İnsan sağlığına ve hayatına son derece zararlı öldürücü maddeler
Bunların hepsi meclisi'dir ve felaket yaratır
Bu tür maddeler çok çeşitli olup, genelde (a) uyuşturucu (narkotik), (b) keyif verici ve bir grup da: (c) Alkollü içkiler (müskirat) sarhoşluk verenler olarak sayılabilirler. Bu üç gurup madde özellikle bağımlı olduğunda, kullanıcısına hayatı sağlık ve maddi çok büyük zararlara müncer olur. Aile saadetini de ciddi anlamda bozar... Zaman içerisinde aile ekonomisini bozar, iş hayatında verimsizlik ve tatminsizlikleri arttırır. Önce (b) Ülkemizde genelde, Dünya'da büyük miktarda; en azından milyarı aşan insan tarafından kullanılan bütün tömbeki vb. özel yaprak ürünleri son derece zararlı, kişi ve toplum sağlığını, ekonomisini ağır olarak sarsan, iş ve yaşamsal verimlerini düşüren cemiyet içinde adeta bir bir felaket yaratabilen bir temel taş, sinsi ve amansız bir düşmandır. Özellikle evlerinde bebekten yetişme çağındaki çocuğu olan ailede astım, akciğer, kan dolaşımı, kalp vb. hastalıkları büyük dertler açıcıdır bu sigara kullanım olayı... Elbette orta yaşa gelen ve sigara tiryakisi olan kişilerde belli bir zaman içerisinde astım, kalp, hatta kanser hastası olması kuvvetle olasıdır. Kendisi doktor olduğu halde bir kuzenimi kansere evrilme kaybettim. Sigaranın fabrikasyon olarak üretimi 1884'de verilen bir imzayla kurulan Reji idaresi ile başladı. 1938'de Tütün ve Tütün İnhisarı Kanunu ile (tekel) 1986'da tekel kaldırılıp üretim ve ithal serbest bırakıldı. Türkiye'de sigara talebi 1991 yılında 76800 ton iken 72100 tonu yurtiçi üretildi, (1988 fiyatlarıyla) 343.5 milyar TL değerinde 13800 ton sigara dış alımı yapılmıştı. 2016 itibariyle ülke nüfusu 78 milyonu aşmış olunca, sigara talebinin de % 25 (nüfus artışı oranında) çoğalarak en azından 96000 tona erişmesi tabidir. Yine o yılki fiyatlarla bu miktar tütün için ülke ekonomisinden 430 milyar TL'yi yakıp havaya üzülüyoruz diye fikrediyorum.
Ayrıca, yanma kimyası gereği içinde bulunan ortama CO2 ve diğer atıklarla kirletmenin gerek sağlık gerekse ekonomik yük ve zararlar oluşturması tabidir. Bunlardan kat kat muzır olan olgu, sigaranın (tütün) yandığı zaman hasıl ettiği zararlı madde sayısının 4000 kadar olmasıdır. Başlıca etkisi katran, ağır nikotin içeriklidir. Yalnız bunlar akciğerde ve kanda fevkalâde yüksek tahribata neden oluşlarıdır. Üstelik ve vetire günde kaç adet içilirse içilsin sürekli olunca, harabiyet sürekli birikim nedeniyle gitgide yükselmek durumundadır. İnsanın kendisine zulmüdür. Oysa ki millet için bu paralarla, ülkeyi kalkındıracak en büyük yatırımlar gerçekler, üç yılda milli gelirden fazla bir meblağ Türkiye'mizi hızlı kalkınma süresine sokardı. Üstüne üstlük genci, yaşlısıyla çok sağlıklı fertlerden oluşan bir millet, her alanda ne kadar büyük işlere ve başarılara imzalar atardı [kuşkusuz, planlı, çok çalışmak, araştırma-geliştirme faaliyet ve hizmetleri koşuluyla]. ( Bir ayet: 'Allah insanlara zulüm etmez, fakat İnsanlar kendilerine zulüm eder'). İyi ki 4207 sayılı kanuna kapalı yerlerde içim yasaklanmıştır ve içene de izin verene de para cezası uygulaması vaz edildi!!! (a). Uyuşturucu. Organizmaya karışması, merkezi sinir sisteminde dikkatin dağılması, düşünsen (fikri faaliyet) etkinliğin azalması, bilinç bulanıklığı ve uyku ile kendini belli eden işlevsel bir değişikliğe, duyarlılığın azalmasına, kasların gevşemesine yol açan kullanılan maddeye verilen ad. Uyuşturucu ilaçlar (narkotik). Uyuşturucu tutkusuna ya da alışkanlığına toksikmani denir. Günümüzde uyuşturucu olarak doğal bitki türevlerinden veya sentetik yoldan üretilmiş çok sayıda uyuşturucu olduğunu görüyoruz. Bu grup zararlı maddeler (b) grubunda olanlara göre kullanıcıyı daha keskin, hayatım Affet perişan eden sonuçları kısa zaman diliminde eriştirmektedir. Başlıca: eroin, afyon, morfin ve benzerleri ile diğer kokain ve esrar uyuşturucularıdır. Sentetiklerden ise bonzai LCG vb. leri.
Ağrı kesici ve mutluluk duygusu verici etki yaratan ve kullanımı bağımlılık oluşturabilen maddeler. Bunlar psikodisleptik maddeler sınıfına girer. Bağımlı olanlarda irade, akıl, doğru muhakeme, bir işte başarı olmaz. Toplumda işgücü potansiyelini ve gücünü düşürür; bir işe yaramaz asalak insanları hatta suç ve cürüm işleyen insanları çoğaltır; yük oluşturur. Böyle kişinin ailesi ve yakın etrafı da bir nevi moral (manevi) ve maddi yıkıma uğrar. Bu gibi maddeleri alım, satım ve kullanımı yapan kişiler için, başka bir ayet-i kerime ise 'kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız'dır. Özellikle son birkaç yıldan bu yana türlü-değişik tip uyuşturucu kullanım vakasının ortaokul öğrencisi yaşındaki çocuklara kadar düştüğü görülmüştür. Türk Ceza Yasası'nda bunları men edici, cezalandırıcı mevzuat vardır. Her halükarda, her şeyden önce aile, ana baba ve okullardaki eğitim ile bu konuya sahip çıkmak ve takipte olmak zorundadırlar. Toplum nizamı için bu vatan borcudur ve ifa edilmesi bir must ve kaçınılmazdır. Bu alanda cari son yasa 3 Haziran 1986 gün, 3298 sayılıdır. Yasa kapsamında her türlü alkolloidler ile bunların tuzları, eserleri ve eterlerinin kullanımı, alımi, satımı, üretimi, ithali, ihracı ile ilgili işlemleri Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı'nın iznine, koruma ve kontrolüne bağlanmıştır. Merhum pederin hukukçu oluşu sebebiyle biliyorum; son kanunlara göre azami ağır hapis verilebilen cezalar manzumesinde 50'li 60'lı yıllarda idam cezası da yer alıyordu. Toksikomani hastası bulunan bir aile için genelde tüm bir aileyi mahvetmek, yuva yıkmak, en azından, aile saadetini umutsuzluğa döndürmek, ölümle sonuçlanan feci akibetlere düçar olmak potansiyel tehlike ve karakteri vardır. (c) Gelelim alkollü içkiler bahsine. Bu konuda her şeyden önce Yüce Halık'ımızın emir ve nehiylerini (men etme) de içeren Kur'an'da [5. Maide suresinin 90-91 ayetlerinde] şarap, kumar, fal okları ve dikili taşlar konusu ele alınarak hepsinin haram edildiği buyurulmuştur.
Şarap eski zamanlarda en çok tüketilen alkolizi olan bir içki olduğu cihetle bu vurgulanmıştır. Son çağlarda rakı, votka, likör, bira vb. alkol içeren içkilerde İslam şartlarına göre haram olduklarında ittifak vardır. Alkol oranı çok veya az ne olursa olsun; Özellikle de uzun süre akşamcı tabirine uygun içiciler için beyinde, hücrelerde kalıcı hasar yaratması sonraları çeşitli bedeni kusurlar, hareket kabiliyeti, düşünme ve irade zayıflığı, yaşamın kalitesinde eksilme-düşme, mesleki faaliyetlerinde başarısızlık artı maişette daralma, geçim sıkıntısı ve diğer kötülüklere yol açmasının kaçınılmaz oluşu varid olabilmektedir. Bundan başka ibadetlerini (namaz, oruç, zekat, hac vb.) tam yapan bir insan için... "sarhoş iken namaza yaklaşmayınız" emir ayeti dikkate alındığında her tür alkollü içki için vazgeçmeyi tavsiye eden ayet ve hadis-i şeriflerde vardır. Keza kişinin kazancının bir kısmının harama harcanması suretiyle, sadaka ve zekat gibi emirlerin (salih ameller) yerine getirilememesine yol açtığı için de bundan kaçınılması gerektir, şarttır. Ancak yüce Rabbim yine 5/93 ayette 'sakınmak, yine sakınmak ve iyi işler yapmakta devam etmek üzere olan birinin (nadiren) tatmasında bir beis yoktur" ibaresi de mevcuttur. Sonuç olarak, 'dinde ileri gitmeyiniz' ayet-i kerimesini unutmayalım asla... Sağlık selametle olunuz kariim...
Dr. İlter Serim
Bunların hepsi meclisi'dir ve felaket yaratır
Bu tür maddeler çok çeşitli olup, genelde (a) uyuşturucu (narkotik), (b) keyif verici ve bir grup da: (c) Alkollü içkiler (müskirat) sarhoşluk verenler olarak sayılabilirler. Bu üç gurup madde özellikle bağımlı olduğunda, kullanıcısına hayatı sağlık ve maddi çok büyük zararlara müncer olur. Aile saadetini de ciddi anlamda bozar... Zaman içerisinde aile ekonomisini bozar, iş hayatında verimsizlik ve tatminsizlikleri arttırır. Önce (b) Ülkemizde genelde, Dünya'da büyük miktarda; en azından milyarı aşan insan tarafından kullanılan bütün tömbeki vb. özel yaprak ürünleri son derece zararlı, kişi ve toplum sağlığını, ekonomisini ağır olarak sarsan, iş ve yaşamsal verimlerini düşüren cemiyet içinde adeta bir bir felaket yaratabilen bir temel taş, sinsi ve amansız bir düşmandır. Özellikle evlerinde bebekten yetişme çağındaki çocuğu olan ailede astım, akciğer, kan dolaşımı, kalp vb. hastalıkları büyük dertler açıcıdır bu sigara kullanım olayı... Elbette orta yaşa gelen ve sigara tiryakisi olan kişilerde belli bir zaman içerisinde astım, kalp, hatta kanser hastası olması kuvvetle olasıdır. Kendisi doktor olduğu halde bir kuzenimi kansere evrilme kaybettim. Sigaranın fabrikasyon olarak üretimi 1884'de verilen bir imzayla kurulan Reji idaresi ile başladı. 1938'de Tütün ve Tütün İnhisarı Kanunu ile (tekel) 1986'da tekel kaldırılıp üretim ve ithal serbest bırakıldı. Türkiye'de sigara talebi 1991 yılında 76800 ton iken 72100 tonu yurtiçi üretildi, (1988 fiyatlarıyla) 343.5 milyar TL değerinde 13800 ton sigara dış alımı yapılmıştı. 2016 itibariyle ülke nüfusu 78 milyonu aşmış olunca, sigara talebinin de % 25 (nüfus artışı oranında) çoğalarak en azından 96000 tona erişmesi tabidir. Yine o yılki fiyatlarla bu miktar tütün için ülke ekonomisinden 430 milyar TL'yi yakıp havaya üzülüyoruz diye fikrediyorum.
Ayrıca, yanma kimyası gereği içinde bulunan ortama CO2 ve diğer atıklarla kirletmenin gerek sağlık gerekse ekonomik yük ve zararlar oluşturması tabidir. Bunlardan kat kat muzır olan olgu, sigaranın (tütün) yandığı zaman hasıl ettiği zararlı madde sayısının 4000 kadar olmasıdır. Başlıca etkisi katran, ağır nikotin içeriklidir. Yalnız bunlar akciğerde ve kanda fevkalâde yüksek tahribata neden oluşlarıdır. Üstelik ve vetire günde kaç adet içilirse içilsin sürekli olunca, harabiyet sürekli birikim nedeniyle gitgide yükselmek durumundadır. İnsanın kendisine zulmüdür. Oysa ki millet için bu paralarla, ülkeyi kalkındıracak en büyük yatırımlar gerçekler, üç yılda milli gelirden fazla bir meblağ Türkiye'mizi hızlı kalkınma süresine sokardı. Üstüne üstlük genci, yaşlısıyla çok sağlıklı fertlerden oluşan bir millet, her alanda ne kadar büyük işlere ve başarılara imzalar atardı [kuşkusuz, planlı, çok çalışmak, araştırma-geliştirme faaliyet ve hizmetleri koşuluyla]. ( Bir ayet: 'Allah insanlara zulüm etmez, fakat İnsanlar kendilerine zulüm eder'). İyi ki 4207 sayılı kanuna kapalı yerlerde içim yasaklanmıştır ve içene de izin verene de para cezası uygulaması vaz edildi!!! (a). Uyuşturucu. Organizmaya karışması, merkezi sinir sisteminde dikkatin dağılması, düşünsen (fikri faaliyet) etkinliğin azalması, bilinç bulanıklığı ve uyku ile kendini belli eden işlevsel bir değişikliğe, duyarlılığın azalmasına, kasların gevşemesine yol açan kullanılan maddeye verilen ad. Uyuşturucu ilaçlar (narkotik). Uyuşturucu tutkusuna ya da alışkanlığına toksikmani denir. Günümüzde uyuşturucu olarak doğal bitki türevlerinden veya sentetik yoldan üretilmiş çok sayıda uyuşturucu olduğunu görüyoruz. Bu grup zararlı maddeler (b) grubunda olanlara göre kullanıcıyı daha keskin, hayatım Affet perişan eden sonuçları kısa zaman diliminde eriştirmektedir. Başlıca: eroin, afyon, morfin ve benzerleri ile diğer kokain ve esrar uyuşturucularıdır. Sentetiklerden ise bonzai LCG vb. leri.
Ağrı kesici ve mutluluk duygusu verici etki yaratan ve kullanımı bağımlılık oluşturabilen maddeler. Bunlar psikodisleptik maddeler sınıfına girer. Bağımlı olanlarda irade, akıl, doğru muhakeme, bir işte başarı olmaz. Toplumda işgücü potansiyelini ve gücünü düşürür; bir işe yaramaz asalak insanları hatta suç ve cürüm işleyen insanları çoğaltır; yük oluşturur. Böyle kişinin ailesi ve yakın etrafı da bir nevi moral (manevi) ve maddi yıkıma uğrar. Bu gibi maddeleri alım, satım ve kullanımı yapan kişiler için, başka bir ayet-i kerime ise 'kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız'dır. Özellikle son birkaç yıldan bu yana türlü-değişik tip uyuşturucu kullanım vakasının ortaokul öğrencisi yaşındaki çocuklara kadar düştüğü görülmüştür. Türk Ceza Yasası'nda bunları men edici, cezalandırıcı mevzuat vardır. Her halükarda, her şeyden önce aile, ana baba ve okullardaki eğitim ile bu konuya sahip çıkmak ve takipte olmak zorundadırlar. Toplum nizamı için bu vatan borcudur ve ifa edilmesi bir must ve kaçınılmazdır. Bu alanda cari son yasa 3 Haziran 1986 gün, 3298 sayılıdır. Yasa kapsamında her türlü alkolloidler ile bunların tuzları, eserleri ve eterlerinin kullanımı, alımi, satımı, üretimi, ithali, ihracı ile ilgili işlemleri Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı'nın iznine, koruma ve kontrolüne bağlanmıştır. Merhum pederin hukukçu oluşu sebebiyle biliyorum; son kanunlara göre azami ağır hapis verilebilen cezalar manzumesinde 50'li 60'lı yıllarda idam cezası da yer alıyordu. Toksikomani hastası bulunan bir aile için genelde tüm bir aileyi mahvetmek, yuva yıkmak, en azından, aile saadetini umutsuzluğa döndürmek, ölümle sonuçlanan feci akibetlere düçar olmak potansiyel tehlike ve karakteri vardır. (c) Gelelim alkollü içkiler bahsine. Bu konuda her şeyden önce Yüce Halık'ımızın emir ve nehiylerini (men etme) de içeren Kur'an'da [5. Maide suresinin 90-91 ayetlerinde] şarap, kumar, fal okları ve dikili taşlar konusu ele alınarak hepsinin haram edildiği buyurulmuştur.
Şarap eski zamanlarda en çok tüketilen alkolizi olan bir içki olduğu cihetle bu vurgulanmıştır. Son çağlarda rakı, votka, likör, bira vb. alkol içeren içkilerde İslam şartlarına göre haram olduklarında ittifak vardır. Alkol oranı çok veya az ne olursa olsun; Özellikle de uzun süre akşamcı tabirine uygun içiciler için beyinde, hücrelerde kalıcı hasar yaratması sonraları çeşitli bedeni kusurlar, hareket kabiliyeti, düşünme ve irade zayıflığı, yaşamın kalitesinde eksilme-düşme, mesleki faaliyetlerinde başarısızlık artı maişette daralma, geçim sıkıntısı ve diğer kötülüklere yol açmasının kaçınılmaz oluşu varid olabilmektedir. Bundan başka ibadetlerini (namaz, oruç, zekat, hac vb.) tam yapan bir insan için... "sarhoş iken namaza yaklaşmayınız" emir ayeti dikkate alındığında her tür alkollü içki için vazgeçmeyi tavsiye eden ayet ve hadis-i şeriflerde vardır. Keza kişinin kazancının bir kısmının harama harcanması suretiyle, sadaka ve zekat gibi emirlerin (salih ameller) yerine getirilememesine yol açtığı için de bundan kaçınılması gerektir, şarttır. Ancak yüce Rabbim yine 5/93 ayette 'sakınmak, yine sakınmak ve iyi işler yapmakta devam etmek üzere olan birinin (nadiren) tatmasında bir beis yoktur" ibaresi de mevcuttur. Sonuç olarak, 'dinde ileri gitmeyiniz' ayet-i kerimesini unutmayalım asla... Sağlık selametle olunuz kariim...
Dr. İlter Serim