Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde 40 bin dekar alanda pul biber olarak işlenen kırmızı biber üretimi, yağışların fazla olması ve fiyatların düşük olması nedeniyle 25 bin dekara düştü. Ancak yine Nurdağı ve İslahiye çiftçisinin en önemli geçim kaynağı pul biber üretimi. Dolayısıyla Türkiye pul biber ihtiyacının yüzde 55’ini Nurdağı ve İslahiye karşılıyor.
Kırmızı biber üretimi konusunda açıklama yapan Ziraat Mühendisi Akın Apaydın,“Türkiye pul biber üretiminde önemli bir yeri olan bölgemizin bu nimeti kaybetmemesi adına tohumdan hasada kadar modern yetiştirme tekniklerini benimsemesi ve uygulanan tüm agronomik işlemlerde başarı sağlamak ve verimli bir üretim yapmak adına Ziraat Mühendisleriyle işbirliği içinde kendi tecrübelerini modern yetiştirme teknikleriyle harmanlamaları gerekmektedir. Bu sayede verimlilik artarken gübre ve zirai ilaç gibi önemli girdilerde düşüş yaşanacak verim ve kalitede artış sağlanacak, kalıntı ve aflotoksin problemi olmayan ürünler ile pazar içerisindeki yerini sağlamlaştıracaktır” şeklinde konuştu.
Verimli toprakları korumamız
ve sahip çıkmamız gerekiyor
Şu anda kırmızı biberde birinci hasat döneminin başladığını ifade eden Ziraat Mühendisi Apaydın, “Artan girdiler ve verimde yaşanan düşüş karşısında üreticinin tek ümidi geçen yıllara göre piyasada daha az arz oluşturan kurutmalık biberin fiyatının yükselmesidir. Çiftçilerimize yetiştiricilik süreci boyunca verimi arttırmak ve girdileri düşürmek adına Ziraat Mühendisleri’nden teknik destek alarak gerekli agronomik uygulamaları yerli yerince yapmalarını ve ürünün küresel piyasada talep görebilmesi açısından İyi Tarım Uygulamaları (GLOBALGAP) konusunda gerekli hassasiyeti göstermeleri gerekiyor. Tarımda sürdürülebilirliği her zaman göz önünde tutarak atalarımızdan torunlarımıza emanet olan bu verimli toprakları korumamız ve sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
Haşerelerin yoğunluğu
girdi maliyetlerini artırdı
Yüksek düzeyde ilerleyen Yeşil kurt (Helicoverpa armigera) ve Çiçek tripsi (Frankliniella occidentalis) gibi haşerelerin yoğunluğu zirai mücadele giderlerini arttırarak girdilerin artmasına neden olduğunu söyleyen Apaydın, “Üretim süreci boyunca her yıl karşılaşılan rutin problemler mevcut. Bunların başında üretimin, bir önceki yılın mahsulünden elde edilebilen ve herhangi bir sertifikasyona tabi olmayan standart tohumlardan yapılması geliyor. Bu durum eradikasyon dışında herhangi bir mücadelesi olmayan “Tobacco Mosaic Virus, Cucumber Mosaic Virus, Tomato Spotted Wilt Virus” gibi çeşitli viral etmenlerden kaynaklı hastalıkların görülmesine ve beraberinde verim ve kalitede düşüşe sebep oluyor” diye ifadeler kullandı.
Ziraat Mühendisi Akın Apaydın, şöyle konuştu. “Aynı zamanda üreticinin kendi bilgileri dahilinde geleneksel metotlarla üretim sürecini yürütmeye çalışması bitki beslemeye yönelik uygulamaların eksik veya yersiz yapılmasına, zirai mücadelede ekonomik zarar eşiği, zararlı tür ve popülasyon takibi gibi uygulamaların yapılamamasına neden olmaktadır. Bu durum beraberinde hastalık ve zararlının neden olduğu verim kayıplarını ve zirai mücadele girdilerini arttırırken mücadelede başarı oranını düşürmektedir.” Hüseyin Karataş
Kırmızı biber üretimi konusunda açıklama yapan Ziraat Mühendisi Akın Apaydın,“Türkiye pul biber üretiminde önemli bir yeri olan bölgemizin bu nimeti kaybetmemesi adına tohumdan hasada kadar modern yetiştirme tekniklerini benimsemesi ve uygulanan tüm agronomik işlemlerde başarı sağlamak ve verimli bir üretim yapmak adına Ziraat Mühendisleriyle işbirliği içinde kendi tecrübelerini modern yetiştirme teknikleriyle harmanlamaları gerekmektedir. Bu sayede verimlilik artarken gübre ve zirai ilaç gibi önemli girdilerde düşüş yaşanacak verim ve kalitede artış sağlanacak, kalıntı ve aflotoksin problemi olmayan ürünler ile pazar içerisindeki yerini sağlamlaştıracaktır” şeklinde konuştu.
Verimli toprakları korumamız
ve sahip çıkmamız gerekiyor
Şu anda kırmızı biberde birinci hasat döneminin başladığını ifade eden Ziraat Mühendisi Apaydın, “Artan girdiler ve verimde yaşanan düşüş karşısında üreticinin tek ümidi geçen yıllara göre piyasada daha az arz oluşturan kurutmalık biberin fiyatının yükselmesidir. Çiftçilerimize yetiştiricilik süreci boyunca verimi arttırmak ve girdileri düşürmek adına Ziraat Mühendisleri’nden teknik destek alarak gerekli agronomik uygulamaları yerli yerince yapmalarını ve ürünün küresel piyasada talep görebilmesi açısından İyi Tarım Uygulamaları (GLOBALGAP) konusunda gerekli hassasiyeti göstermeleri gerekiyor. Tarımda sürdürülebilirliği her zaman göz önünde tutarak atalarımızdan torunlarımıza emanet olan bu verimli toprakları korumamız ve sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
Haşerelerin yoğunluğu
girdi maliyetlerini artırdı
Yüksek düzeyde ilerleyen Yeşil kurt (Helicoverpa armigera) ve Çiçek tripsi (Frankliniella occidentalis) gibi haşerelerin yoğunluğu zirai mücadele giderlerini arttırarak girdilerin artmasına neden olduğunu söyleyen Apaydın, “Üretim süreci boyunca her yıl karşılaşılan rutin problemler mevcut. Bunların başında üretimin, bir önceki yılın mahsulünden elde edilebilen ve herhangi bir sertifikasyona tabi olmayan standart tohumlardan yapılması geliyor. Bu durum eradikasyon dışında herhangi bir mücadelesi olmayan “Tobacco Mosaic Virus, Cucumber Mosaic Virus, Tomato Spotted Wilt Virus” gibi çeşitli viral etmenlerden kaynaklı hastalıkların görülmesine ve beraberinde verim ve kalitede düşüşe sebep oluyor” diye ifadeler kullandı.
Ziraat Mühendisi Akın Apaydın, şöyle konuştu. “Aynı zamanda üreticinin kendi bilgileri dahilinde geleneksel metotlarla üretim sürecini yürütmeye çalışması bitki beslemeye yönelik uygulamaların eksik veya yersiz yapılmasına, zirai mücadelede ekonomik zarar eşiği, zararlı tür ve popülasyon takibi gibi uygulamaların yapılamamasına neden olmaktadır. Bu durum beraberinde hastalık ve zararlının neden olduğu verim kayıplarını ve zirai mücadele girdilerini arttırırken mücadelede başarı oranını düşürmektedir.” Hüseyin Karataş