Aykut Tuzcu, Talas ve Tarsus Amerikan Kolejleri’nden 50 arkadaşı tarafından İstanbul’da düzenlenen bir toplantı ile anıldı. Toplantının yapıldığı yer, turizmci bir arkadaşına ait, Kuruçeşme sahilinde bulunan yüzer bir restorandı.
İlk sözü alan yüzer restoranın sahibi Hüseyin Kurtoğulları Aykut’un ani ve zamansız kaybından duydukları acı ve şaşkınlığı dile getirdi ve ebediyete intikal eden diğer arkadaşlarını da isim olarak andı. Kurtoğlu ayrıca, tüm kaybedilen ve yaşayan mezunların anılarının ve ülkeye katkılarının yer aldığı kalın bir kitap yapılmasının gerekliliğinden bahsetti.
Abimin karakterinin
belirlenmesinde
Amerikan Koleji eğitimi
büyük önem taşır
Anı toplantısında ikinci konuşmacı Aykut Tuzcu’nun kız kardeşi Ayfer Tuzcu Ünsal’dı. Ünsal, abisinin karakterinin belirlenmesinde Amerikan Koleji eğitiminin büyük önem taşıdığını vurguladı. Ve rahmetli babaları Osman Tuzcu’nun çocuklarına lisan öğretmek için yoğun çaba sarfettiğini, sadece oğlunu değil, yeğenlerini, hatta dostlarının çocuklarını da lisan öğrenebilecekleri okulların sınavlarına bizzat götürdüğünü söyledi. Nitekim Osman Tuzcu, daha sonra ki yıllarda Ayfer Tuzcu Ünsal’ın da okuyacağı İngilizce eğitim veren bir kurum olan Gaziantep Kolej Vakfı’nın en başından beri kurucusu ve mütevellisi oldu.
72 yıllık yaşamına
ne çok şey sığdırdı
Ünsal ayrıca, abisinin ani kaybı ile 72 yıllık yaşamına ne çok şey sığdırdığının farkına vardığını belirterek, Aykut Tuzcu’nun Zeugma ve Karkamış antik kentlerinin ortaya çıkarılarak Gaziantep’in kültür hayatına kazandırılması ile Zeugma’nın dünyaya tanıtılmasındaki çok önemli rolünden bahsetti. Karkamış’ın kazılmaya başlamasının hikayesini anlattı.
Kolej bize kendi ayaklarımızın
üzerinde durmasını öğretti
ve biz de kendi
konularımızda birer lider olduk
Ünsal’dan sonra Aykut Tuzcu’nun kuzeni ve Talas Amerikan Koleji’ne beraber eğitim aldığı Rasim Tuzcu söz aldı. Tuzcu, Talas Koleji’nin sınavı kazanan Aykut ve Rasim Tuzcu’nun okula başlamak üzere Talas’a nasıl götürüldüklerini anlattı. Rasim Tuzcu’nun babası Celal Tuzcu’ya ait bir jipe binen iki aile mensupları çocuklarını eşyalarıyla birlikte Amerikan Koleji’ne teslim ettiklerinde, çocuklar sadece 12 yaşındaydı. Tuzcu, “Kolej bize kendi ayaklarımızın üzerinde durmasını öğretti ve biz de kendi konularımızda birer lider olduk.” dedi.
Londra’da okurken Wimpy
isimli bir restoranda çalışarak
çok üst düzey dostlar edindi
Rasim Tuzcu, “Aykut’un Gaziantep’i bu kadar sevmesi ve kenti çok ilerilere taşıma sevdasının, Kolej’de yetişmesinin yanısıra çocukluğunda çıraklık yaparak oluşturduğunu düşünüyorum. Her ikimiz de 4-5 yaşımızdan itibaren babalarımızın dükkanlarında çırak olarak çalıştık. O sırada çarşıda dönen bütün aksiyonları izleme fırsatımız olurdu. Bu dönem, esnaflık, para kazanma, insanları tanımak, gerekince onlara yardım etmek gibi, çok kısa özetlenebilir. Aykut, Londra’da okurken Wimpy isimli bir restoran zinciri vardı. Sahibi de Kıbrıslı bir Türk’tü. Aykut, yazları orada çalışırdı, orada üst düzey çok ahbap edinmişti. Ben ona pek özendim, bir yaz da ben orada çalıştım, faydalı oldu” dedi.
Karkamış’ı gün yüzüne çıkarma
çabasını sürdürebilirsek
sanırım huzur içinde uyur
Rasim Tuzcu, “Ben, mülkiyeyi bitirip Gaziantep’e geldim ve Aykut’tan önce hayata atıldım. O sırada, bizim gibi kişilerin Antep’te yapamayacağının farkına vardım. Aykut, Avrupa’daki tahsil hayatını bitirip Gaziantep’e dönünce onun orada kalmaması, hayatını İstanbul’da kurması için yoğun çaba sarf ettim, ama anlatamadım! Antep’i o kadar çok seviyordu ki, söylediklerimin, aktardığım tecrübelerimin hiçbir faydası olmadı! İşte arkadaşlar tam burada bir şey söylemek istiyorum. Aykut’un neredeyse tüm mesaisini harcadığı Karkamış kazısını ve yapılan projeyi hayata geçirmek için gerekli çaba ve emeği biz de vermeliyiz. Bizim ona borcumuz olmalı bu. Eğer, onun Karkamış’ı gün yüzüne çıkarma çabasını sürdürebilirsek sanırım yerinde huzur içinde uyur” diye konuştu.
Ani kaybı ile, hayatımdan
çok şey alıp
götürdüğünü hissediyorum
Okul arkadaşı Hasan Kökçü ise, “ Ben, Aykut Abi ile sınıf arkadaşı değilim, sadece aynı okullarda okuduk. Bir iş ilişkisi ile tanıdım onu ve çok sevdim. Hep, birlikte olmak ve üretmek konuları üzerinde konuşurduk. Ani kaybı ile, hayatımdan çok şey alıp götürdüğünü hissediyorum” dedi.
Basketbol, futbol ve
voleybol oynardı
Arkadaşı Erhan Dumanlı ise, “Onu Talas’ta fark ettiğimde içeri jet hızıyla girdiğini, çok aktif birisi olduğunu hatırlıyorum. Basketbol, futbol ve voleybol oynardı. “Onu nasıl yenebilirim diye düşündüğümde masa tenisinde benim kadar iyi olmadığını keşfettim ve oynadık, ben yendim! Tek yendiğim de o oldu zaten! Sağlık Eğitim Vakfı’na girmesini, Amerikan Hastanesi’nin yönetim kurulu başkanı olmasını ben rica ettim. Daha sonra da Vakfa aldık ve mütevelli oldu. Bizi neden bu kadar erken bırakıp gittiğini anlamış değilim, daha yapacak çok şey vardı” şeklinde konuştu.
Amerikan Hastanesi’nin
Gaziantep’te kalabilmesi
için de çok uğraş verdi
Prof. Dr. Mazhar Ünsal da, “Aykut’un eniştesiyim. Gaziantep ODTÜ Mühendislik Fakültesi’ne 1975’te geldim. 1978’de Ayfer’le evlendik. Gaziantep’te 24 senem geçti, bu şekilde Aykut’u iyi tanıma şansı elde ettim. Matbaa Mühendisiydi, matbaa makinalarını iyi biliyordu. Çok girişimciydi. Sahip olduğu dağıtım şirketine Apple II bilgisayar almıştı. Kişisel bilgisayara ben de öyle merak sardım. Benden dağıtım şirketi için bir fatura programı yapmamı istedi. Aylarca uğraşıp, o bilgisayarda fatura programını yaptım. Yanlarında çalışan muhasebecinin Apple II’den çıkan basılı faturayı görünce nasıl hayret ettiği bugünkü gibi aklımda. Muhasebeci o sırada kollu Facit hesap makinası kullanıyordu, Aykut ise bu karmaşık hesap sisteminin bilgisayar ile halledilebileceğini çoktan öngörmüştü. Kelimenin anlamıyla Gaziantep sevdalısıydı. Amerikan Hastanesi’nin Gaziantep’te kalabilmesi için de çok uğraş verdi” dedi.
Aykut Tuzcu için, Amerikan Koleji’nden sınıf arkadaşı Hüseyin Kurtoğulları’nın
Kuruçeşme sahilindeki gezi teknesinde düzenlenen anma toplantısında, kızkardeşi
Ayfer T. Ünsal, eniştesi ve okul arkadaşı Prof. Dr. Mazhar Ünsal ve kuzeni
Rasim Tuzcu, Aykut Tuzcu’yu anlattılar
Arkadaşı Erhan Dumanlı ise, “Onu Talas’ta fark ettiğimde
içeri jet hızıyla girdiğini, çok aktif birisi olduğunu hatırlıyorum.
Basketbol, futbol ve voleybol oynardı. “Onu nasıl yenebilirim
diye düşündüğümde masa tenisinde benim kadar iyi olmadığını
keşfettim ve oynadık, ben yendim! Tek yendiğim de o oldu zaten!” dedi.