California Davis’den Prof. Kent E Pinkerton konuşmacı olarak katıldı.

Bütün dünyada ortalama sıcaklığın giderek arttığını, özellikle 70’li yıllardan sonra bu artışın giderek daha dramatik bir hal aldığını belirten Prof. Pinkerton, bunda en önemli nedenin başta CO2 olmak üzere sera gazlarının atmosfere aşırı salınımının olduğunu ifade etti. Sıcaklık artışının en önemli göstergesinin dağların doruklarında ve kutuplarda olan kar ve buz kütlesinin giderek incelmesi ve azalması olduğunu söyleyen Prof. Pinkerton, aşırı ısınmanın çevre üzerine bir diğer olumsuz sonucunun da ormanlardaki ağaçlarda yeni hastalıkların ortaya çıkması ve orman yangınlarının sıklığındaki artış olduğunu belirtti.

İklim değişikliğinin doğrudan insan sağlığını etkileyebileceğini, sıcaklık dalgalarının ölüm oranlarını artırdığını vurgulayan Prof. Pinkerton, bunun özellikle solunum sistemi, kalp-damar hastalıkları ve beyin hastalıklarına bağlı ölümlerde artışta etkili olduğunu kaydetti. 2003 yazında Fransa’da sıcaklık artışına bağlı olarak 15 bin fazladan ölüm olduğunu bu rakamın tüm Avrupa için 32 bin fazladan ölüm olduğunu ifade eden Prof. Pinkerton, bu ölümlerin daha çok sıcak çarpması, ateş ve su kaybından kaynaklandığını, kişide kalp yetmezliği, kronik solunum hastalıkları ve inme olmasının da ölümleri artırdığını belirtti. Prof. Pinkerton, depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıkların da arttığını söyledi.

Küresel iklim değişikliğinin ve sıcaklık artışının özellikle havadaki ozon ve toz zerreciklerinin artışına yol açarak hava kirliliğini artırabileceğini, bunun da insan sağlığını olumsuz etkileyebileceğini söyleyen Prof. Pinkerton, iklim değişikliği sonucu, bazı bölgelerde kuraklık, bazı bölgelerde de yağış artışlarının ortaya çıkabileceğini, bu durumun bir yandan ekosistemdeki biyolojik çeşitliliği etkileyerek alerjik potansiyeli yüksek yeni bitkilerin ortaya çıkmasına yol açabileceğini vurguladı. Prof. Pinkerton, diğer yandan yeni ortaya çıkan veya sayıları iklim değişikliği nedeniyle artan çeşitli böcek ve zararlılarla geçen bulaşıcı hastalıkların oranında artışın söz konusu olabileceğini belirtti.

İklim değişikliğinin kimi yerlerde kuraklığa ve çölleşmeye yol açarken, bazı yerlerde de aşırı ve dengesiz yağışların ortaya çıkabileceğini, bunun da sel ve toprak kaymalarına yol açarak hayatı olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Prof. Pinkerton, kuraklık veya kötü çevre koşullar nedeniyle su ve gıda kaynaklarının olumsuz etkilenebileceğini söyleyerek, bunun sonucunda göç ve yer değiştirme gibi sosyal hareketlerin ortaya çıkabileceğini ve insanların bundan olumsuz etkilenebileceğini kaydetti.

Diğer yandan küresel ısınma sonucu, buzullardaki erimenin deniz seviyesini de yükseltebileceğini, bu nedenle kıyılara yakın yerleşim yerlerinin sular atında kalabileceğini belirten Prof. Pinkerton, artan çölleşmenin çöllerden kaynaklanan kum fırtınalarının dünyanın diğer bölgelerini de olumsuz etkileyeceğini vurguladı. Prof. Pinkerton, durumun küresel ölçekte bütün ülkeleri etkileyebileceğini, ancak yoksul ülkelerin bundan daha çok zarar görebileceklerini ifade etti.

İklimde görülen değişikliklerin yavaşlaması ve önlenmesi için acil girişimlerde bulunulması gerektiğini ifade eden Prof. Pinkerton, bunun için hükümetlerin acil önlem almaları gerektiğinin altını çizdi. Karbon salınımı ve sera gazı oluşumunun azaltılması için petrol, kömür gibi fosil yakıtı kullanımının azaltılması, güneş, rüzgâr ve hidroelektrik gibi temiz ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapılarak kullanımlarının artırılması gerektiğini belirten Prof. Pinkerton, sıcaklık artışının, dağların doruklarında ve kutuplarda olan kar ve buz kütlesinin giderek incelmesine ve azalmasına yol açtığını ifade etti.



Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *