ANASAYFA arrow right Güncel

Üniversiteler, belediyeler, sivil toplum bu şehrin kültürünü kalkındırabilirler

Üniversiteler, belediyeler, sivil toplum bu şehrin kültürünü kalkındırabilirler
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.45
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.45
Sanat ve edebiyatın yozlaştığı, basitleştirildiği, küçümsendiği bir ortamda, bunları yozlaştırmadan, tekrar yücelterek esas olmaları gereken yere nasıl ulaştırılması konusuna kafa yorulması gerektiği vurgulandı
Sanat ve edebiyatın yozlaştığı, basitleştirildiği, küçümsendiği bir ortamda, bunları yozlaştırmadan, tekrar yücelterek esas olmaları gereken yere nasıl ulaştırılması konusuna kafa yorulması gerektiği vurgulandı

Zemge Akademi’de biraraya gelen yazar ve entellektüellerle, yazarlık-çizerlek meselesinive toplumun edebiyata balışını konuştuk.
Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Yılmaz, sanat ve edebiyatın entelektüel anlamında kalbinin burada attığını söyledi.Yılmaz, “Gaziantep’teki sanatçılar, edebiyatçılar haftada bir defa burada Zemge Akademi adını vermiş olduğumuz yerde toplanıyoruz. Felsefe üzerine, bir arada fikir üretilmesini sağlayan toplantılarımız devam ediyor. Biz şehrimize, kültürümüze, insanlarımıza ne kazandırabiliriz? Sanat ve edebiyat adına, sanat ve edebiyatın yozlaştığı, basitleştirildiği, küçümsendiği bir ortamda bunları yozlaştırmadan, bunları tekrar yücelterek esas olmaları gereken yerlerine nasıl ulaştırabiliriz? Kendilerimize nasıl katkıda bulunabiliriz. Buna benzer temel insani sorunları da ele alarak çalışıyoruz” dedi.
Siyaset ve dinin yeri yoktur
Yılmaz, “Burada din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadan sadece insan olduğu için saygı duyuyoruz, zira her kesimden her düşünceden insana ihtiyacımız var. Burada ne siyaset, nede din konuşulmuyor. Entelektüel düzeyde kalmak kaydıyla her şey tartışılır, ama her şey burada kalır. Buranın temel felsefesi budur” diyor.
Sanatçıya ve edebiyatçıya sahip çıkılmalı
“Yerel sanatçıya, edebiyatçıya şaire sahip çıkarak, onlara yardımcı olunmalı ve bu tür faaliyetlere destek olunmalı. Belediyelerin etkinlik düzenlemesi gerekir. Üniversiteler, belediyeler, sivil toplum örgütleri el ele vererek bu şehrin kültürünü kalkındırabilirler. Sanat, insanın kendini arama çabasıdır” diye konuşuyor.

Yazarlık bazı duyguları
sorunları kişileştirmektir
Yazar Meral Can Uludağ ise, “Yazmak bir derttir aslında.Sorunlarınız, sıkıntılarınız, kendinize ait bir sorununuz yoksa dahi ister istemez hayat ile yaşam ile sorununuz oluyor. Toplumda olmaması gereken, size ters olan durumlar olabiliyor. Bunlarla dertleniyorsun. Yazarlık budur. Yazarlık, bazı duyguları kişiselleştirmektir. Hisleri duyguları aktarmanızdır yazarlık. Bende varım demektir. Benimde söylenecek sözlerim var demektir. İnsanlar size bir yerde kulak verirler veya vermeye de bilirler. Ama tatmin oluyorsunuz. İnsanın kendi egosu ile de ilgili” diye açıklamada bulundu.
Uludağ, “Yazarlar, Felsefe, Coğrafya, tarih gibi dallarda bilgili olmaları gerekiyor. Ben bu işe şiirle başladım. 2 tane şiir kitabım var. Felsefe üzerine çalışıyorum. 2008 yılında ilk kitabımı çıkardım. Daha önceleri bir çok dergilerde yazılarım, şiirlerim ve denemelerim yayınlandı. Sadece şiir değil, araştırma kitabım da var. Yazarlığınn hiç bir zaman sonu yoktur. Ömürleri yettiğince yazmalıdırlar.”“Bizce yazarlık bir şairimizin dediği gibi “yazmasaydım ölürdüm” ama ben yazmasaydım ölmezdim, çıldırırdım diyorum” diye konuştu.

Seni yazar yerine koyarlarsa sen yazarsın
Yazar Mehmet Kara, “Piyasa ben yazarım maskaraları ile dolu. Yazarsın, piyasaya çıkarırsın, seni yazar yerine koyarlarsa sen yazarsındır. Bunu okuyucu belirleyecek” diye konuştu. Gaziantep’i bırakıp giden yazar ve şairlere sitem eden Mehmet Kara, “Burayı bıraktınız burası çöl olarak kaldı. Bu çölde hiç bitki yetişmesin mi?” diye dert yandı.
Kara, “Buraya 5 yaşında bir çocuk dahi gelip bir söz söylese, ondan çıkarılacak çok sosyal bakımdan ip uçları var. Burada bir fikir tartışması yapıyoruz. Sosyal konularda, tarihi konularda, felsefi konularda edebiyatın incelikleri konusunda fikirlerini sunuyorlar. Burada her meslekten birileri var. Herkes kendi düşüncelerini sunuyor, fikir tartışması yapılıyor. Aynı fikirde olan insanların tartışıp ortaya bir şey çıkarmaları mümkün değildir. Gider gider kendi adımları üzerine giderler. Ama farklı insanlar, farklı düşüncedeki insanlar tartışmalarda çok daha değerli sonuçlara varırlar” dedi.

İnsanlarımızın edebiyata bakışı sakat
10 kitap ve 2 dergi çıkardığını kaydeden Kara, “Bütün Türkiye’nin edebiyata bakış açısı sakat. Edebiyatın en kolay uygulama alanı şiir. İnsanlar şiir yazıp, kendi kendilerine okuyup vakit geçirirler. Ya da şairler grubu oluşturup geziler yapmak. Okullarda gidip şiirler okumak şeklinde götürüyorlar. Oturup ta bir yazarın sahip olması gelen o temel alt yapıyı oluşturmaya zaman harcamıyorlar” dedi.

Yazarları kamuoyu belirler
Selçuk Üniversitesi mezunu olan yazar Mehmet Erdal Kaya, kendi çapında şiir ve öykü yazıyor. Kuantum ve Felsefe alanında çalışıyor. Kaya, “Bir kişi ilgili olduğu alanda kendini eğitir, geliştirir, yazar, çizer ve kendisini kamuoyuna bırakır. Kamuoyunun takdiri, onun yazar olup olmadığına karar verir. “Manikayı seyretmek” diye bir kitabım var. Bu yıl sonunda bir öykü ve şiir kitabını çıkaracağım” dedi.

Dünyada okuyandan çok yazan var
Yazar Ümit Sarı, “Dünyada okuyandan çok yazan var. Benim amacım, bu yazar kadrosunu tanıdıktan sonra okumayı sevmeye başladım. Okuduğumuzu sanıyoruz, ama okumuyormuşuz. Sadece okumuş olmak için okumuşuz. Ondan bir şeyler alıp hayatımıza katmamışız. Ben okumuş olmak için değil de, okuduğumuz eylerden hayatıma neler katarımın mücadelesini yaptım” şeklinde konuştu. Haber / Adem Kesenek

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *