ANASAYFA arrow right Güncel

Türk sinemasının başlangıcı 1914

Türk sinemasının başlangıcı 1914
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 01.12
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 01.12
Zirve Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri, Doğuş Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olan Şükran Akpınar'la İletişim Seminerleri dersinde bir araya geldi. Seminerde Türk sinemasının doğuşundan günümüze dek geçirdiği evreler anlatıldı.
Şükran Akpınar, Türkiye'deki sinemanın gelişimini ve geçirdiği evreleri bazı filmlerden derlediği sahneler eşliğinde anlattı. Türk sinemasının 1914'te, Ayestefanos Anıtı'nın yıkılmasını konu alan bir film çekilmesiyle başladığını ancak 1950 ve sonrasının çok daha önemli olduğunu söyleyen Akpınar, yüz yıla dayanan geçmişiyle sinemanın biçim, içerik ve teknik olarak günümüzde gelebileceği en iyi yerde olduğunu ve film endüstrisinin çok geliştiğini söyledi.
Sinemayı toplumsal, kültürel ve siyasi yaşamın bir yansıması olarak değerlendiren Akpınar, Türkiye'nin önemli bir siyasi ve sosyal dönüşüm yaşadığı 1950'li yılların dikkatle incelenmesi gerektiğini vurguladı. O dönemde çok ilginç bir şekilde Yeşilçam sinemasının ortaya çıktığını söyleyen sinema tarihçisi; "İlk yıllarda melodramlar çok revaçtaydı, özellikle zengin-fakir, köylü-kentli kavramları çok kullanılırdı. İzleyicinin çoğu kadınlardı, acıklı yapımlar kadınları sinemaya çekiyordu. O dönemde dikkati çeken diğer bir nokta ise sinemada yıldız karakter sistemiydi. Ayhan Işık, Zeki Müren, Türkan Şoray, Cüneyt Arkın filmleri o zamanlar en çok talep alan filmlerdi" şeklinde konuştu.
1960'lı yıllardan itibaren dünyadaki düşünce ve politik dalgalanmaların bir etkisi olarak Türkiye'de de farklı sinema akımlarının ortaya çıktığını aktaran Akpınar, Metin Erksan, Memduh Ün, Atıf Yılmaz, Halit Refiğ ve Yücel Çakmaklı gibi yönetmenlerin ön plana çıktığını söyledi.
1960 yılından itibaren başta Almanya olmak üzere yurtdışına gerçekleşen göçlerin parçalanmış ailelerin hikayesini konu edinen filmlerin doğmasına sebep olduğunu dile getiren Akpınar, aynı şekilde köyden kentte bilhassa büyük şehirlere göç eden ailelerin veya aile bireylerinin yaşadığı acıklı durumlar sinema filmlerinin ana konusu halinde geldiğini dile getirdi. 1970'li yılların ortalarından itibaren arabesk içerikli yapımların da sektöre eklenmesiyle sinema bu sefer Ferdi Tayfur ve Orhan Gencebay gibi yıldız şarkıcıların yörüngesinde yol almaya başladığını belirtti.
12 Eylül 1980 ihtilalinin getirdiği bazı yasaklamaların aslında izleyiciyi yabancı radyo kanallarına ittiğini söyleyen Akpınar; "80'li yıllarda arabesk müziğe olan talep, Arap ve Hint müziklerinin de etkisiyle iyice doruk noktaya ulaştı. Bu sadece İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay veya Müslüm Gürses'in yaptığı müzik değil, bu bir kültür olarak karşımıza çıktı" şeklinde görüşlerini özetledi.
Seminerin son bölümünde öğrencilerden gelen soruları cevaplayan sinema Şükran Akpınar, yakın gelecekte medyada yer edinecek genç iletişimcilere bol bol kitap okumaları tavsiyesinde bulundu.


RESİM
Gaziantep'e ilk defa geldiğini ve şehre hayran kaldığını ifade eden Şükran Akpınar'a Zirve Üniversitesi'ne yaptığı katkılardan dolayı Rektör Prof. Dr. Adnan Kısa teşekkür plaketi verdi.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *