Baro Başkanı Bektaş Şarklı, “Koşulsuz, amasız, fakatsız, lakinsiz olarak teröre terör diyoruz ve şiddet ortamı koşulsuz ve amasız olarak durmalıdır diyoruz. Net olarak söylüyoruz; Türkiye’de şiddet kimden gelirse gelsin, şiddetin, terörün ve ölümün her türlüsüne hayır diyoruz” dedi
Baro Başkanı Av. Bektaş Şartklı, Avukatlar Günü nedeniyle Gaziantep Barosu’nda yaptığı açıklamada, “Yargının siyasallaşması, demokrasimizin sırat köprüsünden geçmesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi her şeyin önüne geçiyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan tek şey demokrasi ve hukuk devletidir. Hukukla sorunu olan değil, hukuku ve hukukun üstünlüğünü içselleştiren, demokrasiyi olmazsa olmaz gören bir yönetim ve devlet anlayışına ihtiyacımız var” dedi.
Sorunlar katlanarak büyüyor
Şarklı, “Her yıl aynı şeyi söylüyoruz, her yıl yıllardan beri yaşadığımız sorunlar katlanarak büyüyor ve yakın bir gelecekte de çözülecek gibi gözükmüyor. Bunun yanında sorunlarımız her yıl dağ gibi büyümeye devam etmektedir. Mesleğimizin sorunlarına yeni sorunlar eklenmekte, ekonomik koşullar genç meslektaşlarımızın belini kırmakta ve daha da kötüsü genç yaşlı demeden pek çok meslektaşımız ciddi ekonomik sıkıntılarla boğuşmaktadır” dedi..
Kuvvetler ayrılığı ilkesi
uygulamada ortadan kalktı
Ülke gündeminin çok yoğun olduğunu, hassas ve gerilimli günlerden geçildiğini, tek parti iktidarının, tek parti diktatörlüğüne dönüşen hukuki ve fiili uygulamalarının daha da arttığını, 'uzlaşma' adı altında 'parmak çoğunluğuna' dayalı dayatmacı bir anlayışın “Türk usulü başkancı” sisteme geçmek için her türlü çalışmayı yürüttüğünü ifade eden Şarklı, “Hukuk devletinin, parlamenter demokratik rejimin güvencesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulamada ortadan kalktığı, doğal yargıç ilkesine aykırı olarak kurulan Sulh Ceza Hakimlikleri’nin kararların kamuoyu vicdanını yaraladığı, uzun tutukluluk süreleri, adil yargılama ilkesinin ihlal edildiği, kişi hak ve özgürlüğü ile güvenliğinin yok sayıldığı, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesinin sadece Anayasa'da kaldığı, muhalif ve farklı seslere tahammülün kalmadığı, yurttaşın hak arama ve adalete erişimdeki sesi ve temsilcisi olan avukatlara yönelik sözlü ve fiili saldırıların daha da arttığı, savunmanın sesinin kısılmaya çalışıldığı, avukatlık mesleğinin kurumsal olarak hedef alındığı ve savunmanın şekli bir unsur görülüp, yok sayıldığı bir dönemden geçmekteyiz” dedi..
“Yeni Türkiye’de(!) de eskiden olduğu gibi yargı makamları , siyasi güç odağının tam merkezinde adeta kendine bir misyon biçmekte, adeta bir silahsız(!) kuvvetler olarak görev yapmakta ve bundan da rahatsızlık duymamak bir yana övünmekten de geri durmamaktadır” diyen Şarklı, “Dünden bugüne askeri veya siyasi güçlerin emir-komuta hiyerarşisi içerisinde güç odaklarının pozisyonuna göre ilk operasyonları maalesef yargı makamları yerine getirmekte,güç savaşları ilk buralarda yaşanmakta ve olan da Adalete güven duymaktan başka elinden bir şey gelmeyen 76 milyon yurttaşa olmaktadır” dedi.
Yargı bağımsız, tarafsız ve güçlü olmalıdır
Açıklamada, “Yargı bağımsız, tarafsız ve güçlü olmalıdır. Demokratik hukuk devletinde yargının alanına, yasama ve yürütme müdahale etmemelidir. Bu müdahaleler ne kadar sık ve etkin olursa hukuk devleti ilkesinden o kadar uzaklaşılacaktır. Yargı, hukuk devletinde her zaman insanların sığınacağı bir liman ve önemli bir güvencedir. Yargı insanların yaşamına müdahale eden tehdit aracı değil, insanlar için güvenli, huzurlu ve mutlu bir yaşamı sağlayan güçtür. Kişilerin yargı önüne çıktığında özgürce yaptığı savunmasının dinleneceğine, hukuka uygun olarak gerçeğe ulaşılacağına ve hakkına kavuşacağına inancı tam ise orada gerçek hukuk devleti vardır. Ancak kişilerin bunlara inancı sarsılmış ise orada artık hukuk devletinden söz edilemez. Hukuk devleti olmanın ön şartı toplumda hukuk bilincinin yerleşmesi ve hukuka saygı duyulmasıdır. Makamı ne olursa olsun Hukuk devletinde yaşamak isteyen herkes bu konuda kendisini sorumlu ve görevli saymalı, toplumda “her şeyin hukuk düzeni içinde hayata geçmesi için oluşan ortak irade” yaşam biçimi haline gelmeli; toplum hukukun üstünlüğünü ve hukuk devletini benimsemeli, sahip çıkmalı ve korumalıdır” dedildi..
Terörün her türlüsünü kınıyoruz
Tüm şiddet ve savaş söylemlerini, şiddet ve terör eylemlerini, savaş çığırtkanlığını bir tarafa bırakmak gerektiğine dikkat çeken Şarklı, “Koşulsuz, amasız, fakatsız, lakinsiz olarak teröre terör diyoruz ve şiddet ortamı koşulsuz ve amasız olarak durmalıdır diyoruz. Net olarak söylüyoruz; Türkiye’de şiddet kimden gelirse gelsin, şiddetin, terörün ve ölümün her türlüsüne hayır diyoruz. Terörün her türlüsünü kınıyoruz. Bu konuda başta siyasi iktidar olmak üzere ,TBMM’de bulunan tüm siyasi partileri bu yangını bir an önce söndürmek için göreve davet ediyoruz. Dış politikamızla ilgili olarak siyasilere sesleniyoruz; savaşın kazananı olmaz savaşa hayır diyoruz. “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” diyoruz. Ülkemizin bir savaş macerasına atılmasını istemiyoruz. Komşularımızla sorun yaratan, Ülkemizi ve İlimizi güvenlik kaygısı yaşanır hale getiren politikalara son verilmesini; sınırların bir devlete yakışır şekilde tahkim edilerek kontrol altına alınmasını ve Ülkemiz içindeki başka ülkelere savaş ihraç eden tüm terör gruplarının önlenmesini istiyoruz.
İşte bu ortamda biz Avukatlar kendimiz için hiç bir şey istemiyoruz.Türkiye'nin demokratikleşme standartlarının her geçen gün artırılması , Özgürlüklerin ve hakların genişletilmesi , Adalet duygusunun nerdeyse yok olduğu ortam yerine tam demokrasinin inşası gereklidir” diye konuştu. Özer Karınca
Baro Başkanı Av. Bektaş Şartklı, Avukatlar Günü nedeniyle Gaziantep Barosu’nda yaptığı açıklamada, “Yargının siyasallaşması, demokrasimizin sırat köprüsünden geçmesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi her şeyin önüne geçiyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan tek şey demokrasi ve hukuk devletidir. Hukukla sorunu olan değil, hukuku ve hukukun üstünlüğünü içselleştiren, demokrasiyi olmazsa olmaz gören bir yönetim ve devlet anlayışına ihtiyacımız var” dedi.
Sorunlar katlanarak büyüyor
Şarklı, “Her yıl aynı şeyi söylüyoruz, her yıl yıllardan beri yaşadığımız sorunlar katlanarak büyüyor ve yakın bir gelecekte de çözülecek gibi gözükmüyor. Bunun yanında sorunlarımız her yıl dağ gibi büyümeye devam etmektedir. Mesleğimizin sorunlarına yeni sorunlar eklenmekte, ekonomik koşullar genç meslektaşlarımızın belini kırmakta ve daha da kötüsü genç yaşlı demeden pek çok meslektaşımız ciddi ekonomik sıkıntılarla boğuşmaktadır” dedi..
Kuvvetler ayrılığı ilkesi
uygulamada ortadan kalktı
Ülke gündeminin çok yoğun olduğunu, hassas ve gerilimli günlerden geçildiğini, tek parti iktidarının, tek parti diktatörlüğüne dönüşen hukuki ve fiili uygulamalarının daha da arttığını, 'uzlaşma' adı altında 'parmak çoğunluğuna' dayalı dayatmacı bir anlayışın “Türk usulü başkancı” sisteme geçmek için her türlü çalışmayı yürüttüğünü ifade eden Şarklı, “Hukuk devletinin, parlamenter demokratik rejimin güvencesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulamada ortadan kalktığı, doğal yargıç ilkesine aykırı olarak kurulan Sulh Ceza Hakimlikleri’nin kararların kamuoyu vicdanını yaraladığı, uzun tutukluluk süreleri, adil yargılama ilkesinin ihlal edildiği, kişi hak ve özgürlüğü ile güvenliğinin yok sayıldığı, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesinin sadece Anayasa'da kaldığı, muhalif ve farklı seslere tahammülün kalmadığı, yurttaşın hak arama ve adalete erişimdeki sesi ve temsilcisi olan avukatlara yönelik sözlü ve fiili saldırıların daha da arttığı, savunmanın sesinin kısılmaya çalışıldığı, avukatlık mesleğinin kurumsal olarak hedef alındığı ve savunmanın şekli bir unsur görülüp, yok sayıldığı bir dönemden geçmekteyiz” dedi..
“Yeni Türkiye’de(!) de eskiden olduğu gibi yargı makamları , siyasi güç odağının tam merkezinde adeta kendine bir misyon biçmekte, adeta bir silahsız(!) kuvvetler olarak görev yapmakta ve bundan da rahatsızlık duymamak bir yana övünmekten de geri durmamaktadır” diyen Şarklı, “Dünden bugüne askeri veya siyasi güçlerin emir-komuta hiyerarşisi içerisinde güç odaklarının pozisyonuna göre ilk operasyonları maalesef yargı makamları yerine getirmekte,güç savaşları ilk buralarda yaşanmakta ve olan da Adalete güven duymaktan başka elinden bir şey gelmeyen 76 milyon yurttaşa olmaktadır” dedi.
Yargı bağımsız, tarafsız ve güçlü olmalıdır
Açıklamada, “Yargı bağımsız, tarafsız ve güçlü olmalıdır. Demokratik hukuk devletinde yargının alanına, yasama ve yürütme müdahale etmemelidir. Bu müdahaleler ne kadar sık ve etkin olursa hukuk devleti ilkesinden o kadar uzaklaşılacaktır. Yargı, hukuk devletinde her zaman insanların sığınacağı bir liman ve önemli bir güvencedir. Yargı insanların yaşamına müdahale eden tehdit aracı değil, insanlar için güvenli, huzurlu ve mutlu bir yaşamı sağlayan güçtür. Kişilerin yargı önüne çıktığında özgürce yaptığı savunmasının dinleneceğine, hukuka uygun olarak gerçeğe ulaşılacağına ve hakkına kavuşacağına inancı tam ise orada gerçek hukuk devleti vardır. Ancak kişilerin bunlara inancı sarsılmış ise orada artık hukuk devletinden söz edilemez. Hukuk devleti olmanın ön şartı toplumda hukuk bilincinin yerleşmesi ve hukuka saygı duyulmasıdır. Makamı ne olursa olsun Hukuk devletinde yaşamak isteyen herkes bu konuda kendisini sorumlu ve görevli saymalı, toplumda “her şeyin hukuk düzeni içinde hayata geçmesi için oluşan ortak irade” yaşam biçimi haline gelmeli; toplum hukukun üstünlüğünü ve hukuk devletini benimsemeli, sahip çıkmalı ve korumalıdır” dedildi..
Terörün her türlüsünü kınıyoruz
Tüm şiddet ve savaş söylemlerini, şiddet ve terör eylemlerini, savaş çığırtkanlığını bir tarafa bırakmak gerektiğine dikkat çeken Şarklı, “Koşulsuz, amasız, fakatsız, lakinsiz olarak teröre terör diyoruz ve şiddet ortamı koşulsuz ve amasız olarak durmalıdır diyoruz. Net olarak söylüyoruz; Türkiye’de şiddet kimden gelirse gelsin, şiddetin, terörün ve ölümün her türlüsüne hayır diyoruz. Terörün her türlüsünü kınıyoruz. Bu konuda başta siyasi iktidar olmak üzere ,TBMM’de bulunan tüm siyasi partileri bu yangını bir an önce söndürmek için göreve davet ediyoruz. Dış politikamızla ilgili olarak siyasilere sesleniyoruz; savaşın kazananı olmaz savaşa hayır diyoruz. “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” diyoruz. Ülkemizin bir savaş macerasına atılmasını istemiyoruz. Komşularımızla sorun yaratan, Ülkemizi ve İlimizi güvenlik kaygısı yaşanır hale getiren politikalara son verilmesini; sınırların bir devlete yakışır şekilde tahkim edilerek kontrol altına alınmasını ve Ülkemiz içindeki başka ülkelere savaş ihraç eden tüm terör gruplarının önlenmesini istiyoruz.
İşte bu ortamda biz Avukatlar kendimiz için hiç bir şey istemiyoruz.Türkiye'nin demokratikleşme standartlarının her geçen gün artırılması , Özgürlüklerin ve hakların genişletilmesi , Adalet duygusunun nerdeyse yok olduğu ortam yerine tam demokrasinin inşası gereklidir” diye konuştu. Özer Karınca